Bölüm 6.

144 8 1
                                    

Keyifli okumalar!🙂
♥ ♥ ♥ ♥ ♥

"UYAN!"

Zihnimde yankı yapan sesle gözlerimi açtım. Yatakta oturur pozisyona geçtim. Telefonu elime aldım.

Hadi ama! Saat daha beş!

Yeniden sırt üstü uzandım. Uyumaya çalışsam uyuyamazdım. Başımı pencereye çevirdim. Hava daha yeni aydınlanıyordu.

Yerinden kalktım ve banyoya girdim. Rutin işlerimi hall edip çıktım.

Siyah eşofmanlarımı giyindim ve saçımı yukardan dağınık bir topuz yaptım. Odamdan çıktım ve sessiz adımlarla mutfağa yöneldim.

Çay demledim ve sandvic hazırladım. Çayı siyah kupaya döktüm ve sağ elime aldım. Mutfağın sürgülü kapısını açtım. Sandvicide sola elime aldım ve dışarı çıktım.

Otların üstüne oturdum ve bahçenin güzelliğiyle kahvaltımı yapmaya başladım.

Hafif rüzgar vardı,asi saç tellerimi uçuran.

Çayımı bitirdiğimde yeniden doldurmak için mutfağa geçtim.

Ketldaki su soğumuştu. Onu ısınmaya bıraktım. Sandvicimi alıp üst kat çıktım.

Koridorun en sonundaki kapıya yöneldim. Ahşap kapıyı araladım ve içeri geçtim.

Burnuma dolan kitap kokusuyla yüzünde ufak bir gülümseme oluştu. Oda büyüktü. Sayamayacağım kadar çok kitap vardı. Raflarda özenle yerleştrilmiş kitapların yanı sıra,masada üst üste koyulanlarda vardı.

Acaba Demir bunların hepsini okumuşmuydu? Pek sanmıyorum.

Sağımda bulunan rafa ilerledim. Elimi kitapların üstünde gezdirdim. Gözüme ilişen siyah kitabı elime aldım.

Bu kitabı çok yakından tanıyordum.

Arthur Conan Doyle-Sherlock Holmes

En sevdiğim kitaplardan ola bilirdi. En çok dedektif ve cinayet romanları okurdum. Ara sıra romantik ve şiir kitaplarıda okurdum tabi.

Elimdekini yerine koyup başka raflara yöneldim.

Her kitaba baktığımda küçükken yazdığım hikayeler ve şiirler aklıma geliyordu. Çoğu zaman fantastik ve ya cinayetle bağlı olan hikayeler yazardım. Küçük tek bölümlük hikayeler.

Şimdi saçma ve çocukça geliyor.

Hepsinde farklı kişiler,farklı isimler ve farklı duygular. Ama hepsinin ortak bir özelliği vardı.

Hiç biri mutlu sonla bitmezdi. Ya kız ölürdü ya da erkek ve ya da kavuşamazlardı.

Şiirler ise hüzünlü,geceleri yansıtan sözlerle doluydu.

Yurdun edebiyat öğretmeni Faruk hoca her zaman yazdıklarımı okurdu. Beni seven tek hocaydı kendisi. Tabi bana edebiyatı sevdirende. Dersi öyle anlatırdı ki,onu dinlerken hayaller alemine dalardım. Kadifemsi sesi insana huzur verirdi.

Ben on altı yaşındayken evlenmişti ve başka bir şehre taşınmıştı. Bir birimize sarılmış,ağlamıştık.

Ah! Nasılda özlemiştim onu. Keşke şu an yanımda olsaydı.

Biraz daha kütüphanede oyalandım. Kafamı duvarda aslı saate çevirdim Altıya az kalmıştı.

Arkamı döndüğümde irkildim. Çünkü Demir duvara yaslanmış bana bakıyordu.

KARANLIĞIN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin