-17. Bölüm - Kutunun Gizemi

396 58 202
                                    

Duymuş olduğum ses ile önce vücudumda küçük bir irkilme hissettim. Sanırım korkudan olsa gerekti. Ses tonundan tanımış olduğum kişi ile beraber önümdeki toprağa bakarak burukça gülümsedim. Neden yapmıştı ki bunu? Tamam, beraber geldiğimiz anlar olurdu ama bu defaki sessizce yaklaşımı beni ürkütmüştü. Arkam dönük hâlde oturduğum için cevap vermediğimden olsa gerek sorusunu yineledi.

"Benim de söyleyeceklerim var."
Oturduğum yerden aheste bir şekilde ayağa kalktım ve gözlerimi yağmur yüzünden sırılsıklam olmuş olan Elis'in gece karası gözlerine diktim.

"Tabii."

Mezarlığın önünden bir adım gerileyerek Elis 'e yer açtım.

"Leyla teyze, Fırat amca..."
"Sizi en az Armina kadar biz de özledik. Gidişinizin ardından açılan o boşluk hiç dolmadı. Ama merak etmeyin. Armina bize emanet. Erim de ben de gözümüzü üzerinden ayırmıyoruz. Her ne kadar sürekli başını belaya soksa da..." Son cümlesinin ardından hafifçe kıkırdadı.

Ben ise ona minnetarca gülümsüyordum. Ardından elinde tuttuğu, kırmızı güllerden oluşan buketi yağmurun ıslatmış olduğu toprağın üzerine bıraktı. Etrafa ise ıslak toprak kokusu hâkimdi. İkimiz yan yana mezarlığın çıkışına doğru ilerlerken zihnimi yönelten soruları sıralamaya başladım.

"Neden beklemek yerine en başından yanıma gelmedin?"
"Kızabileceğini düşündüm. O nedenle seni rahatsız etmemek için çıkışın orada bekledim. Bittiğine emin olduktan sonra soluğu yanında aldım." Elis cümlesini bitirdikten sonra kafasını şaşkınlıkla bana çevirdi.

"Bir dakika ya! Sen en başından benim seni takip ettiğimi biliyor muydun?"
"Evet, zor olmadı." Sesimdeki alay ise barizdi. Ardından devam ettim.
"Asıl merak ettiğim neden beni takip etmiş olduğun."
Elis utana sıkıla dudaklarını araladı.

" Şey... Doğrusunu söylemek gerekirse senin için korktum."
"Nasıl yani?" Kem küm ederek konuşuyor olması onu anlamamı zorlaştırıyordu.

" Sinirli bir şekilde çıktın ve açıkçası başına bela açmandan korktum."
" Korkunda haklısın ama sadece zamanı geldiğinde..."

"Armina!" Kızmış olduğunu çatılan kaşlarından anlayabiliyordum.
" Sakin ol sadece şaka yaptım." dedim onu yumuşatmak ister gibi.

Ardından sakin bir şekilde atıştıran yağmur altında ve su birikintileri içinde arabayla bata çıka ilerlemeye başladık.

************

Avucumda sıkı sıkıya tutmuş olduğum çatalı sert bir şekilde masaya bıraktım. Çatalın masayla buluşmasının ardından çıkan yüksek ve tiz ses ortamın koyu sessizliğine bir bıçak gibi saplanmıştı. Bu gergin ortamdan en az bizim kadar Elis de nasibini alıyordu.

Laden karşımda oturuyor, bedenlerimiz gayet sakinken gözlerimiz adeta kavga ediyordu. Elis bu gergin ortama maruz kaldığından hafifçe kıpırdandı ve öksürdü.

" Neden yemiyorsunuz?"
Laden yapmacık bir gülümseme eşliğinde bana bakarak konuşmaya başladı.

" Yiyoruz işte!" Ağzına yalandan aldığı küçük lokmayı eğlenir gibi ağzına attı.

En son konuşan Laden oldu ve gergin havayı soluyarak kafamızı gömdüğümüz tabaklardan kaldırmadan sessizce yemeğimizi yedik.

********

Telefonumun melodisi kapalı ve sessiz ortamı canlandırırken elime geçen beyaz kulaklığın bir tanesini kulağıma yerleştirdim. Direksiyonda olan elim ile bunu yapmak zor olmuştu. Telefonun ekranına baktığımda gördüğüm isim tanıdıktı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 20, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

SIR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin