YARALI

247 115 9
                                    

Beni evime kadar bırakan Semih'e sıkıca sarılıp, teşekkür ettim.
Şila'nın başını okşamayı da ihmal etmedim...

Evimin kapısını açtığımda yalnızlık ve hüzün sonuna kadar aralandı.

Kanepeye oturduğumda sessizlik, zindana dönüştü ve adeta hapis olup beni içine aldı.

Boş duvarlara boş gözlerle bakıyorum.

Yaşadıklarıma anlam vermeye çalıştıkça anlamsızlaşıyorum.

Aklımdan sevdiğim adamın adı geçiyor, kalbimin odacıklarında sıkışıp kalıyorum.

Saatlerce olduğum yerde hareketsiz kalıp, hiçbir şey yapmadan durmuştum.

Bir şeyler yapmaya ne halim ne de takatim vardı.

Karanlık, karabasan gibi üzerime çökmüş, heybetli zamanda kaybeden olmuştum.

Kapı çaldığında irkilerek kendime geldim ve uyuşan ayaklarımla yalpalanarak kapıya yöneldim.

Kapıyı açmamla Melih Görgün'le göz göze geldim.

Onu gördüğüm için bir yanım mutluyken diğer yanım ise beni unuttuğu için kırgınlığıma pay biçiyordu.

"Derin."

"Adımı unutmadığına sevindim."

"O ne demek?"

"Geleceğini söyledin ama gelmedin, beni unuttun Melih."

"Ben kendimi unuturum seni unutmam."

"Söylediğin hiçbir şeye inanasım gelmiyor."

"Ben senin güvenini kıracak bir şey yapmam."

"Öyle mi?"

"Evet."

"Neden gelmedin peki? Dur ben söyleyeyim; pis işlerin benden daha önemliydi!"

Sessizliği, öfkemi tetikliyordu.

"Seni o mekana girerken gördüm. Gerçekten düzeleceğine inanmıştım, karanlık yollardan vazgeçeceğine kanmıştım, ama sen ne yaptın? Beni her zaman olduğu gibi yanılttın!"

"Gül güzeli..."

"Dokunma bana Melih."

"Kafanda kurduğun şeylerin gerçeklerle bağlantısı yok."

"Bana neyi inkar ediyorsun?"

Dalga geçen ses tonuyla şu cümleyi kurdu; "Şu haline bak, bir elinde silahın yok beni vurmak için."

"O sana yakışır, bana değil."

Kurduğum cümleyle ciddileşti ve öfke dolu bakışlarıyla suratıma baktı.

Dudakları aralandığında, kuracağı cümlenin kalbimi kırmasından korkuyordum.

Sustu ve yutkundu.

Ardından şu cümleyi kurdu;
"Kapıda kaldım."

Ondan beklemediğim bir tavır olsa gerek, şaşkınlıkla suratına baktım.

"Beni içeriye almayacak mısın?"

"Gel."

"Peki beni kalbinden de içeri alır mısın? Kalbinden ötesi karanlık ve soğuk."

"Sen benim hep kalbimdesin, ne yaparsan yap; kalbim senin evin."

Melih kurduğum cümleye hoşnut bir surat ifadesiyle karşılık verdi ve içeriye geçti.

Ölüm Meleği ve Gül Güzeli Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin