-7. Bölüm - Kaza

463 152 149
                                    

Elis' in resmini üst kısımda bulabilirsiniz.

**********

"Bakın memur bey anlatamıyorum galiba? Bizim bir parmağımız yok bu işte! "
"Hanımefendi gece gece yolun ortasında bir cesetle bulunuyorsunuz. Üstelik yanınızda silahla. Sizce ben bundan ne anlamalıyım?"
Yaklaşık birkaç saat önce polislerle beraber emniyete getirilmiştik ve öldürülen kızın katilinin bizim olduğumuzu düşünüyorlardı. Silah sesinin ardından Miraç arabadaki silahını almış ve beraber etrafı kolaçan etmiştik ama kimseyi bulamamıştık. Benim silahım ise evde kalmıştı. Her zaman yanımda taşımazdım. Yoldan geçen diğer araçlardan birisi de polise haber vermiş olmalı ki şuan buradaydık. O kızı bizim öldürdüğümüzü düşünüyorlardı. Şimdi ise emniyet  müdürünün odasındaydık. Karşımızdaki adam saatlerdir bizi burada tutuyordu.

"Peki ne olacak şimdi?" Bu ses Miraç'tan gelmişti. En azından içimizde mantıklı düşünen birileri vardı.
"Olay yeri inceleme ekiplerimiz orada ve araştırmaya devam ediyorlar. Ceset ise otopsiye gönderildi. Cesetten çıkan kurşunun sizin silahtan çıkıp çıkmadığı kesinleşene kadar nezarethanede kalacaksınız."
" Ne saçmalıyorsunuz siz?" Dedim ama kimse beni dinlemiyordu.
" En azından izin verin avukatımı arayayım. " Dedi Miraç.
" Tamam ama sadece siz. Armina Hanımı götürün. "
" Hayır ya! " Dedim ama beni dinleyen yoktu.

Polis memuru beni parmaklıklar ardına kapattı ve kilitleyip gitti. İçeride ise oturmak için bir banktan başka bir şey bulunmuyordu ve çok karanlıktı.
Bir on dakika kadar sonra Miraç da kolunu tutan bir adet polis memuruyla gözüktü. Memur onu da içeri, yanımdaki boş olan koğuşa kapattıktan sonra gitti.
"Ne yaptın? Avukatın bizi çıkarabilecek mi ?"
"Bilmiyorum. Elinden geleni yapacağını söyledi."Dedi
Karşımdaki parmaklıkların ardından deniz derini gözlere sahip olan adam.
Ardından banka oturup kafasını soğuk duvara yasladı.

Gözlerini önce tavana dikti ve ardından kapattı. Düşünüyor olmalıydı. Ben de fırsatını bulmuşken güzel yüzünü incelemeye başladım. Siyah sakalları otuzlu yaşlarında gözükmesine sebebiyet veriyordu. Acaba kaç yaşındaydı? Gözüktüğü yaşında mıydı yoksa sakalları mı onu büyük gösteriyordu? Kirpikleri ise mavi olan gözlerinin üstüne kapanmış, harelerini görmemi engelliyordu. Kirpiklerinin gölgesi ise yüzünde yer edinmişti.Dudakları düz bir çizgi halini almış, göğsü belli aralıklarla inip kalkmaya başlamıştı. Uyuyor olamazdı değil mi? Hemde üstümüzde işlemediğimiz bir cinayet varken! Ne kadar da rahattı. Ben ise düşüncelerle boğuşuyor, onların beni esir almasına izin veriyordum. Daha öncesinde hapse girmişliğim vardı ama bu kadar büyük bir suçtan hiç girmemiştim. Yüzümü karşımdaki adamdan alıp karşıya çevirdim.

"Miraç?"
"Hı?" Dedi yorgun bir sesle. Güneş doğmak üzereydi ve biz hala uyuyamamıştık.
"Özür dilerim." Dedim. Açılan gözlerini diktiği tavandan alıp bana çevirdi.
"Neden?"
"Benim yüzümden buradasın." Dedim. O bana ben ise karşımdaki duvara bakıyordum. Ona bakacak yüzüm yoktu. Adamın başına açtığım belalar bitmiyordu.
"Saçmalama! Ben seninle istediğim için geldim. Bilekliğinin senin için ne kadar önemli olduğunu gözlerinden  anladım. Seni öylece bırakamazdım. Ucunda ne olursa olsun, bir daha olsa bir daha yapardım!" Dedi sona doğru çatallaşan sesiyle.
"Teşekkür ederim. " Dedim gülümseyerek.
"Sen hep böyle güldüğün sürece benim yapamayacağım şey yoktur." Dedi. Şaşırmıştım. Ağzımı açacağım sırada açılan kapının sesi söyleyeceklerimi yutmama sebep oldu.

Tanıdık bir yüz görmenin verdiği huzurla tuttuğum nefesimi verdim.
"Sadece 5 dakika!" Dedi polis memuru ve gitti.
"Elis..!" Dedim oturduğum banktan kalkarak. Ellerim parmaklıklardaki yerini aldı. Elis de ellerini parmaklıklara koydu ve ellerimi tuttu.
"Ne işin var burada?"
"Uzun hikaye, sonra anlatıcam. Sen nerden bildin burada olduğumu? " Dedim.
Miraç ise merakla bizi izliyordu.
" İş gezim bittiği için elimde bavullarla eve geldim ama kimse yoktu. Ardından bir telefon geldi ve polis memuru senin burada olduğunu ve avukata ihtiyacın olduğunu söyledi. Bende bavulları eve bıraktım ve apar topar buraya geldim."
" Benim yüzümden dinlenmeden soluğu burada aldın. Lütfen burada olduğumu kimseye haber verme. Özellikle bizimkilere. Suçsuz olduğum eninde sonunda ortaya çıkacak. " Dedim kendimden emin dolu bir sesle.
" Saçmalama! Sen benim çocukluk arkadaşımsın. Tabi ki de geleceğim. İyi bir avukata ihtiyacın olduğunu unutuyorsun. " Dedi göz kırparak.
" İyi ki varsın" Dedim ve memur Beyin sesi ortamı bozdu.
"5 dakika sona erdi."
"Merak etme çıkaracağım seni buradan." Dedi ve gitti. Elis 'in gidişinin ardından eski pozisyonuma geri döndüm ve banka oturdum. Bir ümitle Elis' in beni buradan kurtaracağı zamanı beklemeye başladım.

SIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin