İFTİRA

881 422 43
                                    

Üniversitenin kapısından içeriye doğru giriş yaptık. Etrafıma bakındım ve her yer sessizdi.

Hakan iç sesimi duymuş olacakki;
"Üniversiteler arası şarkı söyleme yarışması olduğu için herkes konferans salonundadır. Baksana, bizimkiler bankta yine birbirilerini yiyor!" dedi.

Bizimkilerin yanına doğru ilerledik.

Hakan; "Selam gençler!" dedi.

Semih; "Selam kardeşim!" dedi ve Hakan'la tokalaştı.

Ezgi; "Tatlım." dedi ve bana sarıldı, ben de onu hevesle kucakladım.

Arzum köşede oturmuş nefretini gözleriyle bana akıtıyordu.

Gözlerimi kaçırdım...

"Kızıl, hiç pas vermiyorsun?"

Hakan, Arzum'dan cevap alamadan Semih ve Ezgi kaos ortamı yaratmıştı.

"Şş... Durun bakalım, sorun ne?"

"Semih tutturmuş düet yapalım diye!"

"Ne var bunda? Ne güzel bir şey sunmuş sana."

Altından bir şey çıkacağına emindim.
Semih bu, düzgün bir şey beklenemez ondan.

"Konuş Hakan kardeşim, bir türlü yaranamıyorum Ezgi Hanım'a."

Ezgi; "Yahu... Ben, İsmail Yk - Allah belanı versin şarkısını söylemek istemiyorum!" diye bağırdı.

Hakan'la göz göze geldik ve gülmeye başladık.

Semih'ten düzgün bir şey beklemiyordum kabul ama açıkçası bu kadarını da beklemiyordum.

"Sevgilisi miyim askerlik arkadaşı mıyım? Belli değil! Benimle düet yapmak istediği şarkıya bakın."

"Orada duracaksın, bre hadsiz! Sen kimsin, kimsin sen? O şarkıyı küçümsemene izin vermem!"

"Hadi ya, nedenmiş o?"

"Bir kere o şarkı da aşk var, isyan var, sitem var... Göz yaşı ve kalp kırıklığı var!"

Semih'in her bir kelimeyi içten ve abartı ses tonuyla söylemesi bizi daha çok güldürüyordu.

Ezgi ise yay gibi gergin suratıyla Semih'e bakıyordu.

Bir kaşı havada eli ise belindeydi.

Her an Semih'in üzerine atılacak bir hali vardı.

Arzum; "Amma kafa ütülediniz, ne boş insansınız siz!" dedi.

Bir hışımla masadan kalktı ve koşar adımlarla gitti.

Hakan; "Arzum!" diye haykırdı.

Elimi kalbinin üzerine koydum ve gözlerinin içine bakıp sakin olmasını söyledim.

"Sakin ol ağabey. Sabahtan beri böyle bu surat beş karış!"

Ezgi kulağıma; "Regl galiba yoksa bu isyankarlığın başka sebebi olamaz." dedi.

"Konferans salonuna geçelim bir an önce, yoksa elimden bir kaza çıkacak. Derin'e dua etsin o!"

Semih ve Ezgi kafalarını tik tak biçiminde sallayıp önden ilerlediler.

Ben de Hakan'ın elini sıkıca tuttum.

Bir yandan da kendimi suçlu hissediyordum, çünkü Arzum'un o şekilde tepki vermesinin sebebi bendim.

Konferans salonuna geldik...
Ortalık ana baba günü gibiydi, anlamı olmayan bir gerginlik oluştu üzerimde.
Bu kadar kalabalık beni her zaman ürkütmüştür.

Ölüm Meleği ve Gül Güzeli Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin