Bölüm-2

493 26 9
                                    

Telefonumun sesiyle uyandım. Lan noluyor ben niye Magnus'a sarılmışım? O bana niye sarılmış? Bacağı neden bacağımın üstünde? Hatta bacağı geçtim neredeyse üstümde. Siktir şu anda çok güzel. "Magnus üstümden kalkar mısın? Telefonumu açmam lazım." Bana şaşkın gözlerle baktı. "Neden üstündeyim? Dün gece ne oldu?" Ebenin ... oldu.

Ona göz devirip telefonuma uzanıp açtım "Efendim Jace? Magnustayım ne oldu? Ne?! Nasıl?! Hemen geliyorum elinizden geldiğince dayanın! Çok dikkat et." Tişörtümü giymeye çalışırken Magnus "Ne oldu? Sorun ne?" Sürekli soru sorup duruyor buda ya.

"Enstitüye saldırı gerçekleşmiş. Çok zor durumdalar. Şu anda gitmem lazım ama yine geleceğim. Kendine çok dikkat et." Dedim sanki şu bukalemun niye umrumdaysa. "Asıl sen dikkatli ol. Portalla gitmek ister misin?" "Sakın büyü yapayım deme daha yeni kendine geliyorsun."

Of hiç işim yokmuş gibi birde bu çıktı başıma. Neyse şu anda ona değil, saldırıya odaklanmam lazım.

Magnustan;

Alec koşarak çıktıktan sonra yatağa geri yatıp onun yattığı yere baktım. Kokusu sinmişti. Bu nasıl muhteşem bir şey? Bu kadar yıllık hayatımda böyle güzel bir koku duymadım. Bu parfümle kendi tenin karışımı enfes bir şey.

Ah, ne kadar büyüleyici biri. Dün gece aklıma geldide benimle ne kadar güzel ilgilendi öyle. Ben okuyucuya gitmeye çalışıp düşerken beni tuttuğunda burun buruna gelişimiz... O an azıcık uzansam onu öpebilirdim.

Niye öpmedim ki? Galiba biliyorum ama kendime yediremiyorum. Ben onu kaybetmekten korktum, ondan ciddi manada hoşlandım. Ama o kesin bir daha yüzüme bakmazdı.

Ama çok saçmalıyorum biliyorum o bana asla öyle bakmaz. Hatta bakışlarıyla bazen beni eziyor. Ama o zaman neden bu kadar ilgili?

Bana naptı bu çocuk ya? Ben partilerin ve tek gecelik ilişkilerin prensi Magnus Bane'im sevemem ki. Yıllardır kimseyi sevmedim yine sevemem.

Tabi canım sadece imkansızı zorlamayı sevdiğim için böyle geliyor ya. Kimi kandırıyorum çocuk taş gibi ya etkilenmemek imkansız.

Oda benden hoşlandı ayrıca evet, evet hoşlandı bazen bakışlarıyla ezsede onun dışındaki bakışları bana ilgili olduğunun kanıtı ama bunu kabullenemiyor.

Of çocukla tanışalı daha 1 gün oldu sakin ol Magnus. Ama benim bugüne kadar isteyipte edemediğim bir şey olmadı onuda elde ederim.

Ama o asla bir büyücüyle birlikte olmaz ki ya. Ya olursa? Olmaz. Olur ya hem kız kardeşide yardım eder bana belki. Zil sesiyle iç çatışmamı bir kenara attım. Ah hâlâ giyinik değilim ve büyü yok çok güzel.

Hızlıca giyinmeyi başardıktan sonra kapıya koştum. Kapıyı açtığım an sanki kalbim milyon parçaya bölündü.

Alec, Isabelle ve Jace'in kollarında kanlar içinde duruyordu. Onları içeriye aldım. "Koltuğa koyarsak kan olur nereye koyalım?" "Koltuk önemli değil oraya koyun. Ne oldu böyle?"

"Magnus seni rahatsız ettiğimiz için kusura bakma ama başka bir yer aklıma gelmedi. Biri ona zehirli bir ok attı ve iyileştirme mührü işe yaramıyor. Zehir kalbine ulaşırsa..." Zavallı kız göz yaşlarını tutamadı. Jace de ondan farksız değildi.

"O cümleyi tamamlama çünkü öyle bir şey olmasına asla izin vermem. Tüm gücümü harcayacağım." "Magnus hayır şu anda çok güçsüzsün bunu yapma. Sana bir şey olursa bizi asla affetmez seni korumak için uğraşıyor."

"Evet biliyorum. Dün gece benimle çok uğraştı ama-" bir anda Jace boğazımı sıkmaya başladı Isabelle engel olmaya çalışsa da işe yaramadı. "Jace yapma."

"Dün geceden söz etmiyor. Bugün enstitüye saldırdıklarında onu yakaladılar. Eğer seni onlar teslim etmezse öldüreceklerini söylediler. O sırada bizide bağladıkları için elimizden bir şey gelmedi ama ona yalvardık. Ama o bizi dinlemedi seni kurtarmak için kendi canını feda etti."

Boğazımı bıraktı, yere düştüm. "Ama neden?" Izzy yanıma geldi "Alec sadece sevdiklerini ölesiye korur Magnus. Sanırım senden hoşlanmış." Ona dolan gözlerimle baktım. Jace bir anda bağırdı "Onu kurtar! Her şey senin suçun lanet büyücü gerekirse öl ama onu kurtar!"

Dayanamayıp bende bağırdım "Kes sesini sarı kafa! Ne kadar gücüm varsa onun için kullanacağım zaten. Ona bir şey olamaz." "Magnus hayır!" Desede Izzy Jace onu engelledi. "Kardeşimiz mi yoksa o büyücü mü? Izzy lütfen."

"İlk önce iksir hazırlamam lazım. Kertenkele ayağı, kelebek kanadı, kuş mide öz suyu, ceset çiçeği özü, çikolata kozmosu ve bakir ve ya bakire kanı. Ah lanet olsun çikolata kozmosu ve ceset çiçeği mi şaka mı bu? Ve bakir ya da bakire kanımda yok." "Bakir ve bakire konusunda bize  bakma." Dedi Izzy ve "Bu odadaki tek bakir Alec." Dedi Jace. Nasıl yani bakir mi? "Al şu şırıngayı ve kanını al."

"Şu ceset çiçeği ve çikolata kozmosunu nereden bulabiliriz?" "Bunlar bulması neredeyse imkansız bitkiler. Üstelik çikolata kozmosundan dünyada tek 2 tane kaldı ve biri koruma altında." "Ya diğeri?" "Baş düşmanımın evinde." "Alamaz mısın?" "Gücümün olmadığını anlarsa beni öldürür. Ama gideceğim."

"Bende seninle geliyorum büyücü bozuntusu eğer o sana zarar vermeye çalışırsa işi biter." Dedi Jace "Umrumda olduğunu sanma ama maalesef Alec için katlanıcam." Ona göz devirip Caterina'yı aradım. "Acil benim evime gel. Yardım lazım." Izzy'e baktım "Şuradan havlu al, soğuk suya sokup alnına koy arkadaşım az sonra burada olur." Dedim ve Jace le çıktık.

Şu lanet olası çiçeği nasıl alacağım acaba? Burada Lorenzo Rey den söz ediyoruz bana asla yardım etmez ki. Alec için yapmalıyım ama.

"İşte Lorenzo'nun evi burası." "Hadi girelim o zaman." Derken Lorenzo önümüzde belirdi. Jace korkudan altına ederken ben gayet sakinim. "Gelene bak sen Magnus Bane ha. Uzun zaman oldu görüşmeyeli." "Evet öyle oldu son seferde başbüyücü olmak istediğini söylemiştin bende seni kurbağa yapmıştım galiba yoksa kertenkele miydi?" Güldüm.

"Anıları konuşmaya gelmedin herhalde ne istediğini söyle ve git. Ayrıca sen gölge avcılarını pek sevmezsin hayırdır?" Jace atladı lafa "Şu anda ortak çalışmamız gereken bir mevzu var yoksa birbirimizi pek sevmeyiz."

"Aaa Magnus'u sevmeyen benim dışımda biri daha varmış işte seni sevdim." "O zaman bana yardım et. Maalesef yanımdaki büyücü parçası hiç bir işime yaramıyor." Ne kadar güzel bir ikili ama di mi? İkisini yan yana getirmek mükemmel oldu. Beni öldürme planı falan yaparlar artık.

"Aa demek öyle. Mevzu nedir genç adam?" "Bana birazcık ceset çiçeği ve çikolata kozmosu özü lazım." "Bu istediğin şeyler çok nadir farkındasın di mi herkese veremem." "Lütfen kardeşimin hayatı buna bağlı." "Mmm her şey karşılıklı." "Ne istersen yaparım." "Sen değilde Mags yapacak. Bana baş büyücülüğü ver çiçekleri al." "Seni yine kurbağa yapıp evine girip almama ne dersin?" "Şu anda beni kurbağa yapacak kadar bile gücün yok biliyorum."

Lanet olsun. Beni gafil avladı. Baş büyücülüğü vermek istemesemde Alec için değer. Evet daha dün tanıştığım biri için başbüyücü olmayı bırakıcam. Bu tam bir aptallık "Tamam kabul ediyorum." Dedim. "Ahhahaha Mags sanırım bu yakışıklının kardeşi kalbini fena kapmış." "Yeter Lorenzo ver şu çiçekleri artık." "İlk önce şunu imzala." Dedi. Kan anlaşması of cayarsan anında güçlerini kaybedeceğin anlaşma. Bana uzattığı bıçakla elimi kestim, kalemi kanıma bulayıp onunla anlaşmayı imzaladım.

"İşin bittikten sonra yeni başbüyücüyü açıklarsın di mi?" Kafamı salladım. Parmak hareketiyle anlaşmayı kaldırıp çiçekleri getirdi. "Ceset çiçeği ne kadar kötü kokuyorsa çikolata kozmosu kadar güzel kokar." Dedi ve portal açıp gitti. Tam gitmişken geri geldi "İyi günümdesiniz size portal açayım hadi." Jace teşekkür etti ve portalla evime gittik.

"Mags sonunda geldin zehir kalbine ulaşmak üzere." Dedi Caterina. Hızlıca tüm malzemeleri birleştirdim. Koşarak onu Alec'e içirdim. "İyi ki kendinde değil yoksa kusardı." Dedi Jace. İçirdikten sonra Caterina ile gücümüzü birleştirip Alec'e yönlendirdik.

Sonunda gözlerini açıyor! Ama ben kendimi pek iyi hissetmiyorum her yerimden ter akıyor ve gözlerim kararıyor...

Fedakâr Magnus 🖤

MY FİRST LOVE (MALEC) [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin