Bölüm-21

96 14 0
                                    

Alecten;

Üzgünüm Magnus. Sana bunu yapmak istemezdim. Ama o kolye için kaç milyon kişi can verdi, çok önemli bu fırsat bir daha elimize geçmeyebilir. "Sen gerçekten bir pisliksin dostum. Herkes sizin aşkınıza hayranlık duyuyordu bu mu iç yüzü? Senin için o kadar mı önemsiz?" "Kapa çeneni yoksa seni öldürürüm!" Diye bağırdım. "Sevdiğini iddia ettiğin kişiyi öldüreceğin gibi mi?" Elimi yumruk yaptım ve çocuğun tam yanındaki duvara yumruk attığımda duvar kırıldı. "Oha. Bu nasıl bir güç? İnsan mısın sen? Yok mantıken hiç birimiz insan değiliz yoksa öyle miyiz? Sen bu konu hakkında ne düşünüyorsun? Neyse konu saptı. Sen Magnus'u hiç hak etmiyorsun." "Saçmalamayı kes ve bir daha Magnus'un adını ağzına alma." "Neden umrunda? Onu sevmiyorsun ki." "Ona olan aşkımı sorgulamak sana düşmez." "Şşt sus ve dinle." Gözlerimi kısıp ona baktığımda adımı mırıltı şeklinde duydum. Bu Magnus'un sesi. Yanına gidip elini tuttum. "Sevgilim buradayım. Lütfen beni bırakma." "O seni değil sen onu bırakıyorsun." "Kapa çeneni!" Diye çocuğa bağırdım. Ama içten içe haklı olduğunu biliyorum. Onu kurtarma şansım varken bunu yapmadım. "Son 10 dakikası falan var ya da daha az." Bunu söylediğinde gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamadım. "Onu hâlâ kurtarabilirsin." "Keşke... Ama seni serbest bırakamam." "Ya sana başka bir şey teklif etsem?" Gözlerimi kısıp ona baktım. "Ne gibi?" "İstediğim kitap ve malzemelerle burada bir iksir hazırlamama izin ver." "Kaçmayacağını ya da kötü bir şey yapmayacağını nereden bileyim?" "Dostum yarı gölge avcısı yarı büyüsüsün ve çok güçlüsün benim gibi cılız bir vampir senden nasıl kaçsın?" "Tamam kabul ediyorum söyle onu nasıl iyileştireceğim?" "Yaklaş." Kalkıp onun yanına gittim. "Dahada yaklaş, yaklaş,yaklaş." Neredeyse dudaklarımız birbirine değecekken durdum. "Sana onu iyileştirmenin yolunu asla söylemem dalga geçtim." Güldü. Benimle böyle bir konuda nasıl dalga geçebilir? Yüzüne defalarca yumruk attım. Ben yumruk attıkça gülmeye devam etti. "Çok acınası haldesin Alec. Magnus senin gibi biriyle neden birlikte olmuş ki? İşi uğruna sevdiğini feda eden biri. İyi ki evlenmemişsiniz, iyi ki o bunları göremiyor. Çok üzülürdü. Empati kur sen onunla aynı haldesin ve o seni ölüme terk ediyor. Çok kötü bir durum değil mi?" Bu sözleriyle korkularımın olduğu odaya girdiğim zaman aklıma geldi. İşim yüzünden onu boşlamıştım ve bu yüzden benden nefret ediyordu. Haklıymış. "Beni deli etmeye mi çalışıyorsun?" "Sen zaten delisin Alexander Lightwood." Ona pis bir bakış atıp Magnus'un yanına gittim. "Son 5 dakika." Yüzünü ve saçlarını okşamaya başladım. Kulağına fısıldadım. "Seni gerçekten seviyorum üzgünüm. Bundan en kısa zamanda yanına geleceğim." Yüzüne öpücükler bırakıp en son dudağına geldim ve öptüm. "Alec?" Dedi. "Uyandın! Ama nasıl?" "İşte bu kadar basitti Alec onun ilacı hep sendin ama sen onu zehirlemeyi seçmiştin." "Kapa çeneni Simon." Magnus'a sarıldım ama karşılık alamadım. "Benden uzak dur. Dediğin her şeyi duydum. Bir kolye için ölmeme izin verdin. Ben asla böyle bir şey yapmazdım." "Magnus açıklayabilirim." "Senden açıklama falan istemiyorum. Hatta senden hiç bir şey istemiyorum." Parmağındaki yüzüğe eli gittiğinde "Yapma." Diye fısıldadım. Fısıldadım çünkü sesim çıkmadı. "Beni bu kadar umursamıyorsan bunuda umursamazsın." Yüzüğü çıkarıp yere attı. Bir ona bir yüzüğe bakarken Simon kahkaha attı. "Vay canına işte bu çok dramatik bir sahneydi bayıldım." Tam onun üstüne sinirle yürürken Magnus önüme geçti. "Bu çocuktan uzak duracaksın. Ona kızmaya hakkın yok. Çocuk hep beni savundu ona dokunmaya kalkışırsan seni öldürürüm. Emin ol bundan çekinmem beni öldürmek isteyen bir adamı ben niye öldürmek istemeyeyim?" Simon'ın üstündeki büyüyü kaldırıp yaralarını iyileştirdi. "Geç otur lütfen. Bir şey ister misin?" "İstemem teşekkürler." "Bence sen artık gidebilirsin." Dedi bana dönerek. "Ama-" "Evimden defol git!" Bana bağırınca ona şaşkınca baktım. Yere attığı yüzüğü alıp evden çıktım. Çıkar çıkmaz ağlamaya başladım. Ben nasıl böyle bir hata yaptım? Apartmandan koşarak çıkarken Jace'e çarptım. "Sana ne oldu böyle iyi misin?" "Sizde benden nefret edin hadi! Belkide ediyorsunuz! Ben nefretten başka hiç bir şey hak etmiyorum. Ben onun için en başta o kadar çabaladım ve o beni en ufak hatamda sildi! Bakın yüzüğünü çıkarttı. Benden nefret ediyor." Yere çöktüm. Izzy yanıma oturdu. "Seni savunmak isterdim ama adam haklı Alec. Bir kolye için onun ölmesine göz yumdun. Bu küçük bir hata değil." "K-kolyeyi b-bu-ldunuz mu?" "Hâlâ kolyeyi mi düşünüyorsun? Sen nasıl bencil bir pisliksin? Öküzlükte devir açtın! Ben Magnus'un yanına gidiyorum." Dedi Clarly. "Üzgünüm ama seni artık tanıyamıyorum Alec. Izzy'e, bana, gölge avcılarına, masum insanlar ve Magnus'a yaptıkların... Bu sen değilsin. Umarım en kısa zamanda kendine gelirsin. Sana değer veriyorum, bize değer verdiğinize biliyorum ama bir süre bizden uzak dur bence özellikle Magnustan." "Jace bunu nasıl söylersin? Ben sizin için kendimi kabuslarımın içine hapsettim." "Bizim için değil kendin için. Bizi kaybettiğin için acı çektin ve bu acıyı unutmak için başka acılar çekmek istedin. Bunun bize değil sana bir faydası olacaktı. Gelip bizi aramak yerine kendini kestin çünkü bencil herifin tekisin." Jace bu sözleri sakin söylesede gözlerinden ne kadar sinirli olduğunu görüyorum. Gerçekten benim hakkımda düşünceleri bu mu? Hepsinin beni sevdiğini düşünürdüm ama öyle değilmiş. Yanılmışım melekler benden yana değil babamdan yana olmuşlar ve isteğini yerine getirmişler. Izzy yanağımdan öptü. "Alec üzülme tamam mı? Eminim ki yakın zamanda bu sözlerinden pişman olurlar. Sen her şeyi birilerini sevdiğinden yaptın, sen çok güzel seviyorsun ama bazen bu sevgiyi hiç gösteremiyorsun. Hatta nefret ettiğini düşünüyoruz. Hâlâ bir yanım sana kırgın olsada seni seviyorum abiciğim. Şimdi gitmem lazım. Bu arada kolye yok umarım değmiştir Magnus'u kaybetmene." Yanağımdan son kez öpüp gitti. Ve yalnızlık. Anlamıyorum ben herkese o kadar değer verirken bu nasıl oldu? Daha bugün herkes bana karşı iyiydi ne değişti? Ben onları ölesiye severken onların sevgisi gerçek değilmiş demek ki. Hepsi bana karşı yani öyle mi? Onlar benden nefret ediyorsa ben onların nefretinin 1000 katı nefret ederim onlardan. Ben nefret ettiğimde hiç iyi şeyler olmaz. Bana kötü davranan herkesi buna pişman edeceğim. Artık aramızda sevgi değilde nefret kaldığına göre onlara acımam için bir sebepte yok. Onlardan başlayıp bugüne kadar canımı yakan herkesin ve başkalarının canını yakmaya çalışan herkesin canını acıtacağım, pişman edeceğim. Bunu bilmeleri lazımdı. Tek kaldığımda delirdiğimi bilmeleri lazımdı ama artık umrumda değiller. Bu sefer en baştaki gibi sahte, bir anlık olmayacak bu nefret. Bu nefret gerçek ve tükenmez olacak.

MY FİRST LOVE (MALEC) [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin