VI

3.2K 274 65
                                    

VI

Çileden çıkmış gibi görünen adama ağzım beş karış açık, gözlerim onun güzel yeşil gözlerinden kopamazken anlamsız bir şekilde bakıyordum. O kadar zaman beni görmezden gelip bir anda böyle tavırlar sergilemesi de neyin nesiydi?

"Sen ne hakla-,"

"Öncesinde bir geçmişiniz var mi bilemem varsa da bilmek istemem ama onun sana karşı boş olmadığı çok belli. Bu yüzden sakın ona adım atma"

"Sen delirmişsin. Kaç zamandır kaçıyorsun ve bir anda eteğindeki tüm taşları ortaya döküp sonra da her dediğine geleceğimi mi sandın? Kendi iradesi olan bir insanım ben, yönlendirilmeme gerek yok. Onur abiye umut vermedim, benim hatam değildi"

Kollarımı tutan elleri bir an sıkılaştı fakat yine canımı yakmıyordu sadece beni dirseklerimden tutup ayak parmak uçlarımda yükselterek yukarı, yüzüne doğru yaklaştırmıştı. İşte şimdi dip dibe ve göz göze tam anlamıyla birbirimize bakıyorduk. Bir an bile gevşemeyen yüz ifadesi ve ciddi tavrından ürküp ondan kurtulmak istesem de bir şey söyleyeceğini anlayıp bunu yapmadım.

"Yani sen, sana olan ilgisinin farkındasın?"

"Bu seni ilgilendirmez"

"Bana bak, beni her şey ilgilendirir. Canımı sıkma" dedi otoriter sesiyle. Adamın yumyumuşak, kibar, nazik karakterinden resmen hulkumsu bir şeyler çıkmıştı. Ilgaz'ın kesinlikle gülmesini, tebessümünü yüzde bir milyon farkla şu haline tercih ederdim. Sinirlenince hiç de karakteri gibi bir insan olmadığını anlamıştım.

"Sen-sen her zaman böyle bir insan mıydın?" dedim gözlerine bakarak.

"Daha önce sınırlarım bu derece zorlanmamıştı. Beni karmaşıklaştıran da bu. Kendimi tanıyamıyorum. Ben zorba bir adam değilim, inan değilim ama sende o adamla beraber değilsin. O yüzden beni zorlama, daha fazla zorlama" dedi.

Adam ayan beyan kıskançlıktan kudurduğunu itiraf ediyordu ancak bunu kendisi bile anlayamıyordu. Bana karşı bir şeyler hissettiği bariz açıktı fakat dile getirmek de yetersizdi veya şu an gerçekten içsel bir karmaşanın içine düşmüştü. Belki de kabullenmek istemiyordu. Bir insan olarak belki de bunu gurur meselesi haline getirmişti.

"Gerçekten bir şey yapmadım. Neyse bu konu bir yere varmayacak" deyip kendimi ellerinden kurtardım ve bir adım geri çekildim. "Onlarla geldik, onlarla dönmemiz gerek. Üstelik bu arabaya nasıl sığacağız?"

"Eşyalarını al ve gel"

"Hoşça kal" deyip arkamı döndüm ve piknik alanına doğru yürümeye başladım.

Yüzümde suratımı ortadan ikiye yaracakmış gibi beliriveren gülüşe engel olamıyordum. Çağlar'ın çevrede unuttuğu birkaç oyuncağını da onun sırt çantasına koyup Serra'nın yanına yöneldim. Hep beraber gideceğimiz için bir arada durmak istemiştim. Çocukların arasına göz atıp bıldırcınımı ararken bir anda göremeyince telaşlandım.

Sonra karşıdan Kürşad abi kucağında Çağlar'la bana doğru ilerleyince derin bir nefes verdim. Gelip yanımda yere bırakacak diye düşünürken "Eflatun, haydi" demesiyle şaşırdım. "Gidiyoruz"

KOMŞU TURNAM ☘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin