ALTINCI BÖLÜM

3.4K 298 164
                                    

Jina kendini birkaç günde ancak toplayabilmişti. Annesinden azarınıda yemişti bu sürede. Ekstradan cezası devam ediyor ve köşkünden çıkamıyordu sadece bahçede dolaşabilirdi. Majestelerinin emriymiş, Jina kendine soruyordu 'Ne yapmış olabilirim.' Diye.

Hızla yanına nefes nefese ve telaşlı gelen Lee Qri, Jina'yı biraz korkutmuştu, 'Ne olmuş olabilir.' Diye düşündü.
"Ne oldu? Neden bu kadar telaşlısın, birine bir şey mi oldu? Annem iyi mi? Cevap verirmisin korkuyorum?" Dedi endişeli bir şekilde ve hızlı konuşarak.

"P-prensesim sakin olun lütfen. Sadece yeni bir haber aldım ve sizin için çok kötü bir durum?"
"Nasıl bir haber bu?"
"Majesteleri sizin iki gün sonra düğün töreniniz olduğunu söyledi bize." Diye cevap verdi Lee Qri.

Jina şoka girdi ve gözlerini kırpmadan karşıya bakıyordu. Lee Qri endişelendiği için hemen yanına geldi ve omuzuna dokundu.
"Prensesim ıyimisiniz? Kendinize gelin lütfen?" Jina ne yapacağını bilemiyordu çok korkuyordu.
"Her şey bitti. Her şey bitti. Her şey bitti." Sesizce tekrarlamaya başladı Jina. Lee Qri ona bir şey olmasına dayanamazdı.
"A-annemi ç-çağır onu ıstiyorum? O-o gelsin o haleder her şeyi dımı." Diyip ağlamaya başladı.

Kraliçe duyduğu haberle hemen kralın yanına gitmişti, kiminle evlendirmeyi düşündüğüle ilgili. Onu fikrinden döndürmek için de konuştu, ama kesin bir dille redetti kral onu. Şimdi ne yapacağını bilmeden Jina'nın kaldığı köşküne gidiyordu.

Ona doğru koşan hizmetçisini Lee Qri'yi gördüğünde Jina'ya bir şey olmasından korkup endişelenmişti.
"Kraliçem, prensesim sizi istiyor. Lütfen hemen gidelim onun yanına, çok ağlıyor." Dediğinde bir şey demeden hızlıca yürümeye başladı kraliçe.

Jina şimdiye kadar hiç evliliği düşünmemişti, hep böyle devam edebileceğini zannetmişti ve ne yapacağını bilemiyordu. Tek bildiği şey eğer evlenirse öleceğidi, ama ölmek istemiyordu.

Annesinin odaya girdiği gibi ona sarılmasıyla daha da çok ağlamaya başladı. "A-anne *hıçk* b-ben evlenm- *hıçk* evlenmek istemiyorum. *hıçk* "L-lütfen bir şeyler yap?" Daha fazla dayanamayarak sesli bir şekilde ağlamaya başladı Jina.

Annesi de onunla ağlıyordu, elinden bir şey gelemediği için.
"Jina ağlama yavrum? Senin tek bir göz yaşına bile kıyamam ben." Diyip daha da sıkı sarıldı kraliçe Yu-Seon.

"Üzgünüm ama elimden bir şey gelmiyor, baban beni kesin bir dille redetti. Artık sen oraya gittiğinde kendi başının çaresine bakman gerekecek, çok özür dilerim yavrum."
"B-benimle evlenmek isteyen kim anne?" Diye sordu merak etmişti, onun ölümünü getireni.

"Goguryeo kralın en büyük oğlu Kang Taehyung. Iki ülkenin arasını yapmak için, eğer kabul etmezsek savaş çıkartacaklarmış. Baban da kimsenin ölmemesi için kabul etti." Jina duyduklarıyla daha çok şaşırmıştı. 'Çünkü kabul etmekten başka bir seçeneği artık yoktu, yoksa bir çok masun insan ölürdü boş yere. Benim ölmem daha iyi.' Diye düşündü ve olacaklara kendini hazırlamaya başladı.

"Tamam anne sen git ve babama kabul ettiğimi söyle." Dedi biraz kendini toparlayarak. Annesi onun aniden böyle değişmesiyle korkmuştu ama artık kendisininde elinden bir şey gelmiyordu. Hizmetçisiyle göz yaşlarını silerek çıktılar odadan.

Jina son günlerini daha ıyi geçirmek istiyordu. 'Zaten ölecem bari mutlu yaşayayım her şeyin en güzeli ve en güzel gelinliği seçeyim kendime daha iyi bakayım.' Diyordu kendi kendine.

Prens Taehyung babasının kabul etmesi üzerine çok sevinmişti. Karşı taraftan kabul ettikleriyle ilgili bir oğlak aldığında, artık ondan mutluydu yoktu. Hemen hazırlıkların başlamasını istedi, kendisine özel yeni bir köşk hazırlattı. Prenses Jina'la büyük bir odasının olmasını istiyordu.

Onun yeni kıyafetler, takılar ve çiçek kokuları almıştı. 'Acaba onunla benim evleneceğini gördüğünde ne yapacak?' Diye sordu kendi kendine. Gülümseyerek hayaler koruyordu Jina'la ilgili. Jimin elindeki tüyü kendisine saklayarak, prens Taehyung'un yanına gitti. Onu uzun bir süredir böyle mutlu görmemişti, kendisi de mutlu olmuştu onun bu haline.

"Bakıyorumda bütün hazırlıkları tamamlamışsınız prensim. Doğrusu sizi böyle biri haline getirmen kişiyi görmek için sabırsızlanıyorum." Diyip gülümsedi, prens onun gülümsemesine aynı şekilde karşılık verdi.

"Iki gün sonra görürsün, az kaldı."
"Ne zaman yola çıkmayı düşünüyorsunuz efendim?"
"Bir kaç saat sonra çıkmamız gerekiyor, hazırlıkların bitmesini bekliyorum."
"Çok dikatli olun efendim ve sizi şimdiden tebrik ediyorum?"
"Teşekkür ederim. Her şey senin sayende oldu, bu iyiliğini unutmayacağım."
"Hayır efendim ben sadece görevimi yaptım." Diye cevap verdi. Prens Taehyung'u çağırdıkları için Jimin'le vedalaşıp yolla çıktı.

Prens Taehyung, prenses Jina ve kendisi için özel olarak. Büyük bir gama (içine oturdukları sanduka.) yaptırmıştı, aslında küçük olan bu gama prens Taehyung'un emriyle büyütülmüştü. Çünkü iki gece yolda kalacaklardı ve bunun için prens onsuz olmamak için böyle bir şey düşünmüştü. (Y.z. Azgın Tae.kkgkgg)

Jina kendisine en güzel gelinliği ve takıları seçmişti. Şuanda gece olmuş, son kez kendi yatağında yatacaktı, yarın düğün töreni için herşey hazırdı. Artık üzülmeyi bırakmıştı, her ne kadar etrafına gülücükler atsada içinde ki korku biran olsun gitmemişti.

"Nasıl bir insan, iyimi acaba eğer kötü olsa o zaman işim biter." Diye düşünüyordu. Yatağına girip uyumaya çalıştı, kısa bir sonra uyuya kalmıştı...

(Bir bölüm daha sonuna geldik, inşallah beğenirsiniz ve yazım hatalarım için çok üzgünün.♡)

TAEJİN'le kalın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

TAEJİN'le kalın.
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜
💜💜💜💜💜💜💜

GİZLİ SIR TAEJİNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin