Bölüm 14.

117 7 2
                                    

Keyifli okumlar!
♥ ♥ ♥ ♥ ♥

Bir iki saat uyumuş sonra uyanmıştım. Gece boyu bahçede oturmuştum. Omuzlarımda battaniye,elimde kahve dolu kupam,kulağımda kulaklığım ve yıldızlarla dolu gök yüzü.

Hafif esen rüzgar saçlarımı dalgalandırıyordu. Kulaklıklardan yayılan son ses müzik kalbimin en derinliklerine ulaşmıştı.

Hiç bir şey düşünmek istemiyordum. Ama bana inat beynimi istila eden düşünceler sinirlerimi bozuyordu.

Sadece bir iki dakika unutmak istiyordum. Demiri, her dakika burun buruna geldiğim geçmişimi...

Beynimdeki sesi...

Ne varsa her şeyi!

Ama olmuyordu. İlla bir delik bulup yılan gibi sinsice giriyordu.

-*-

Sabaha karşı uyuya kalmıştım.

Birden giren şarkıyla irkilerek uyandım. Kulaklıkları bir hışımla kulağımdan çıkardım ve sakinleşmeye çalıştım. Niye böyle şarkılar var benim telefonumda lan?

Kendi kendime gözlerimi devirip saate baktım.

06:45

Tam yeniden uyuyacakken aklıma dün olanlar geldi. Hışımla yerimden kalktım ve odama koştum.

Giderken ayağım takılmıştı ve düşmekten zar-zor kurtulmuştum.

Odama girdim ve üstümü değiştirdim. Beyaz üstünde 'NEVER GİVE UP' yazan t-shortümü giyindim. Altıma siyah şortumu geçirdim. Elime ne geldiyse sırt çantama attım.

Kapıyı kikitledikten sonra hızla Yoncayla her zaman buluştuğumuz kafeye doğru koşmaya başladım. Eğer doğru düşünüyorsam Yonca şu an orda kendisi için çikolatalı kruvasan alıyordur. Aslında otöbüse binebilirdim ama Yonca beni daha çabuk yetiştirirdi.

Bir yandan saçımı toplarken bir yandan koşuyordum ve insanlar bana hapishane kaçkını gibi bakıyorlardı.

Biraz durdum. Soluklanmaya ihtiyacım vardı. Yanımdan geçen şişko çocuk bana tip tip baktı. Yanında annesi diye tahmin ettiğim bir teyze vardı.

Gözlerimi devirdim. "Ne var çocuğum? Ne bakıyorsun? Hayatında koşan insan görmedin mi? Aslında kilona bakılırsa koşmanın k'sini bilmiyorsundur sen!"

Çocuk bana baktı, sonra annesine döndü, sonra yine bana baktı ve zırlamaya başladı.

Annesi "Hanım, hanım! Benim yavruma böyle diyemezsin!" diye bağırdığında elimle yüzümü sıvazladım.

Hiç tınlamadan yeniden koşmaya başladım.

Saate baktığımda yediye 8 dakika kaldığını gördüm. Biraz daha hızlandım.

Sonunda kafeye vardım ve tam o anda Yonca içerde iki kruvasanla çıktı.

Yanına vardım ve birini aldım.

"Hey ama o benimdi!"diye isyan etti küçük çocuk gibi.

"Artık benim! Hadi beni Demirin evine at yoksa geç kalıcam!"

Gözlerini devirdiğinde kıkırdadım. Arabasının kilitlerini açtı. Hemen ön koltuğa oturdum ve kemerimi bağladım.

-*-

Son dakika eve yetişmiştim. Korumalar beni gördüğünde karşıma dikildiler.

"Çekilin!"

"Olmaz! Seni bu eve sokamayız! Defol git!"

"Bana bakın aptal herifler! Sizin bu evde bu kadar koruma varken içeri birisinin girdiğini düşünmeniz sizin aptallığınız! Şimdi karşımdan çekilin yoksa bu sefer sizi kilitlemem direkt etkisiz hale getiririm!"

Gülüşmeye başladırlar. Biri bana yaklaştı ve beni itti. Hafif sendeledim.

Kendimi toplayıp hızla adama yaklaştım. Kolundan tuttum ve arkaya doğru kırdım. Sırtı bana dönünce belinden silahını aldım ve kafasına dayadım.

"Boş kafanı patlatmaktan çok büyük zevk duyacağım."dedim tıslayarak.

Diğer adamlarda silahlarını bana doğrultmuşlardı.

Birden alkış sesi geldi. Kafamı uzatıp bahçeye baktım. Demir bize taraf alkışlayarak geliyordu. Birde sırıtıyordu tabi.

"Tamam indirin silahları. Sende adamı bırak Gizem."dedi bana yaklaşarak.

Adamı bıraktım. "Korumalarına söyle benimle adam gibi konuşsunlar."dedim üstümü düzelterek.

"Hamınefendiyi duydunuz. Çekilin!"dedi Demir sert sesle.

Benim takıldığım ise bana hanımefendi demeseydi.

Ben? Hanımefendi? Vah vah! Tavayla çok sert vurdum sanırım.

Demir önden ben arkadan eve girdik. Çantamı çıkardım ve mutfağa geçtim.

Ellerimi yıkayıp kahvaltı hazırlamaya başladım. Demir ise oturmuş beni izliyordu.

"Merak ediyorum-dedim omzumun üstünden bakış atarak-neden beni öldürmedin? Üstüne üstlük hala borcun peşindesin ve beni evinde çalıştırıyorsun. Niye?"

Yerinden kalktı ve bana yaklaştı.

"Çok meraklısın ufaklık"

"Bana ufaklık dememeni söylemiştim."dedim sakin olmaya çalışarak. Bana inat yaptığına emindim.

"Sana istediğimi derim. Bence o güzel ağzını kapalı tut ve işini yap. Yoksa hiç hoş şeyler olmaz."

Gözlerimi devirdim ve omlet hazırlamaya koyuldum.

"Aferin. Çabuk kaptın."dedi gıcık bir tonda.

Bıçağı tutuşum sıkılaştı.

'HALA NE DURUYORSUN?!  ÖLDÜR ONU! HADİ!'

Aklıma dolan düşünceleri hemen kovdum. Aynı hatayı yeniden yapmayacaktım.

Yani

Umarım yapmam...

♥ ♥ ♥ ♥ ♥
Merhaba! Yeni bölüm geldi.

Bu bölüm uzun oldu sanki😁

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz ve öpüldünüz! ♥

KARANLIĞIN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin