DOKUZUNCU BÖLÜM

3.3K 294 162
                                    


Sabahın erken saatlerinde Jina uyanmıştı, gece pek rahat uyuyamamıştı. Çünkü deli gibi yatan biriydi, Taehyung'a zarar vermemek için robot gibi kalmıştı yatakta. Kendi yatağında tek başına uyuduğu için rahatlığa alışmıştı.

Ama Taehyung'un sanki yıllardır yanında birisi yatıyormuş gibi kendisine sarılarak uyuyordu. 'Başkasıyla uyuma' düşüncesi Jina'yı biraz üzmüştü. Ama bilmiyordu prens Taehyung'un normalde bir yastığa sarılarak uyuduğunu, öbür türlü uyuyamadığı.

Prens Taehyung'a karşı değişik şeyler hissediyordu, ama ne olduğunu daha anlamamıştı. Onun kendisine böyle güzel davranması hoşuna gitmişti, onunla olma süresini uzata bildiği kadar uzatacaktı.
Yavaşça yan tarafına döndü onu biraz izlemek için, ama döndüğü gibi onunla göz göze geldi. 'Ne yani uyanık mıydı.' Diye düşündü kendi kendine.

"Iyi uyudun mu?" Diye sordu Taehyung. Jina içinden 'Sayende hiç uyuyamadım.' Demek istesede tebessümle cevap verdi.

"Evet efendim. Peki siz iyi uyudunuz mu?" Prens Taehyung ilk defa kesintisiz bir şekilde uyumuştu. Kendisi de buna şaşırsa da bir şey demeden, başını 'Evet' anlamında salladı. Sabah uyandığı gibi Jina'nın şişkin yanakları ve dolgun dudaklarını görmek onları öpme isteği doğuyordu içinde.

Kendini bu konuda kısıtlamak istemedi ve Jina'nın yüzüne biraz daha yaklaştı. İlk önce yanaklarına minik öpücüklerini bıraktı, ardından gözlerine gitti ve onları öptü. Daha sonra yavaşça aşağıya indi dudaklarını hiç Jina'nın teninden kaldırmadan, küçük burunun ucunu öptü.

Yine yanaklarına gelip öpücüklerini sıraladı, dudaklarını es geçip çenesini öptü ve son olarakta dolgun dudaklarına geldi. Jina'nın yüzünü incelemeye başladı, tepkisine merak ediyordu onu etkiliyormuyum diye.

Jina gözlerini kapatmış kendini Taehyung'un öpücüklerine bırakmıştı. Her bir yerini öperken kendini çok iyi hissediyordu, sanki bulutlardaymış gibi rahat ve tarifsiz. Çenesini de öpünce durduğunu fark etti, ama nefesini dudaklarında hissediyordu. Dudağından öpeceğini düşündükçe, vücuduna bir elektirik dalgası girmiş gibi titriyordu.

Gözlerini açmak istemiyor ve devam etmesini istiyordu öpücüklerine. Ama yanlış bir şey yapmış olma ihtimali ile, istemeden de olsa gözlerini açtı. Taehyung'un kendisini izlediğini fark edince, seslice yutkundu. Taehyung onun yutkunma sesini duymuştu, istediğini aldığı için daha fazla bekleyemeden Jina'nın dudaklarına, kendi dudaklarını bastırmıştı.

Derin bir öpüşme başlatmıştı Taehyung, Jina düne göre daha iyidi. Ama yinede Taehyung'un hızına yetişemiyordu. Taehyung açlıkla öpüp emiyordu, arada ısırıp çekiştiriyordu Jina'nın alt dudağını. Jina dayanamayıp Taehyung'un ağzına inledi, Taehyung daha da hızlı öpmeye başladı.

Jina dudaklarının şiştiğine emindi ama ayrılamıyordu Taehyung'tan. Nefessiz kaldıklarında Taehyung seslice ayrıldı Jina'nın dudaklarından. Fazla uzaklaşmadan alnını Jina'nın alnına yasladı ve derin nefesler almaya çalıştı. Nasıl dayanacaktı bu güzelliğe, Jina'nın dudaklarına baktığında kıpkırmızı olduğunu ve şiştiğini gördü.

Dudakları kıvrıldı yana kendiyle gurur duydu.
"Harika bir tadın var güzelim ve ben buna bağımlı olmaya başlıyorum." Diyip yine öptü dudağından.
Jina onun kendi üstünde uzandığı gerçeğini yeni fark etti, hemen onu üstünden yana itti.

Elbiseleri kalın olsa bile, hisetmesinden korktu. Ayağa kalkıp dün kendisi için getirilen bohcayı eline alarak konuştu.
"Ş-şey a-artık hazırlanalım bizi bekliyorlardır?" Dedi utandığı için yanakları al al olmuştu.

Taehyung onun bu halini çok tatlı bulmuştu, hele utançtan kızaran yanaklarını sıkmamak için kendini zor tutuyordu. Gülümseyerek Jina'ya baktı.
"Ah çok haklısın. Ben ilk önce giyineyim, sonra sen giyinirsin olur mu?" Diye sordu. Onun kendisinin yanında giymeyeceğini anladı.

Hemen yataktan kalkıp Jina'nın önündeki bohcadan kendi elbisesini giymeye başladı. Jina ona bakmamak için arkasını dönmüştü. Taehyung hızlıca üstünü giydiğinde konuştu.
"Artık dönebilirsin. Nasıl görünüyorum?" Diye sordu Jina'yı kendisine döndürerek.

Jina ona döndüğünde onun çok yakışıklı olmuştu, gözlerini üstünden alamamıştı. Kalbi hızını düşürmeden daha da hızlandı. Kendisinden cevap bekleyen Taehyung'u hatırlayınca, gözlerini bir kaç kez kırptı istemeden.

"I-iyi görünüyorsunuz." Başta kekelesede hemen toparlamıştı, daha fazla konuşsa saçma sapan bir şey söylemek için kısa kesti. Taehyung ona yaklaşarak kollarını sardı Jina'ya.
Jina şaşkınlıkla ne olduğunu merak ediyordu.

Taehyung burnunu Jina'nın buynuna bastırıp derice kokladı ve boğuk çıkan sesiyle konuştu.
"Artık sana sarılamıyacam. Çünkü yolla çıkmamız gerekiyor." Diyip yine burunu buynuna bastırdı. Sonra başını kaldırıp iki yanağından öpüp çıktı odadan.

Jina elini kalbine koyup konuştu. "Yavaşla lütfen böyle ölmek istemiyorum, sen bana ne yapıyorsun Taehyung?" Dedi sesli bir şekilde ve sol göğsünü okşuyordu. Hızla giyinip saçlarını yaptı, yolcuya çıkacağı için çok ağır şeyler takmamıştı.

Kapıda onu bekleyen ailesi ve kocasına doğru yürüdü, onları son kez göreceği için yüzlerine dikkatle bakıyordu. Onları çok özleyeceğini biliyordu, özelikle annesi ve Lee Qri'yi. Ailesiyle vedalaşırken göz yaşlarını daha fazla durduramadı ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Annesi ve Lee Qri, onun niye böyle ağladığını biliyorlardı zaten kendileri de kaç gündür ağlıyordular. Yine göz yaşları akmaya başlamıştı. Jina'nın ağladığını gören Taehyung içinin parçalandığını hissetti. Onun sadece gülmesini istiyordu. 'Onu çok mutlu edecem ve bütün kötülüklerden koruyacağım.' Dedi kendine yemin ederek.

Yola çıkmışlardı ve baya vakit geçmişti akşam olmak üzereydi. Taehyung Jina'nın ağlayarak gamaya bildiğinden beri görmemişti ve onu çok merak ediyordu ama şimdi yanına gidemezdi. Sınırı geçmek üzerelerdi, kendi toprakların ayak bastıklarında kamp kuracaklardı.

Gece ay ışığında istediği yere vardıklarında, Taehyung konvuyu durdurup burada kamp yapacaklarını söylemişti. Taehyung o kadar çok gidip gelmişti ki bu yoldan karanlık olsa bile biliyordu. Herkesin ışini bitirdiği ve yemeklerini yemeğe başladığını gördüğünde rahat bir şekilde Jina'nın yanına gitmeye başladı.

Kendisiyle iki kişilik yemek alarak, gamaya doğru yürüdü. Kendini içinden tebrik ediyordu, böyle özel bir gama yaptırdığı için, hem içeriden de kilitleniyordu. Içeriye girdiğinde Jina'nın uyuduğunu fark etti. Elindeki yemekleri bir köşeye bırakıp.

Sesiz bir şekilde yanına adımladı, yorganı kaldırarak yatağın içine girdi. Kolunu kendisine dönük olan Jina'nın başının altına koyarak kendisine çekti.
Jina'nın başı göğsüne getirdi ve daha da sarıldı. Saçlarına burnunu bastırıp koklamaya ve öpmeye başladı.

Ne çok özlemişti bu kokuyu bugün, kendiside yorgun olduğu için gözleri kapanmaya başlamıştı bile, daha fazla dayanamadan uyuya kalmıştı...

(Bir bölüm daha sonuna geldik, inşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)

TAEJIN'le kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

TAEJIN'le kalın.
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜

GİZLİ SIR TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin