Bölüm-27

87 12 0
                                    

Izzyle o oyunu oynamamızın üzerinden 12 gün geçmişti ve Alecten haber yoktu. Şaşırdım mı? Tabi ki şaşırmadım. Neden şaşırayım ki? En ufak şeyde kaçıyor zaten artık alıştım. Acaba bir daha ne zaman görüşeceğiz? 1 ay, 2 ay? Ama kendi kaybı umrumda değil. Her şeyi kendi bu hale getirdi. Bunu hak etti. Ufacık bir şeyi bu kadar büyütmeseydi böyle olmazdı. O ses neydi? Ne zaman ses duysam hiç iyi bir şey çıkmadı hadi hayırlısı. Odamdan çıkıp salona gittiğimde Alec'in Izzy'i boğduğunu gördüm. Etrafta Jace ya da Clarly yok. "Bırak onu!" "Sevgilini kurtarmaya mı geldin Mags. Aaa ne kadar tatlı." "Saçmalama ve bırak." Elini çekmeye çalışsamda bırakmadı. "Sevgiline bir şey olursa çok mu üzülürsün?" Boştaki eliyle beni itip boğazındaki elini Izzy'nin dudaklarına çıkardı. "Bu dudaklarla mı öpüştünüz? Bunlarla mı ha? Cevap verin!" "Senin derdin onunla değil benimle bırak onu o senin kardeşin." "Bana ihanet etti! Sevdiğim adamla öpüştü! Benim öpmeye kıyamadığım dudakları öptü, 1 ay boyunca hayalini kurmuştum ben o dudakları öpmenin ve siz naptınız? O hayalleri yıktınız." Izzy'nin dudaklarını sıkan elinin üstüne elimi koydum "Bırak." Elini yavaşça bıraktı. "Ah, sonunda dudağım!" Elimi dudağına götürdüm. "Kanıyor, boynunda kızarmış ve morarmış." "Magnus ilgilenmen gereken kişi ben değilim. Ben banyoya gidiyorum siz konuşun." "Alexander, iyi misin?" "Değilim. Sen onu öptüğünden beri ben iyi değilim." "Göz altların morarmış uykusuz mu kaldın?" "Kaç gündür uyumadım bilmiyorum." "Gel hadi." Ona elimi uzattım. "Ben gitsem iyi olur Izzy'e özrümü ilet bir an kendimi kaybettim." Önüne geçtim. "Gidemezsin. Bu sefer izin vermem." "Ne demek oluyor bu?" "Senin yerin benim yanım demek oluyor bu." "Artık değil." "Onunla gerçekten sevgili olmadığımı biliyorsun di mi? O benim kardeşim gibi. Nişanlımın kardeşi benimde kardeşim demek." "Nişanlın kim Jace mi?" Derin bir nefes aldım. "Bıktım senden." "Bırak gideyim o zaman." Sarıldım. Karşılık vermedi. "Sende bana sarılana kadar bırakmam." Hafifçe sarıldı. "Seni çok seviyorum Alec." "Ben, ben üzgünüm Magnus." "Neden?" "Ben evlendim." "İntikam almaya çalışma artık bitsin bu mevzu. Senin şu başkasıyla evlenme hevesin ne hem? Sen benimsin." "Artık değilim. Bu yüzüğü de al. Bu oyun burada bitti. İntikam için bile karşına çıkmayacağım artık." "Saçmalama artık. O yüzüğü geri al hatta parmağına tak." "Parmağımda başka bir yüzük var Mags. Seni çok seviyorum ama bizden olmazdı söylemiştim. İntikam falan değil bu tamam mı?" Jace ve Clarly ellerinde bıçaklarla girdiler. "Kapıyı açık görünce korktuk." Ani bir hareketle Jace'in elindeki bıçağı alıp büyüledim. "Napıyorsun? Ne yapacaksın o bıçakla?" "Eğleneceğim Clarly." Gülümsedim ve bıçakla Alec'in yüzünü çizdim. "Ah! Delirdin mi sen?" "Bu çiziği ne büyücü olarak ne gölge avcısı olarak yok edemezsin. Efsunlu bir çizik o bir tek yapan düzeltebilir. Düzeltmeyeceğime göre karın ya da kocan seni böyle beğenmek zorunda." "Beğenir merak etme. Bu çizik senden neden nefret etmem gerektiğini bana hep hatırlatacak teşekkürler." "O çiziğin gittikçe büyüyeceğini söylemiş miydim?Güzel suratına ve vücuduna elveda de Alexander." Bileğimden tuttu. "Düzelt yaptığın şeyi!" "Bence sana çok yakışmış boşver. Böylede yakışıklısın." Bileğimi çekip ona göz kırptım. "Saçmalıyorsun!" "Bunu buraya gelip kız kardeşini boğup boynunu morartan ve kızartan yetmemiş gibi dudağını kanatıp mahveden kişi mi söylüyor? Ya da bir iyi bir kötü davranan manyak mı söylüyor? Seni öldürmediğime şükret!" "Öldür hadi öldür!" "Öldürmek seni kurtarmak olur. Yaşayıp her gün her saat her dakika her saniye her salise acı çekeceksin. Seni kurtarmayacağım. Hem yüzünü, vücudunu hem mutluluğunu çalıyorum senden Alexander." "Her yerimi alsan bile mutluluğumu alamazsın. Ayrıca dayanamayıp yüzümü düzelteceksin." "Aldım bile. Senin mutluluğun bendim ve artık yokum. O mutsuz buz dağı gibi olduğun gergin, sıkıcı hayatına geri dönebilirsin. Ayrıca boşuna heveslenme bundan sonra senin için kılımı bile kıpırdatmam." Dişlerini sıktı. Sahte bir şekilde esnedim. "Uykum geldi ben gidiyorum. Ya da önce Izzy'e bakayım." "Ondan uzak duracaksın. Abisi olarak söylüyorum." "Gerçek bir abi olsan onun yanında olurdun ve bugün ona şiddet uygulamazdın." Diye seslenip Izzy'nin yanına gittim. "İyi misin?" "Konuşmalarınızı duydum. Bu böyle olmayacak. Çabuk benimle geliyorsun!" Kolumdan çekerek beni salona götürdüğünde Jace ile Alec'in kavga ettiğini Clarly'ninde onları ayırmaya çalıştığını gördüm. Izzy bir anda bağırdı. "Herkes dursun!" "Sen konuşmasan daha iyi olur bence." "Konuşursam ne olur beni yine mi boğarsın? Ya da yine dudaklarımı mı koparmaya çalışırsın? Sadece 1 dakika hepiniz oturup beni dinleyin tamam mı? Lütfen." Hepimiz oturunca birine mesaj attı. Mesaj atmasıyla salonda portal açılması bir oldu. "Selam gençler!" "Cat! Seni özledim nerelerdeydin?" "Magnus yerine otur. Arkadaşınla özlemini sonra giderirsin." Izzy'nin sert sesiyle yerime oturdum. "Diğerleri de az sonra gelir Izzy." "Sağol Catarina bu benim için çok önemli." "Benim içinde öyle merak etme." "Bizede anlatsanız artık hani?" "Birazcık sabret Clarly her şeyi anlayacaksınız." Bir kaç portal açıldı ve gölge avcıları ile büyücülerden oluşan bir kaç grup geldi. "Ne oluyor?" Alec ayaklandığında Izzy "Şimdi!" Diye bağırdı. Bir anda Alecle ikimizin etrafında büyüden bir duvar belirdi. Yaklaşık 6 büyücü aynı anda büyü yaptığı için bu büyüyü aşamadık. "Dediğimi unutmayın ne olursa olsun acımak yok." "Izzy sen ne yapıyorsun?" "Ne mi yapıyorum. Sorunu kökten çözüyorum Jace." "Düşündüğüm şeyi yapmayacaksın di mi?" "Onları öldürtmeyeceğim merak etme. Sadece sorun çözülene kadar bu büyüden oluşan yerin içinde kalacaklar hemde soğuğun tam ortasında. Sibiryada buzdan mağarada. Etrafındaki büyücüler ve gölge avcıları soğuktan etkilenmeyecek şeyler giyip başlarında bekleyecekler. Her kaçmaya çalıştıklarında canları acıyacak." "Sen ne saçmalıyorsun Izzy?" Dedim telaşlı bir sesle. "Bence artık başlayalım Cat." Cat portal açtı ve biri bizi büyüsüyle o portaldan geçirdi. Etrafımızda 5 büyücü 8 gölge avcısıyla bir anda buzdan bir mağarada bulduk. "Sizi buna pişman edeceğim!" Alec kurtulmak için bir hamle yaptığında anında yere düştü. "Söylemeyi unuttu sanırım orada güçleriniz işe yaramaz." Dedi bir büyücü sinsice gülerken. "Kaçmaya çalıştılar John bunun anlamanı biliyorsun. "Evet Tony biliyorum." Adamın ufak bir hareketiyle elektrik çarpmışa döndük. "Bunu size ödeteceğim!" "Alec bağırman bir işe yaramayacak kes sesini." "Bu kadar sakin olduğuna göre bu plânı yapan sensin. Izzy'nin yanına gittiğinde yaptınız." "İstediğini düşünebilirsin. Umrumda değilsin." Yere çöküp elini çiziğe götürdü. "Acıyor!" "Sinirlendikçe ve üzüldükçe büyüyecek. Kendi düşünüyorsan sakinleşirsin benim umrumda değil." "Umrunda olduğunu biliyorum. Hadi ama gözünün önünde canım acıya acıya öleceğim bunu yapamazsın." "Yaptım bile. Bu arada eşinde seni merak edecek belki aramana izin verirler bir ara yazık onada." Çenesi kasıldı ve bir şey demedi. "Umarım dahada beter hale gelirsin, daha çok acı çekersin. Her şeyin en kötüsüne layıksın. Seni seviyordum ama şimdi hissettiğim şey sadece nefret." Gözünden yaş aktığını görsemde durmadım. "Senden nefret ediyorum Alexander Lightwood."

MY FİRST LOVE (MALEC) [Ara Verildi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin