Bölüm 17.

129 8 14
                                    

Bundan sonra bölümlere sınır koyacağım. Sınır geçildikçe bölüm gelecek.

SINIR:20 OY

Keyifli okumalar!
♥ ♥ ♥ ♥ ♥

Yonca şaşkınlığımı görmüş,telefonu elimden almıştı. Kullanıcı ismini görür görmez gözleri fal taşı gibi açıldı.

"Oha!"diye bir nida döküldü dudaklarından. "Bu adam senden hoşlanıyor kızım."diye devam etti.

"Saçmalıyorsun!"dedim gözlerimi devirerek. Yine başlamıştık işte.

"Benim ne zaman saçmaladığı mı gördün Gizoş?"

"Senin varolman saçmalık zaten."dedim ve hafif kıkırdadım. Amacım konuyu değiştirmekti.

"Böyle giderse evde kalıcaksın Gizem. Bak dost acı söyler."

"Sen benim dostum değil,kankamsın. Bu yüzden kapat çeneni,kafamı şişirme."dedim ve sandalyeden kalktım. Elime çekirdek kasesini alıp salona geçtim. Koltuğa yayıldığımda elime kumandayı aldım ve televizyonu açtım. Ben kanallara bakarken,Yonca yavru kedi gibi yanıma sokulmuştu.

Ona yandan bir bakış attım ve önüme döndüm.

"Eğer ağzını açarsan kaseyi kafana geçiririm."dedim sinirli tutmaya çalıştığım sesimle.

Yonca eşofmanın cebinden telefonunu çıkardı. Whatsapp'a girdiğini ve bana mesaj attığını gördüm. Bu hareketine gözlerimi devirdim.

"Seni engellerim Yonca."

Elleri durdu. Sonra ateş saçan gözlerini bana çevirdi. Sinirli olduğuna dair bir iki ses çıkardı ama takmadım. Bir iki dakika sonra konuşmaya devam edecekti.

Ve tamda öyle oldu.

Yaklaşık bir dakika sonra açtı ağzını yumdu gözünü.

"Ne olur beni dinlesen? Senin iyiliğini istiyorum."dedi kollarını göğsünde toplayarak. "Senin mutlu olman için çabalıyorum. Üç yıldır yalnızsın. Kalpsiz bir varlık gibi dolanıyorsun etrafta. Kaç tane yakışıklı erkeği reddettin. Romantiğini getirdim 'Dayanamam kusarım'dedin. Odununu getirdim en son size kahve gerirdiğimde tavla oynuyordunuz. Üstelik adamı yeniyordun!"dedi ve gözlerini pörtleterek benden cevap beklemeye başladı.

"Tavlada rakip tanımam bilirsin."dedi gülmemek için kendimi sıkarak.

Yonca çığlık attıktan sonra yastığı aldı ve kafama vurdu. Ben dayanamayarak kahkahamı serbest bıraktığımda daha da sinirlendi.

Hışımla oturduğu yerden kalktı ve banyoya girdi. Zaferin verdiği mutlulukla daha çok yayıldım koltuğa. Ama bu daha başıydı. Milyon kez aynı konuyu açıcaktı.

Aklıma gelmişken Yoncanın telefonu elime aldım ve Demirin takip isteğini reddettim.

Ben öyle burnu havada,kendini kral sanan insanları sevmezdim. Gulyabani gibi asık suratla gezenleri hiç sevmezdim. Tamam benimde yüzümde güller açmıyordu ama espiri anlayışım vardı.

Belki değişse bir şeyler olur falanda demeyecektim. Belki arkadaş oluruz.

Ama kalbimde başkası varken Demire umut veremem.

Olmaz.

-*-

Sabah erkenden uyanmış ve Demirin evine gelmiştim. Yonca tüm akşam benimle konuşmamıştı ama sonunda gönlünü almıştım. Nasıl mı?

Tabiki çikolatayla!

Çikolatayı görür görmez panda gibi üstüme atlamıştı ve kaptığı gibi ağzına tıkıştırmıştı.

Demirin kahvaltısı hazırladıktan sonra onu çağırmak için spor odasına yöneldim. Ağırlık kaldırıyordu ve beni gördüğünden emin değildim.

Kapının karşısından hafifçe öksürdüm. Gözleri beni bulurken elindeki ağırlıkları yerine koydu.

Koşu bandının koluna astığı havlusunu aldı ve terini sildi.

"Kahvaltıyı hazırladım."

"Tamam."dedi ve yanımdan geçip gitti. Benimle uğraşan adama ne olmuştu böyle?

O yukarı kata çıkarken ben mutfağa girdim. Kendime çay doldurdum ve tezgaha yaslanarak içmeye başladım.

Demir içeri girdiğinde elinde beyaz bir kutu vardı. Kutuyu bana uzattı.

"Al."dedi buz gibi sesiyle. Soğuk nevale.

Kutuyu elime aldığımda Samsung S10+'la karşılaştım. Yani kutusu onundu ama bokta çıka bilir.

"Benim mi bu?"

"Yok benim. Hava atmak için sana gösteriyorum."

Gözlerimi devirdim. Bu aralar çok fazla gözlerimi deviriyorum ve sanırım sonunda gözlerim öyle kalacak.

"Güzel. Bir tanede bana al. Borcunu ödemelisin."dedim son cümleyi vurguluyarak.

Oda benim gibi gözlerini devirdi ve kahvaltısını yapmaya başladı.

"Telefon senin. Borcumu ödüyorum."

"Sağol."dedim kuru sesimle. Telefonu kutusundan çıkardım ve kilit tuşuna basarak açılmasını bekledim.

"Dün seni almaya gelen kimdi?"

Ne kadar 'sana ne?' demek istesemde kendimi tuttum.

"Sana ne?"

Ups tutamamışım. Hay Allah!

Çatık olan kaşları daha da çatıldı ve bana döndü.

"Sana kim olduğunu sordum!"

"Arkadaşım."

"Erkek mi?"

Derin bir nefes aldım ve masaya doğru eğildim.

"Sana ne kardeşim? Sen benim patronum musun? Babam mı? Özel hayatıma burnumu sokma."dedim ve tam mutfaktan çıkarken bileğimden tuttu.

"Tavırlarına dikkat et."diye tısladı.

"Asıl sen tavırlarına dikkat et. İstediğin zaman bana dokunamazsın ve ya özel hayatıma karışamazsın. Bu saçma ağa tavırlarının etkileyici olduğunu düşünüyorsan yanılıyorsun. Benim hikayemin kötü çocuğu sen değilsin! Hoş (!) Bende masum kız değilim. Şimdi çek elini."

Elini çekmeden bana daha çok yaklaştı.

"Ben senin hikayenin ergen çocuğu olmaya bilirim. Ama sen benim hikayemin kendini cesur sanan aptal kızısın. Ve ben seni kazanmak için savaşacağım."

Bileğimi elinden çektim.

"Üzgünüm,ama bu savaşı çoktan kayb ettin."

♥ ♥ ♥ ♥ ♥
Merhaba! Yeni bölüm geldi. Gece yayınladığımın için çoook sorry🙂

Gizem açık bir dille Demiri postaladı.😁

Sizce Demir savaşı kazanabilecek mi? Yoksa Gizeminde dediği gibi çoktan malup mu oldu?

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Seviliyorsunuz ve öpüldünüz! ♥

KARANLIĞIN KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin