-10. Bölüm - Yeniden Doğuş

321 111 89
                                    

Sizin hiç de ağlamak isteyip ağlayamadığınız anlar oldu mu? Peki ya diliniz lâl olup kaldı mı? Boğazınızdaki yumru nefesinizi kesti mi?

Tüm bunların hepsi olmuştu bana. Tam da şu an. Benim isteyip de yaşayamadığım birçok an vardı. Hepsi benim hatam sonucu ellerimden aşağıya bir kum tanesi misali kayıp gitmişti. Kalbime vurulan hançerlerin sayısı artmış, dayanacak gücüm kalmamıştı. Kalbim bir mengene gibi sıkılıyor, ruhum bu acıya artık katlanamıyordu.

Ailemden ne istemişti? Derdi benimle değil miydi? Canımı böyle mi yakacaktı?
Aldığım soluklar canımı yakıyor, gördüğüm görüntü yerine bin kez ölmeyi diliyordum. Benim için o fotoğrafların her biri çok önemliydi. Her karesinde mutluluğum gözlerimdeki parıltıdan anlaşılıyordu. Onlar benim ailemden kalan en önemli şeylerdi. Dizlerim beni bu acıya karşı daha fazla ayakta tutamadı ve dizlerimin üstüne düştüm.

Yerdekilerden birini alıp baktım. Bu fotoğrafı babam çekmişti. Annem beni salıncakta sallıyordu. Küçük kalbim dayanamıyordu olanlara. Ağlamak istiyordum ama göz pınarlarım bana karşı bir savaş içerisinde gibiydi. Akmıyordu o damlalar. Boğazım düğümlenmiş, konuşamaz olmuştum. Bu fotoğrafı bıraktım ve diğerini elime aldım.

Burada da diğerlerinde olduğu gibi mutlu bir kız çocuğu vardı. Küçük Armina... Bu karede anne ve babasıyla uzanmış gökyüzünü seyrediyordu. Ortalarında ise küçük bir kız çocuğu... Minik elinin işaret parmağı ise gökyüzünü işaret ediyordu.
Elimdeki fotoğraf avuçlarımın arasından kayıp düşmüştü. Tıpkı hayallerim gibi...

Yerde paramparça olmuş anılarım vardı. Anne ve babamla olan birçok fotoğrafım yırtılmış bir şekilde yerden bana bakıyorlardı. Yetmemiş miydi geçmişte yaşadıklarım? Yetmemiş miydi yapılanlar? Ailemin ölümünden itibaren yaşadığım ve bana yaşatılanlardan sonra şimdi de bu muydu?
Kalbime saplanan her hançeri ben kendi ellerimle çıkarmış, sürekli güçlü olmaya çalışmıştım. Yenildiğim ve düştüğüm anlar olmuş ama ben buna rağmen inatla, cesurca tekrar başlamıştım.

Önümdeki fotoğrafa boş gözlerle donmuş gibi bakarken Elis de iyi olup olmadığımı anlamaya çalışıyordu.
"Armina. " Benim kulaklarım ise uğulduyor, dışarıdan gelen sesleri engelliyordu.
Bu her biri paramparça olmuş olan umutlarımı, mutluluğumu tekrar birleştirmeliydim. Önümdeki yırtılmış olan fotoğrafları kucakladım ve bir hevesle odama doğru götürdüm. Belki yapabilirdim.
Belki de tekrar birleştirebilirdim onları. Geçmişimi belki de eskisi gibi yapabilir, ayrılmış olan parçaları birleştirebilirdim.

Kucağımdakileri yatağıma boşalttım ve geldiğim kapıdan tekrar dönüp kilidini çevirdim. Çekmecemdeki bantı bulduğumda gözlerim umut tohumlarıyla parlıyordu.

"Armina iyi misin?  Lütfen korkutma beni!" Bir yandan da kapıyı yumrukluyordu ama ben onu şu an onu duyacak halde bile değildim.

Yatağa oturdum ve önümdeki ikiye ayrılmış olan fotoğraflardan birini elime aldım. Bir umutla birleştirmeye çalıştım. Deniyor, deniyor ve bir daha deniyordum. Olmuyordu... Umutlarım ve geçmişim düzelmiyor, kalbimdeki yara kanamaya devam ediyordu. Ne zamana kadar sürecekti bu böyle? Ben gerçekten çok yorulmuştum. Her şey onların ölümüyle başlamıştı. Neden beni bıraktınız ki? Keşke o kazada ben ölseydim de bunları yaşamıyor olsaydım. Acılarım bitmiyor, her şey üstüste geliyordu.
Elimdeki parçayı bıraktım ve diğer parçayı elime aldım. Onu da deniyordum ama olmuyordu. Beceremiyordum .

"Kahretsin..!"Dedim elimdeki parçaları sinirle yatağın üstüne fırlatarak.  Göz pınarlarımla olan yarışı bile kaybetmiştim. Akmıyorlardı inatla.

******

"  En son bunu yaptığında neler olduğunu biliyorsun. Ne yapacağımı bilemeyince bende sizi aradım. "
" Nerede şimdi? "
"Üst katta, yatak odasında."

SIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin