Alecten;
Magnusla böyle sohbet etmek hoşuma gitti. Eskilerden, ilk zamanlardan söz etmek... Onunla gizli sığınağımızın aynı olması ve aynı zamanda gelmemiz büyük şans. Yani onu özlemişim. 1 ay onu görmemek çok zordu. "Bu arada baş büyücülük işi ne oldu?" "Öyle şeylerle uğraşacak vaktim yoktu malum biliyorsun. Bende başkasına devrettim." "Lorenzo'ya mı?" "Hayır o adamı öldürüp Cat'e verdim. Ondan hep nefret etmişimdir." Omuz silkti. "Hiç haberim olmadı. Onu bayadır göremedim gerçi." "Bende öyle büyücülük işleriyle meşgul. Bu sıralar baya karışık durumlar var biliyorsun." "Biliyorum." Onunla böyle saatlerce sohbet ettik en sonunda hava karardı, yıldızlar çıktı. "Baya konuştuk." Dedi. "Evet, seninle arkadaş olmak güzel bir şeymiş sohbetin sarıyor." Dedim. "Arkadaş olduğumuzdan pek emin değilim Alexander." "Arkadaşta değilsek neyiz biz? Buranın dışında düşman ya burada?" "Bilmem ki." "Sana bir soru sorabilir miyim?" Dedim. "Sor." "En başta benden neden etkilendin? Etrafında o kadar insan varken niye ben? Sana tapan binlerce insan vardı." Derin bir nefes aldı. "Bilmiyorum bir anda oldu işte farklıydın yani. Üstelik bana yüz vermeyen tek insandın, seni merak ettim ve bu merak hoşlantıya döndü. Tavırların, görünüşün kusursuzdun." "Görünüş olarak tabiki kusursuzum ama tavır olarak çok soğuktum." "Bir anlık içine Jace kaçtı galiba. Soğuk değildin güvensizdin bence. İnsanlara güvenmediğin için kendini kapatmıştın. Bir tek Jace ve Izzy'e gülmenin sebebi buydu." İlk cümlesine gülüp 2.sinde haklı olduğunu fark ettim. "Güzel tespit büyücü aferin sana. Ama bir aşağı dünyalıyla işim olmaz." Dedim dalga geçerek. "Öyle mi ukala gölge avcısı? Bu dediğini yuttururum yalnız." Dedi, bana döndü dirseğini yere koyup kafasını oraya yasladı. "Fazla özgüvenlisin büyücü neyine güveniyorsun bu kadar?" "Cazibeme tabiki. Cazibemle elde edemeyeceğim tek bir şey bile yok." "Ben cazibene kapılmadım tüh." Dedim. Hafifçe bana yaklaşıp dudaklarını yaladı. "Emin misin?" Dedi. Kesinlikle emin değilim diyesim geldi ama bu sadece oyun gibi bir şey ve üstüme gelsede pes etmem. "Eminim." Sinsice gülüp ellerini bıraktı ve üstüme attı kendini. "Ah, ellerim kaydı kazayla üstüne düştüm kusura bakma." Dedi. Üst bedeni üstümde alt bedeni ise yerdeyken ellerini göğsümde gezdirmeye başladı. Fazla mı yakınız sanki? "Bu kadar oyun yeter Mags kalk üstümden." "Bunu ikimizde istemiyoruz." "İstiyorum." "Senden daha güçsüzüm istediğin an beni üstünden atabilirsin." Gittikçe yaklaşıp nefesini dudaklarıma üfledi. Haklı onu istediğim an itebilirim. İtmeliyim. Dudaklarını dudaklarıma hafifçe değdirip üstümden kalktı ve tekrar yanıma uzandı. Nefesimi düzene sokmaya çalışırken ona baktım. "Seninle oynamak güzeldi." Göz kırptı. Ben seninle bir oynarsam görürsün sen. Tam ona buna benzer bir şey söyleyecekken telefonum çaldı. Michael arıyor. Çok güzel tam zamanında. (!) "Efendim Michael?" "Neredesin? Hava alacağım diye çıktın kaç saat oldu. Seni özledim gel artık sevgilim." "Şu anda biraz meşgulüm seni sonra ararım aşkım." Yüzüne kapattım. "Sevgilin seni merak etti herhalde." Dedi. Yüzü ifadesiz olsada sesinden hüznü anlaşılıyor. "Evet. Özlemiş beni." "Daha fazla özlemesin git bence." Ama gitmek istemiyorum ki. "Biraz daha yıldızları izlemek istiyorum." Ayağa kalktı. "Bana bu kadar yetti. Bizimkiler beni merak etmeden gideyim." O giderken ayağa kalkıp önüne geçtim. "Napıyorsun?" "Sana bir teklifim var." "Sen ve tekliflerin beni ilgilendirmiyorsunuz. Seninle burada fazla bile kaldım." Ona bir anda sarıldım. Kokusunu iyice içime çektim. Çok özlemişim. Beni itti. "Naptığını sanıyorsun sen?" "Sen az önce üstüme çıkarken iyiydi." "O sadece oyun gibi bir şeydi Alec bu kadar ciddiye alma. Çekil şimdi önümden." "Çekilmem." "Beni zorlama ve çekil." "Çekilmeyip zorlarsam ne olur?" "Bu olur!" Bana doğru bir büyü topu fırlatmasıyla duvara yapıştım ve yerdeki taşa kafamı çarptım. Elimi acıyan yere götürdüğümde kanadığını fark ettim. "Tam bir aptalsın Alec." Ben yerde yatarken yanıma çöktü ve elini acıyan yere koydu. Acısı geçti. "Asıl aptal sensin. Önce yaralayıp sonra iyileştiriyorsun." "Evet çünkü sana zarar vermek istemiyorum bu aptallık haklısın asıl aptal benim." Ayağa kalkıp bana arkasını döndüğünde "Magnus gitmeden önce beni dinle!" Dedim. "Ne var başımın belası?" Dediğinde güldüm. "Hani dedik ya dışarda yaşananlar orada kalsın diye." "Evet." "İçeridede bir şeyler yaşayalım ve buda içeride kalsın." "Yaşadık işte Alec ve kimseye söylemem merak etme." "Bu gece benimle birlikte burada kalır mısın?" Hafif kaşlarını çatıp bana baktı. "Saçmalama." "1 aydır birbirimizi görmüyoruz seninde beni özlediğini biliyorum. İstemezsen hiç bir şey yapmayız sadece yanımda ol işte. Belki bir daha hiç yanyana uzanamayacağız, sarılmayacağız, birbirimizi öpemeyeceğiz. Sadece 1 gece lütfen." İç çekti "Peki." Kocaman gülümseyip kollarımı ve bacaklarımı 2 yana açtım. Ne yapması gerektiğini anlayıp bana sarıldı. Bu seferde onun telefonu çalmaya başladı. "Izzy görüntülü arıyor." "Merak etmesin aç ben ses çıkarmam." Benden biraz uzaklaşıp telefonu açtığında "Magnus çok korktuk! Alec hakkında o kadar üzülünce ve sinirlenince kendine bir şey yaptın diye düşündük." "Sadece hava almaya çıktım Izzy iyiyim." "O elindeki kan mı?" Benim kanım. Yara iyileşsede elde ve o bölgede kalan kuru kan kalıyor işte ve temizlemeyi unuttuk. "H-hayır." "Kendine mi zarar verdin başkasına mı Magnus?" Magnus dudağını dişlerken telefonu aldım. "Selam kardeşim. Elindeki kan bana ait ama iyileştirirken bulaştı bana zarar vermedi. Veremezde zaten. Aslında onun yüzünden kanadı ama bilerek yapmadı yani aynı zamanda-" Telefonu elimden çekti. "Kapa çeneni Alexander!" "Siz birlikte ne yapıyorsunuz?" Dedi Jace. "İnanması zor biliyorum ama karşılaştık sonra biraz sohbet ettik." "Nerede karşılaştınız?" Magnus'un arkasına geçtim. "Bücürde buradaymış. Sizi ilgilendirmez. Şimdi izin verirseniz bir şeyin ortasındayız." Hepsi bize şaşkınca bakarken Magnus "Bir konuşmanın ortasındayız. Şu anda nerede olduğumuzu söyleyemem çünkü burası gizli bir yer." Dedi. "Bakın birbirinizden uzak durmalısınız. Birbirinizi sadece üzüyorsunuz. Ayırıca Alec eski haline mi döndün?" "Birbirimize nasıl davranacağımıza siz karar veremezsiniz Izzy. Ayrıca şimdiye özel eskisi gibi giyindim." "Bizi merak etmeyin. Halletmemiz gereken şeyleri bu gece burada halledeceğiz ve her şey bitecek." Yanağından öptüm. "Her şey hiç bir zaman bitmeyecek Mags." Öptüğüm yeri elinin tersiyle sildi. "Uzaklaş Alec." Sildiği yeri tekrar öptüm. "Onu bu gece beklemeyin. İşimiz var gençler bye!" Telefonu elinden çekip kapattım. "Naptığını sanıyorsun sen?" "Hiç. Kısıtlı zamanımızı onlara harcamak istemiyorum sadece. Hadi tekrar uzanıp yıldızlara bakalım." Elinden tutup yere uzanmamızı sağladım. "Elimi bıraksan mı?" Dediğinde onu kendime çekip başını omzuma yaslamasını sağladım ve belinden sıkıca tuttum. Hiç bir şey demedi. Saçlarından öperken "Yıldız kayıyor! Dilek tut!" Küçük bir çocuk gibi bağırdı. Benim tek bir dileğim var oda her şeyin bitmesi ve mutlu olmamız. "Bence ikimizinde dileği aynı Mags." "Bencede." Dedi bana daha çok sokulurken. "Bu yanlış biliyorum ama sana hâlâ aşığım Alexander." "Hiçte yanlış değil biz birbirimize aitiz bu normal. Bende sana aşığım." Yüzüme bakıp dudağıma masum bir öpücük bırakırken ona karşılık verdim. Daha sonra boynuma gömüldü ve "İyi geceler aşkım." Dedi. "İyi geceler ilk ve tek aşkım." Dedim. Gökyüzüne bakarken ikimizde uykuya daldık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MY FİRST LOVE (MALEC) [Ara Verildi]
FanficUmarım beğenirsinizzz MALEC AŞKIIIMMMM 💙💙💙💙