Son gecemizin geçtiği yerdeyim. Seninle geçiremediğim ama onunla uzun soluklu bir tane geçirdiğim yerdeyim. Hava gerçekten soğuk ama yazmaya devam edeceğim. Çünkü seviyorum. Onu, seni böyle hatırlayacağım.
Son geçirdiğimiz gece koşmaktan terlemiştim, yine soğuktu. Daha doğrusu terim yüzümden öyle hissediyordum. Onun gidişini unutabilmek için şişenin dibini boylamıştım. Onlar akşam yemeğine, ben de akşam tiyatroma yetişmek zorundaydım. Sarhoş olduğum zaman tiyatro yapıyordum tıpkı hayatın bana yaptığını umduğum gibi. Ama sorun şuydu ki hayat sarhoş değildi.
Şişemi bitirdim ve ben her zaman ki gibi erkenden çıkıp beklemiştim. Bu sırada müzik dinliyordum. Sahada koşup duruyor, dinlediğim şarkıyı söylüyor, dans ediyor sanki o an için ben sahada değil, kendi turnemin sahnesindeydim. Sonra o geldi. Şaşırmıştı çünkü beni ilk defa bu kadar enerjik görüyordu. Neler olduğunu ben söyleyene kadar anlamamıştı. Söylediğim zaman karnımda sert bir yumruk hissetmiştim. Haklıydı. Ona söz vermiştim. Yerde düşüp duruyor, ağlıyordum. Ben, birinin önünde dizlerimin üstüne düşüp utanmadan ortalıkta ağlıyor ve onun sözünden çıktığım için yarı dayak yiyordum. Aynı zamanda beni affetmesi için özür diliyordum. Şu an bile kulağa komik gelse de böyleydim.
Akşamın ilerleyen saatlerinde ben ayıksam da ağzımda içkinin kokusu kalmıştı. Zaman herkese sarılıp veda etmeye gelmişti. Herkese sarıldı ama beni es geçmişti. Neden? Çünkü kokuyordum. Koktuğum için, alkol, bana sarılmamıştı. Kendimden çok sevdiğim insan bana sarılmayı reddetmişti. Benim hayatımdı. Kalbimi yerinden söküp ellerine teslim etmek isteyeceğim tek kişi bana sarılmamıştı. Bana sadece onu hatırlamam için bir kaç ağaç yaprağı ve dalı vermişti. Buna gerek yoktu ki! Onunla birlikte yediğimiz pastanın çöp kutusundaki halininin fotoğrafını çekmiştim.
Şimdi oturup ağlıyorum. Dış görünüşüm için beni yargılayıp ya da karakterim için sorgulayan B için değil. Hayır, bu sefer kendim için. Ne yapacağımı bilmiyorum. Ya da biliyorum? Sizin için midemi bulandıran bu iğrenç içkiyi içmeyeceğim, hayatımı kurtarmak için çalışacağım midemi elime alana kadar. Biliyorsun, ünü, parayı seven ve isteyen birisiyim. Kendimi arzularımı gerçekleştirmek için yaşayan bir canavara dönüştürebilirim. Dönüştüreceğim. Aklın doğru bildiği ama kalbin yanlış gördüğü her günahı işleyeceğim ki size nispet olsun. Seni senin bana yaptığın gibi sessizce bırakacağım. Al.. Hayır, adın gerekli değil. Defterin sana yazdığım yarısı kararmış. Tıpkı sizin kalbiniz gibi. Ne de olsa sayfalarca sizi anlattım değil mi? Viski içip bu masada size bu satırları yazmayacağım, su içip hayatımı - sizin darbelediğiniz hayatımı - geri kazanmak için çalışacağım. Karşıma çıkacak, beğeneceğim kişiyle birlikte olacağım. Piyano çalmak istiyorum. Tuşlarına her bastığımda teker teker sizi söküp atmak istiyorum hatıralarımdan. Ama çalamıyorum. Ne yapacağım? Şimdi ki gibi ağlayacağım. Dinlediğim aşk şarkılarına kalbim ve masamla eşlik edeceğim. Satır bile dolduramayacak siz gibi insanlar için kitaplar yazacağım.
Sizi her zaman tanıdığım ilk zaman ki hallerinizle hatırlayacağım. Masum, sevgi dolu. Sizinle birlikte geçen bir cenneti hayal edeceğim. Yeşil, mavi, pembe kısacası renkli bir bahçe ve dünya, gülücüklerle dolu. B ile.
Şunu söylemek istiyorum A, seni sevdim. Şu an ikinizi de seviyor gibi yazsam da sen sadece özel bir kişisin. Çünkü sen ilk değişik hissettiren kişisin. Bilirsin, aşk kelimesini daha fazla kullanmamak üzere bu son satırları yazıyorum.
Bana sizin gibi hissettirecek birisini bulacağımı umut ederek günlerimi geçireceğim. O birisini bulacağım zaman taş kalplilik yapacağım çünkü sizi unutmamış olacağım.
Üzerimde unuttuğum kapşonluyu giyiyorum sonunda. İnan bundan daha çok ihtiyaç duyacağım zamanlar olacak. A, gittiğinden beri çok şey değişti yaşadığımız yerde. Ama değişmeyen tek şey bu kapşonlu üzerinde bıraktığın enerji. Hala hatırlıyorum. Üzerimde bıraktığın etkiyi hala hissedebiliyor musun? Onu da, B'yi hissetmek istemiyorum. Korkuyorum. Sizi her zaman olduğunuz gibi hatırlayacağım.
Ona, yazılan bir şarkıyı bizimkine göre değiştirdim. Gece, aşıklar anime izlemeye çalışıyorlar ama izleyecekleri yerleri yok.
Bana neler kattıklarınızla hatırlayacağım, neler aldıklarınızla değil. Bana cesaret, sevgi, arkadaşlık ve değer kattınız. Bana azim kattı biriniz. Bana hayal kurmayı öğrettiniz. Hayatımın en karanlık anında ışık olup yüzümü güldürdünüz. Bana nasıl baktığınızı hatırlayacağım, neler söylettirdiklerinizle değil.
Tüm Gülşehir'i, anılarımızı yaşadığımız yerleri gezdim. Kimse Gülşehir'de kalmadığında, anime izlemeye çalışan ve gelecek kaygısı olmadan yaşamaya çalışanlar olarak hatırlayacağım, söz. Nasıl yaşayacağımı bilmiyorum ama... Bilmiyorum.
B, bana verdiğin dal parçalarına baktım. Şu an karşımda durup oturuyorlar. "Ne yapacaksın?" diye soruyorlar. "Bilmiyorum." diye cevaplıyorum. "Sanırım seni veren kişiyi hatırlayıp, sövüp ağlayacağım."
Solmuşlar. Benim gibi. Son geceki kadar yeşil değiller. Ben de o geceki kadar sarhoş değilim. Söz vermiştim sana.A bana yazdığın iki kokulu sayfa yazı karşımda duruyor. Bakıp sadece aptalca gülümsüyorum.
Size bir söz vermek istiyorum. Asla sevmeyeceğim. Kalbimi parçalayacağım, yokmuş gibi davranacağım. Hoş sizden sonra var olmuş gibi atmaya devam edebilecek mi bilmiyorum. Asla sevmeyeceğim. Sizinle tanıştığım zaman kendimi oluşturacağımı asla düşünmemiştim. Başka birisini kalnimde hissetmek istemiyorum. Başkası için göz yaşlarımla dolu bu satırları yazmayacağım. Sözümde durmak istiyorum. Ölmeyi tercih ederim başkasına bir satır yazmaktansa.
B'nin yazdığım mektupları yırtıp atmasını hatırlamak istemiyorum ağlayarak. Senin beni umursamamanı hatırlamak istemiyorum. Daha fazla yazı yazıp bu hassas kalbimi yorup sizin değerli vaktinizi almak istemiyorum, kimseninkini almaya hakkım yok. Gidin benim için de yaşayın çünkü kalbim ve ruhum her zaman Gülşehir'in bahçesinde yatıyor olacak.
Bu yüzden son gece. Bu gece her şeye son veriyorum. Size de, kendime de gitmek için izin veriyorum. Nasıl olsa ben her yaz, kış burada olacağım. Başkasıyla bir şarkım olmayacak ya da meyvemiz. Bir başkası için ağlamayacağım. Bu son.