IX

3K 254 58
                                    

IX

*Parka kaçıp gelebilir misin?

Gelen mesaja göz ucuyla bakıp babamı da çaktırmadan kontrol ettim. Akşam yemeğini yiyip televizyonun karşısına geçmiş kahvesini içiyordu. Büyük ihtimalle yarım saate koltuğunda yorgunluktan uyuklamaya başlardı. Çağlar'ın odasına gidip onu küçük çalışma masasında kitap okurken buldum.

"Bıldırcınım?" deyip en tatlı sesimle konuşmaya çalıştım.

"Ne istiyorsun abla?" deyip kitabına ara verince gözlerimi kıstım.

"O ne demek ya, bunu nereden çıkardın şimdi? Ne isteyecekmişim ben senden, sadece bunun için mi yanına geliyorum yani?" deyip ellerimi göğsümde bağladığımda o da sandalyesinden aşağı inmişti.

"Kitap okurken rahatsız ettin abla. Çok gerekmedikçe yapmazsın ki sen" dedi safça. Bu akıl küpünü küçükken beşikten falan düşürmediğimiz için şimdi pişman olmuştum işte.

"Yok ablacım öyle ne var ne yok diye kontrol etmeye geldim ben" derken kitaplığını inceliyormuş gibi yaptım ve o da okumaya kaldığı yerden devam etti.

Çağlar'ı plana ortak edip beraber parka gidiyoruz süsü verecek ve Ilgaz'la da orada 'tesadüfen' karşılaştığımızı düşündürtecektim lakin şimdi onu bu işe dahil etmek de vicdansızlık gibi gelmişti. Çocuğu durduk yere ne diye kullanıyordum ki?

Ayağım topallaya topallaya içeri yürürken aklıma gelen fikirle vicdanım sızlasa da bir nevi babamın da sözünü ezip geçmiş gibi görünmek istemiyordum. O bizim için bu hayatta çoğu şeyi göze almışken şimdi ben nasıl 'görüşmemi istemediğin kişilerle/kişiyle görüşüyorum baba' diyecektim? Dişlerimi ısırıp ellerimi iki yanda yumruk yaparak kendime gaz verdim.

"Babacım ben bi Serra'yı görüp geleceğim. En geç 1,5 saate gelirim, olur mu?" dedim her zamanki doğal tavrımı takınmaya çalışarak.

"Git kızım, selam söyle benden de. Çok gecikme sende olur mu? Anahtar var mı?"

Elimdeki kocaman anahtarlık takılı anahtarı gösterip "Evet aldım ben anahtarı. Beklemene gerek yok" dedim onun ne diyeceğini tahmin ederek.

"Yok yok, sen gelmeden uyumam zaten ben. Öyle dalarsam belki diye"

"Tamam, o zaman. Sen Çağlar'ı uyar erkenden yatsın. Sabahları kahvaltıya kaldıramıyorum" deyip eğildim ve sağdan yanağına ufak bir öpücük kondurdum.

Akşamları yavaş yavaş serinlemeye başladığı için ince bir hırka alıp babamı da gözetleyerek saçlarımı fırçaladım. Fena görünmediğimi ümit edip -gerçi beni en beter hallerde görmüştü- önceden hazırlayıp kenara saklandığım poşeti elime aldım.

Caddenin sonuna doğru yürüyüp evin gözetiminden çıktığımda derin bir nefes aldım ve yan taraftan birinin beni tutup çekmesiyle çığlık atacakken ağzıma kapatılan elle sesim boğulup gitti.

Ilgaz ışıl ışıl gözleriyle bana bakarken "Geciktin?" dedi hesap sorarcasına. Bense zaten korkudan titriyordum tersledim.

"Parkta bekliyordun? Üstelik hemen çıkamazdım, babam evdeydi"

"Parkta bekliyorum demedim. Oraya kadar karanlıkta yürümene müsaade eder miyim sanıyorsun?" dediğinde hafif geri çekmişti kendisini. Aksi taktirde beni duvara sıkıştırmak için resmen dibime kadar girmişti.

KOMŞU TURNAM ☘Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin