Jungkook kavgada Jimin'i görmeyi beklemiyordu. Hatta Jimin'in bir adamın üstüne oturduğunu ve adamı yumrukladığını gördü. Arada ona bağırarak konuştuğunu daha yeni fark etmişti. Jimin'i durdurmaya çalışanlar vardı ama Jimin onlarada bağırıyordu.
"Bırakın da bunu öldüreyim? Hangi cüretle bana kadın gibi göründüğümü söylersin?" Diyip duruyordu.
Hızla yanına gidip onu belinden turarak, yüzü kan gölüne dönen adamın üstünden aldı Jungkook.
Jimin kendisine sarılan kollalar tarafından havalanırken, yeni fark etmiş ve buna engel olmaya çalışmıştı. Ama Jungkook ondan daha güçlü olduğu için, engel olamamıştı.
"Çek kollarını üstünden? Bu pis herifi öldüreyim." Jimin o sinirle gözü dönmüş ve kimin olduğunu bilmeden arkasındakinin erkekliğine sert bir tekme attı.
Jungkook gelen darbeyle ellerini hemen çözmüş ve orasına götürmüştü. Acıdan bağırmamak için zor tutmuştu kendini. Jimin arkasına döndüğünde, gördüğü bedenle şaşkına döndü.
"S-sen?" Diye bilmişti sesizce. Jungkook'u beklemiyordu veya onunla burada karşılaşacağını. Içinden "Ohh olsun." Demişti. Onunla konuşmak istemediği için, bir şey demeden arkasını dönüp yürümeye başladı.
Bir süre sonra Jungkook ağrısının biraz azaldığını hissetti. Jimin'e bakmak için başını kaldırdığında onun yanında olmadığını fark etti. Hızlıca etrafına bakmaya başladı, onun hâlâ burada olduğunu ve gitmediği için çok mutlu olmuştu.
Ama şu anda onu bulamıyordu, bir sokağı seçip oraya doğru koştu. Sokaklar, 'yollar' durmadan ayrılıyor ve Jungkook biran olsun düşünmeden ayakları birisine sapıyordu. Sadece aklında Jimin vardı, onunla konuşup kendisini affetmesini ve eğer isterse yine burada kalmasını isteyecekti.
Koşmaya devam ederken önünde, birisinin hızla yürüdüğünü görüdü ve şapkası yüzünden yüzü tam olarak görünmüyordu. Ama üstündeki elbiseler az önce Jimin'in üstünde olduğunu hatırladı. Çünkü rengi lacivert ve pembeydi. Jungkook bu sefer daha hızlı koşmaya başladı, Jimin'e yetişebilmek için.
Jimin, Jungkook'la konuşmak istemiyor, hatta yüzünü bile görmek istemiyor du bu olanlardan sonra. Hoş sanki kedisiyle konuşmak isteyen var sanki. "Bu sabah yüzüme bile bakmamıştı." Dedi kendi kendine yürürken
Az önce kendisine olanlar için bir şey dememiş ve peşinden gelen de olmamıştı. Az önce olanlar zaten yeterince sinirini etkilemişti, buda üstüne bu da gelince Jimin'in gözleri dolmuştu.
Handa emrindekilere haber vermek için çıkıştı. Daha sonra canı sıkıldığı için, biraz hava almak için yürüyüşe çıktı. Sedece beyindeki sesleri susturmak istemişti.
Ama Jungkook'u görmeyi beklemiyordu
Ama o pis adam kendisine laf atıp, ithamlarda bulunmuştu. Elbisesinin rengi ve güzel yüzünden. Normalde olsa Jimin asla böyle bir şey yapmazdı, güler geçerdi ama bu sefer kendini bir anda adamın üstünde bulmuştu.Hızla kaldığı hana gidiyorken arkasında hızlı ayak sesleri duydu. 'Acaba dövdüğüm adam mı.' Diye düşünüp korkmuştu. O anki gücü nerden bulduğunu kendiside bilmiyordu. Ne yapacağını bilmeden biraz daha hızlı adımlar attı.
Bir anda kolunu tutan ve kendisine dönmesini sağlayıp sıkıca sarılan Jungkook'u gördü. Hiç bir tepki veremiyor, yerinde çivilenmiş gibi durmuştu. Jungkook'un kendisine sarılan kollara karşı kıyamamıştı. Gözlerini kapattığında göz yaşları düşmüştü yanaklarına.
Jungkook, Jimin'in kokusunu içine çekmek için başını boyun girintisine koymuştu.
"Sonunda buldum seni, neden gittin?" Diye sordu sarılmaya devam ederken.
Jimin onun ne demeye çalıştığını bilemiyordu, çünkü hepsi onun suçuydu."Gittiğini duyduğumdan beri nefesim kesilmiş gibi hissediyorum biliyor musun?" Dedi daha da sıkı sarılarak, ama kendisini saran kollar yoktu.
Bu Jungkook'u üzmüştü, ama biliyordu onun hepsinin kendisinin suçu olduğunu. Ona kızamazdı, haklıydı. Yavaşça Jimin'i bıraktı ve iki elini yüzüne götürdü, yanaklarında alan yaşları sildi. Jimin'e bakarak konuşmaya başladı, onu çok özlediğini hissediyordu, hâlbuki bu sabah yanyanaydılar.
"Beni lütfen affet? Ben ne yaptığımı bilmiyordum. Ilk defa böyle bir şey başıma gelmişti ve korktum. Ondan sana öyle dedim, eğer o zaman sana baksaydım gidemeyeceğimi biliyordum. Beni affeder misin?" Dedi sesizce göz yaşı dökerken, konuşarken sesi sonlara doğru fısıltı gibi çıkmıştı.
Hâlâ eli yüzündeyken geri çekildi Jimin. Jungkook dolu gözlerle ona baktı
Jimin ne düşüneceğini, ne yapması gerektiğini bilmiyordu.Bir yani onu affetmemesi istiyor ve bir diğer yani ise onu affedip ona kocaman sarılıp öpmesini istiyordu. Hangisini seçip yapacağını bilmiyordu. Ama karşısında adam suçlu bir çocuk gibi kendisine kocaman gözlerle bakarken, bu durum kendisine hiç yardımcı olmuyor aksine kalbinin hızını değiştiriyordu.
"Tamam ben biraz düşünecem." Dedi sesizce. Jungkook duyduğu şeyle kocaman gülümseyerek Jimin'e sarıldı. Jimin'in yüzünde belirlenen tebessümle kollarını Jungkook'a sardı.
Daha sonra neden gitmediklerini merak eden Jungkook, Jimin'e sormuştu. Ama Jimin hiç bir şey dememişti, Jungkook kabul etmemiş ve ısrar etmeye başlamıştı.
Sonunda Jungkook'un ısrarları üzerine, Jimin her şeyi anlatmıştı. Yani neden gidemediklerini ve Jin'le, Taehyung arasında ki şeyleri de anlattı. Jungkook başta şaşırsa da bu uzun sürmemişti.
Bu süreçte akşam olmuştu ve Jongkook, Taehyung ve Jin'i yanlız bırakmak için, babasına Jin'i bulduğunu ve geç gelecekleriyle ilgili haber vermişti. Kendiside Jimin'le birlikteydi ve Jimin'in hemen düşünüp karar vermesini bekliyordu...
(Ah çok saçma olmuş olabilir bölüm. Çok yorgunum bugün konserve yaptık. Bölümü ancak bitirebildim. İnşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)
TAEJIN'le kalın.
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ SIR TAEJİN
FanfictionPrens Taehyung, bir prensesle evlendiğini sanıyordu. JIKOOK {Tamamlandı} #1-taejin {16:10-2021} #1-ship {12:04:2022}