Bölüm-26

93 12 0
                                    

Magnustan;

Gözlerimi açtığımda hâlâ Alec'e sımsıkı sarılmış olduğumu fark ettim. Kokusunu defalarca içime çektim sanki bir daha hiç yapamayacakmış gibi hissettiğim için santim santim yüzünü inceledim ve iyice aklıma kazıdım. Uyurken onu izlemeyi özlemişim, sabahları böyle uyanmayı. "Sen beni mi izliyorsun?" Dedi uykulu bir sesle. "Evet öyle yapıyorum sonuçta bir daha böyle bir şey yaşanmayacak son kez izleyeyim dedim." Dün gece onunla mutlu olmayı, her şeyin bitmesini dilemiştim ama asla gerçek olmayacağını bildiğim için son olduğunu biliyorum. Bir şey söylemeden bana baktı. Ellerimi saçlarının içine sokup saçlarıyla oynadım. "Artık ayrılsak iyi olur." Dedim. İç çekti. "Evet." Boynumdan, yanaklarımdan ve dudaklarımdan öptü. Ona son kez bakıp ayağa kalktım oda ayağa kalktı. "Keşke senden intikam almak zorunda olsam Mags." Ona bakmadan "Keşke bende senden intikam almak zorunda olmasam Alexander." Yürümeye başladığımda "Neyin intikamı?" Dedi. "Zeki bir çocuksun birazcık düşün Alec." Onu beklemeden mağaradan çıkıp deniz kenarında yürümeye başladım. "Magnus!" Niye peşimden geliyor ki? "Efendim?" "Hiç bir şey." Arkasını dönüp benden ters yöne yürümeye başladı. Arkasından bakarken bir şey düşürdüğünü fark ettim. Gidip baktığımda kolyesi olduğunu fark ettim. Kolyesi ikili miymiş? Bir tek M harfini görmüştüm. 2 tane yüzük. Bizim yüzüklerimiz. "Hey! Alec!" Arkasını döndüğünde ona doğru yürüdüm. "Üstünde Michael'in M'si ve yüzüklerimiz olan kolyeni düşürdün." Utanıp kafasını eğdi. "Bunlardan biri bana ait." Diyip bana ait olan yüzüğü büyüyle alıp bir zincire taktım. Bende kolye yaptım. "Boynuma takar mısın? Beceremiyorumda." Gülümsedi. "Ufak bir büyüyle takabilirdin." "Biliyorum. Teşekkürler." "Önemli değil. Sende benimkini takar mısın? Boyun biraz kısa gerçi ama." Hafif bir tekme attım "Şu bacaklarını kır biraz ve eğil o zaman." Dediğimi yaptı ve eğildi. "Teşekkürler." "Önemli değil." Bana göz kırpıp arkasını döndü,yürümeye devam etti. Bende yürümeye başladım. Yürürken elim istemsizce yüzüğe gitti. Bu yüzüğü ne hayallerle takmıştım oysaki. Hiç hak etmediğimiz saçma şeyler yaşadık. İlişkimiz baştan sona tam bir saçmalık. Niye bu kadar saçma şeyler yaşıyoruz ki? Hele en sonki en saçmaları. Böyle bir şey için düşman olmamız çok saçma. Özür dilesem bir şey değişir mi? Arkamı dönüp tam özür dileyecekken portal açıp gözden kayboldu. Ofladım ve bende bir portalla eve gittim. Gider gitmez karşımda Jace, Clarly ve Izzy'i buldum. Tüm gece burada böylece beklediler mi? Yok yani tam kapının önünde böyle durmaları bir garip beni beklermiş gibi. "Konuşmaya başla Magnus." Dedi Izzy. "Ne bilmek istiyorsunuz ki?" "Her şeyi." Dedi Clarly. "Bir şey olmadı. Gündüz sohbet ettik hiç bir şey olmamış gibi gecede uzanıp yıldızları izledik. Şimdi sevgilisinin yanına gitti bende buraya işte." "Bu kadar olduğuna emin misin?" Dedi Jace. "Evet." Eliyle boynumu gösterdiğinde baktım. Kolyeyi saklamayı unutmuşum. "Vedalaşırken kolyesini düşürdüğünü fark ettim üstünde Micheal'ın M'si olan kolye. Aslında ikiliymiş diğer tarafında yüzüklerimiz varmış, saklıyormuş. Bende bu bana ait diyip aldım o kadar." "Hâlâ Micheal'ın M'si diyor ya. Bak Magnus birbirinizi sevdiğiniz belli ama yapmayın artık ikinizde yanarsınız." "Bir şey yaptığımız yok. Neredeyse her şey bitti. Geriye kalan tek şey birbirimizden alacağımız intikamlar." "Bu yaptığınız çok saçma hadi o çok kırılmış intikam istiyor ya sen?" "Bende çok kırıldım ve birilerinden bunu çıkarmam lazım. O kişide o." "O senden intikam alacak sen ondan sonra tekrar o tekrar sen. Nereye varacaksınız? Ben söyleyeyim hiç bir yere çocukça davranmayı kesin." "Git ve o aptal abine söyle bunu! Yeter üstüme gelmeyin artık. Yeterince acı çekiyorum birde siz yapmayın." Odama gidip yatağa oturduğumda kafamda sesler dönmeye başladı. "Magnus. Beni duyuyor musun? Seni şimdiden özledim." Alec'in sesi mi o? Kafayı yedim çok güzel. "Kafayı yemedin gerçekten ben konuşuyorum." Yok artık. Şerefsiz herif beni iyice delirtti. "Hey şerefsiz mi? Sen kendine bak. Ayrıca ben seni bulduğumda sen zaten deliydin suçu bana atma." Elimle kafamı tuttum. Tamam şimdi geçecek iyiyim. Sorun yok. Ses yok. Bitti. "Magnus sakin ol. Delirmedin sadece sana telepati yoluyla ulaştım sakin ol ve bana odaklan." Derin bir nefes aldım. Kafamın hiçten defol git Alexander. Seni istemiyorum. "İstiyorsun. Biliyorum çünkü bende seni istiyorum." Yeter Alec yeter. Benimle daha fazla oynama artık. "Benim kediciğim kızmış mı? Kıyamam." Ayağa kalkıp salona gittim. "Yardım edin!" "Sorun ne?" "Sorun abin Izzy. Şimdide telepatiyle iletişim kurdu. Beynimin içinde onun sesini duymak hiç hoş değil." "Ayıp ediyorsun Mags beni küçük kardeşime mi şikayet ediyorsun?" "Kapa çeneni! Yeter!" "Hem yardım istiyorsun hem kıza bağırıyorsun amacın ne?" "Ha ha ha ha." "Sana bağırmadım bak o kafamın içinde diyorum gülüşünü duyuyorum." "Eğleniyoruz işte Mags bu kadar takma." "Ben eğlenmiyorum! Hemde hiç. Ah! Kafamı kopartmak istiyorum." "Bizide duyabiliyor mu?" "Cevap vermiyor " "Duyabiliyorum çünkü senin kafandayım sen düşünüyorsun bende öyle." "Duyabiliyormuş. Bak bu hiç hoş değil Alexander." "Evet abi cidden. Ayrıca ateşle oynuyorsun yapma!" "Kendine gel Alec boş yere intikam almaya çalışma her türlü ona döneceksin." "Buraya gel ve konuşup barışalım." "Gerçekten çok hüzünlü değil mi? Magnus! Magnus!" "Ne bağırıyorsun gerizekalı!" "Oradan hemen çıkın!" "Neden?" "Sizi almaya geliyorlar." "Senin yalanlarına karnım tok benim." "Lütfen güven bana." "Sana zerre güvenmiyorum. Defol git kafamdan!" "Sizi kurtaracağım!" "Kurtarılmaya ihtiyacımız yok! Uzak dur." "Ne oluyor?" Söylediklerini anlattım. "Kim bizi almaya gelecek ya?" Bir anda kapı kırıldı. "Selam! Sizi almaya geldik." "Bak bu tam film ya da kitap sahnesi gibi oldu." "Bencede Clarly." "Ne diyorsunuz siz ya? Neyse alın şunları." "Yaklaşma!" Koruma kalkanı oluşturdum. "Ben işlerini bitiririm şimdi." "Hayır Clarly bunlar büyü güçleriyle güçlenen adamlar." "O zaman gölge avcısı usulüyle çözelim." "Oda olmaz Jace çünkü özel cihazlarıyla yapacağın tüm hamleleri önceden anlıyorlar." "Sen nereden biliyorsun?" "Boşver orayı şimdi. Ne yapacağız?" "Bilmiyorum Izzy." "Portalla kaçsak?" "Mantıklı. Nereye?" "Neresi olursa hadi hızlı çok dayanamayacağım kalkana saldırıyorlar." "Sana onlara dokunamazsın demiştim!" Alec içeriye daldı. Yine ergen kıyafetlerine dönmüş. "Hoşgeldin Alec. Henüz dokunmamıştım azıcık daha bekle öyle gel. Dokunduğumda yaparız bu konuşmayı." "İğrenç pislik tamam istediğini vereceğim onlara elini sürme yeterki!" "Ne istiyor senden Alexander?" "Üzgünüm Mags ama bizden normal bir şeyler çıkmaz. Sürekli bir aksiyon olmuyor artık. Kızınla evleneceğim Bob yeterki onlara dokunma." Clarly bana fısıldadı "İntikam alacağım demişti bence o intikam bu. Oyun oynuyor." Gülümsedim. "Düğüne davetli miyiz?" "Değilsiniz Bane." "Tüh çok üzüldüm çok isterdim oysaki." "Dalga mı geçiyorsun Magnus?" "Hayır Alec. Bayadır dans etmek istiyordum ama sevgilimde gelirdi eğlenmeyi sever kendisi." "Götünden sallama sevgilin falan yok." Gözlerimi kıstım. "Emin misin?" "Evet." "O kadar emin olma abi. Çünkü sevgilisi var. Sevgilisi benim daha fazla saklamaya gerek yok aşkım boşver." "Ben size hep dedim saklamayın diye. Asıl o evlenme teklifi ettiği gece olanları anlatmalıydınız hatta." "Anlatırlarsa çok gülerim ha Clarly." "Yeter! Ne saçmalıyorsunuz?" "Bunu saçmalıyoruz." Bana yaklaştı ve "Özür dilerim." Diyip dudaklarımdan öpmeye başladı. Clarly "Karşılık ver." Diye fısıkdadığında ellerimi beline sarıp dudaklarını hafifçe öpmeye başladım. "Yapmayın! Yeter! Yeter! Kör olmak istiyorum." Izzy'den ayrıldım. "O zaman geceleri sakın gelme seslerden sağır olmak istersin." Dedim. Çenesi kasıldı. "Bu saçmalık." "Saçmalamayı severim bilirsin Alec. Düğün davetiyemizi yollarız di mi Izzy?" "Yok ya o çok sıkıcı gelmesin partiyi bozar." "Haklısın bebeğim." "Hâlâ yüzük boynundayken nasıl böyle konuşabilirsin?" "Bu Lightwood yüzüğü Alec ve Isabelle bir Lightwood o yüzden aldım yüzüğü." "Dün akşam demiştin ki-" "Hepsi oyundu oynadım senle. Sürprizde bozuldu yalnız neyse." Diz çöküp boynumdaki yüzüğü Izzy'e uzattım. "Benimle evlenir misin dünyadaki en güzel kadın?" "Evet! Evlenirim dünyadaki en tatlı adam!" Sarıldık. Çok güzel rol yapıyoruz ama. Alec portal açıp gittiğinde kalkanı kaldırdım. Ellerimizi havaya kaldırıp aynı anda çaktık. "Seni öptüğüm için üzgünüm." "Sorun değil Izzy. Beni kurtardığın için teşekkürler sen olması ekstra üzmüştür." "Umarım yine intikam almak istemez." "Biliyor musun umrumda değil Jace istediğini yapabilir." Gülümsedim. Sonunda hak ettiği intikamı aldı işte. İntikam öyle değil böyle alınır Alexander Lightwood.

MY FİRST LOVE (MALEC) [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin