ON-SEKİZİNCİ BÖLÜM

3.1K 251 151
                                    


Jimin şu anda Jungkook'la birlikte, hekimin yanındaydı. Tanışmışlardı ve Jimin, Jungkook'un ısrarlarına dayanamayıp birlikte hekime gitmişlerdi. Burkulma olduğu için, hekim sabun ve sıcak suyla ilk önce yıkamaya başladı. Masaj yaptıkça Jimin'in dudaklarından kesik kesik inlemeler çıkıyordu acıdan.

Jungkook, hekimin Jimin'in canını biraz daha acıtırsa güzel bir şekilde dövmeyi düşünüyordu o sırada. Biraz daha Jimin'e yaklaştı ve elini tuttu. Jimin şaşkınca gözlerini ellerine dikti, ardından Jungkook'a.

"Canın acırsa kendini kasma ve elimi istediğin kadar sık olur mu?" Diyip gözlerine baktı, kendini açıklarken.
Jimin onun neden böyle davrandığını anlamış değildi, hoş neden ona karşı gelemediğini de şaşırıyordu. Gözlerine bakıp başını salladı ve şey demeden hekime döndü.

Hekim Bir süre daha masajla rahatlatmaya çalışıyordu, Jimin'in dalgınlığına gelen bir anda sertçe yerine koydu. Jimin onun yaptığı şeyi fark ettiği gibi, tırnaklarını Jungkook'un eline bastırarak bağırdı.

Jungkook gözlerini kocaman açarak eline baktı ve elinin acısını unutmaya çalışarak, Jimin'i sakinleştirmeye başladı.
"Tamam bitti, sakin ol ve lütfen artık tırnaklarını batırmayı kes. Kanayacak neredeyse?" Diyip elini çekmeye başladı.

Jimin ayağının acısının hafifliğinde rahatladı ama Jungkook'un sesiyle gözleri açtı. Hemen elini bırakıp endişeli gözlerle, Jungkook'un elini tuttu.

"Çok özür dilerim. Bilerek yapmadım bir anda acıyınca sende dedin sıkabilirsin ondan bende sıktım ama isteyerek bu kadar sıkm-"
"Tamam nefes al biraz, öyle konuş. Biliyorum isteyerek yapamadığı, ben sadece dayanamadım acısına." Hemen cevap verdi Jimin'in susmasını ve kendini suçlamaması sağlamak için.

"Her şey için yine teşekür ederim ve gerçekten özür dilerim isteyerek olmadı. Ben gideyim artık Taehyung'u bulmam gerek geç oldu." Dedi ve gülümseyerek Jungkook'un önünde eğrilip, oradan ayrıldı.

Jungkook arkasından baka kalmıştı. "O az önce gülümsedi mi bana?" Dedi sırıtarak. Bir süre arkasından baktı, daha sonra Jungkook arkası baktığı gibi üzerine sinirli bir şekilde yürüyen Jin'i gördü. Korkuyla geri geri yürümeye başladı, tam arkasını dönüp koşacakken Jin ensesindeki elbiseden tutmuştu.

"Sen neredesin kaç saatir? Her yerde seni arıyordum. Az kalsın yine götürülüyordum!" Sirinle bağırarak konuşuyordu. Bağırdığı kişi efendisinin oğlu olduğunu unutarak.

"Yaa bırak hyung? Valla bir daha sen olmadan hiç bir yere gitmeyecem. Hem ben kırmızı ginseng aldım ve kaldığımız hana gönderdim." Diyince Jin biraz sakinleşmişti.

"Ah üzgünüm aniden oldu." Dedi elbisesini bırakıp düzeltmeye çalışarak.
"Zaten biri tırnaklarını geçirsin ve sonra gülüp gitsin bana. Sende gelip ensemden yakalayıp tehtit ediyorsun?" Dedi mızmızlanarak.

"Kim yaptı hemen söyle hyunguna. Bakiyim eline?" Endişeyle yaklaştığında, Jungkook elini geri çekti. Jin anlamaz gözlerle Jungkook'a baktı.
"Hey dokunma sadece ben dokunacam?"
"Yemedik elini, hadi gidelim Bay Jung bizi bekliyor. Misafiri varmış galiba yardım etmemizi istiyor, hadi gidelim?" Diyip yürüme başladı.

Biraz sonra yanında Jungkook'u göremeyince arkasına döndü ve elini sırıtarak tutan Jungkook'u gördü. Yandan bir gülümsemeyle yanına geri döndü.

"Senin elini kim bu hala koydu? Yada hangi kadın, baksana tırnaklarına."
"O bir kadın değil." Dedi fısıldayarak.
"Anlamadım ne dedin, biraz yüksek sesle konuş lütfen?"
"Yok bir şey hyung, hadi gidelim yoksa geç kalacaz." Diyip çekmeye başladı Jin'i.

Taehyung, dağ başından gelmişti ve limanda Jimin'i bekliyordu. Çünkü bu gün geldikleri Çin'e kalacak bir yer daha ayarlamamıştı kendileri için. Emrindekilere gümüş para verip göndermişti Jimin.

Yarım saattir onu bekliyordu limanda, Jimin görüş acısına girdiği gibi yerinde kalktı. Jimin yanına geldiğinde sinirli görünüyordu, ne olduğunu merak etmişti.

"Sen yine nereye kayboldun ve sana o kadar seslendim neden bakmadın arkana? En önemlisi de niye ağlıyordun?" Diyip ellerini göğsünde birleştirip cevab bekleyen gözlerle baktı.

Taehyung kendisini hangi ara görmüş, diye düşünüyordu. Boğazını temizleyip konuşmaya başladı.
"Yok bir şey, s-sadece birisini ona çok benzettim de." Boğazında bir yumru oluştu, konuşamıyordu.

-"Yanlış görmüşsündür sen, sıkma canını. Hadi gidelim bizi bekliyorlardır Bay Jung?"

-"O kim?"

-"Bir tüccar, bir ara ona mal satmıştım. Oradan tanıyorum."

Taehyung başını salladı sadece ve birlikte yola çıktılar. Kısa bir süre sonra büyük bir hanın önüne gelmişlerdi.
Onları kapıda Bay Jung karşıladı.
"Hoş geldiniz efendim?" Dedi onların önünde eğildi.

"Hoş bulduk. Görmeyeli nasılsınız?" Dedi Jimin, Taehyung hiç konuşmayı düşünmedi.
"Iyiyim efendim. Lütfen içeri geçin size özel yiyecekler hazırladık, buyrun lütfen." Diyip içeriyi gösterdi.
Yemeklerini yemişlerdi şimdi de Bay Jung oğlunu onlarla tanıştıracaktı.

Jungkook, Jin'in de kendisiyle gelmesini istiyordu. Ama Jin gelmemek için işinin olduğunu söyleyip hemen ordan kaçtı hiç uğraşamazdı şimdi onlarla, hanın arka tarafa gitti.

Jungkook içeri girdiği gibi, gördü bedenle şaşkına döndü.
"Bu benim oğlum Jeon Jungkook."
Dedi gülerek.
"Tanıştığımıza memnun oldum. Müsadenizle ben biraz hava alıcam." Diyip çıktı odadan.

Nedense kalbi buraya geldiğinden beri çok hızlı atıyordu. 'Biraz hava alsam iyi gelir.' diye düşünüp çıkmıştı odadan.
Hanın dışına çıktığında başını yıldızlarla dolu gök yüzüne baktı be derin bir nefes aldı.

Sesiz bir yerdi burası ve Taehyung'un hoşuna gitmişti. Yere oturup gözlerini kapatıp bu güzel sessizliği biraz daha dinlemek istedi. Bir anda birinin sesini duydu. Hayır hayır şarkı söyleyen birinin sesini duydu ve bu ses tonu ona çok tanıdık gelmişti.

Kalbi yine hızlı çarpmaya başladı, yerinden kalkıp sesin geldiği yere doğru yürüdü. Arkası dönük olarak şarkı söylüyordu, Taehyung yoğunluktan ve özlemden onu Jina sandı.

Hızlı adımlarla yanına vardığı gibi arkasından sarıldı ve kulağına doğru derin bir ses tonuyla konuştu.
"Sonunda buldum seni Jina'm." Diyip kulağının hemen altından derince koklayıp öptü...

(Bir bölüm daha sonuna geldik, inşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)

TAEJIN'LE KALIN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

TAEJIN'LE KALIN.
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜💜

GİZLİ SIR TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin