"Draco?" Harry var gücüyle koşuyordu, bir anda neler oldu anlamıyordu. Yasak ormanda koştuğunu görüyordu sadece. Ölüm yiyenlerden kaçıyordu ama hepsi yakalanmamış mıydı?
"Anne?" diye seslendi kendinden uzağa doğru, Narcissa'yı görünce bağırmıştı ama bir terslik vardı.
"Anne neden gözlerin dolu?" diyip kayınvalidesinin yanına yaklaştığında ona dokunamadığını fark etti. Onun yanında ise kendi annesi vardı.
"Harry koşmaya devam et, Draco'yu bulman gerek" dedi Lily. Peşindeki adamlar çok yaklaşmışlardı.
"Sirius animagus formunda sana yolu gösterecek, hadi Harry" Harry koşmaya devam ediyordu.
"Draco?!" diye bağırdı tüm gücüyle.
"Sevgilim neredesin?" diye fısıldadı kendince. Sonra Sirius'u gördü.
"Koşmamız lazım Harry, zamanımız az. Draco her an ölebilir" Harry olduğu yerde durdu.
"Draco!" diye bağırdı tekrar.
"Harry uyan" Draco Harry'i son bir kez tüm gücüyle sarsınca Harry uyanmıştı. Ter içinde kalmıştı ve nefes alamadığını hissediyordu.
"Su ister misin?" Draco sorduğunda Harry sadece kafasını salladı. Draco yavaşça sürahiden bardağa su doldurdu ve yine onu yavaşça Harry'e içirdi, daha iyi gibiydi.
"Sorun yok" dedi yavaşça ama Harry aniden Draco'nun boynuna sarıldı.
"İyisin" diye fısıldadı. Draco'nun karşılık vermesi biraz uzun sürse de o da sıkı sıkı sarılmıştı Harry'e.
"İyiyim bir tanem" diye fısıldadı kollarının arasında ki adama. Bir süre öyle kaldıktan sonra ilk çekilen Draco olmuştu.
"Problem ne Harry?"
"Bu gece benimle uyur musun?"
*
Harry son dersinden de çıktıktan sonra derin bir nefes almıştı, tüm gün boyunca uçmak ve Quidditch çalışmak biraz yorucu olabiliyordu ama üstünde biraz farklı bir ağırlık var gibi hissediyordu.
"Profesör Malfoy" Harry karşısından gelen müdireye baktı.
"Profesör?" gülümseye çalıştı ama pek becerememiş gibiydi.
"Sen iyi misin?" dedi Minerva.
"Yorgunum sadece biraz, hepsi bu" dedi Harry gülümseyerek.
"Seninle Gryffindor'un Quidditch durumunu konuşmak istiyordum, istersen sonra da konuşabiliriz?" dedi yaşlı kadın gülümseyerek.
"Size yemekten sonra konuşsak desem çok mu kaba olmuş olurum?" Harry gülümsemeye devam etmeye çalışıyordu.
"Ah hayır tabi, keyfine bak" dedi Minerva tebessüm ederek. Ardından geldiği yöne doğru uzaklaşmıştı.
"İyi görünmüyorsun baba" Harry arkasına doğru döndü.
"Evet amca biraz dinlen bence" Harry gülümsedi. Bunlar Fred ve Scorpius'tu. Fred, George ve Angelina'nın oğluydu.
"Ben iyiyim çocuklar" dedi Harry.
"Albus'tan ayrı geziyorsun?"
"Tuvalete gitti" diyip gülümsedi Scorpius ancak bu kısa süreli olmuştu. Çünkü Harry'nin gözleri kararmaya başlamıştı ve en son duyduğu da Neville'nin sesinden "Aresto Momentum" olmuştu.
Neville acele ile Harry'nin yanına geldi ve yavaşlayan düşüşünden dolayı onu kıl payı kurtarabildi.
*
Albus ve Draco sessizce koridorda yürüyorlardı, sadece aynı yöne doğru yürüdükleri için gerçekleşiyordu bu eylem.
"Albus!" Scorpius koşarak geldi ve onların önünde durdu.
"Babam" dedi nefes nefese, sanki Draco'yu daha görmemiş gibiydi.
"Bayıldı, revir kısmına götürdü Profesör Longbottom" ardından ikisi birlikte koşmaya başlamıştı, Draco ise hızlı adımlarla yürüyordu. Üçü birlikte revir kısmına dalınca Madam Pomfrey gözlerini devirmişti.
"İşte beklediğim adam" demişti ama Draco'ya doğru.
"Neyi var?" dedi Draco telaşla. Çocuklar anında ayağa kalkmıştı ki Draco yatağın kenarına oturabilsin.
"Fazla hırpalanmış, bildiğim kadarıyla aynı odada kalıyorsunuz, ne zamandır uyumuyor?" Draco yavaşça çocuklara doğru döndü.
"Çocuklar, akşam yemeğine inmeniz daha iyi-"
"Hepsini indireceğim ama neler olduğunu daha sonra bize anlatman şartıyla" dedi en büyükleri olarak Teddy. Draco sadece kafasıyla onaylamış ve tekrar konuşmak için onların çıkmasını beklemişti.
"Normalde, ehm normalde biz yan yana yatmıyoruz tahmin edebileceğin gibi" dedi Draco, Harry'e bakarak.
"Son bir haftadır her gün onu uyandırıyorum, kabuslarında çığlıklar atıyor ve" Draco sustu, Harry'i böyle görmek onun için o kadar zordu ki.
"İsmimi sayıklıyor rüyalarında, sonra da yanında uyumamı istiyor. Genelde benden önce uyanmış, hazırlanmış hatta aşağıya inmiş oluyor" Madam Pomfrey acıyan gözlerle bakıyordu ona. Herkes biliyordu Draco'nun on yıl sonra ortaya çıktığını ve Harry'e daha doyamadığını.
"Şimdi durumu nasıl?" dedi Draco.
"Uyku iksiri verdim, bir kaç saat daha uyur, uyanınca götürebilirsin" diyip ayak altından çekildi kadın.
"Harry, ne görüyorsun ki rüyanda?" diye fısıldadı Draco kendi kendine.
Harry yine koşuyordu, Sirius onu bir çemberin yanına getirip kaybolmuştu.
"Draco!" diye bağırıp duruyordu Harry, kendi çevresinde dönüyordu.
"H-h-h-Harry?" Harry kafasıyla on metre ötedeki çitlerin o taraflarına bakmıştı.
"Draco'm" Harry koşup çitlerden atladı ve Draco'nun yanına koşmaya başladı ancak bir anda zıpladı ve uyandı. Nefes nefese kalmıştı, ve boğazının kuruduğunu hissediyordu.
Kucağında ki ağırlığı daha sonra fark etmişti, kafasını aşağıya çevirdiğinde kendisine bakarak uyuya kalmış bir Draco gördü. Sıkı sıkı elini tutmuştu.
"Draco?" diye fısıldadı yavaşça. Draco anında gözlerini açtı ve doğruldu.
"İyi misin Harry? Bir şey ister misin? Yapabileceğim bir şey-"
"Nefes alman yeterli" diyerek gülümsedi Harry.
"Ama-"
"Draco, hadi odamıza gidelim tamam mı?"
"Madam Pomfrey dedi ki-"
"Draco!" Draco ağzına görünmez bir fermuar çekti. Yavaş yavaş revir kısmından çıktılar yürümeye başladılar.
"Çocukların uyuduğunu sanmıyorum" dedi Draco odalarına girmeden önce.
"Flich'e durumu bildirebiliriz" dedi Harry esneyerek ancak Draco sanki kendisine hakaret edilmiş gibi bakmıştı Harry'e.
"Pekala şöyle yapalım, ben hala uykum açılmamışken biraz daha uyuyayım sende çocuklara haber ver. Böyle durumlarda genelde Slytherin ortak salonunda buluşuyorlar. Flich oraya girerken biraz çekiniyor biliyorsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Found Love || Drarry
FanfictionSavaşta Draco'nun Harry'e asa fırlatması ardından başlayan bir aşk Lucius Malfoy'un Azkaban'dan kaçmasıyla büyük bir mola vermek zorunda kalmıştı. Dört yıllık bir birliktelikten beş çocukları olmuştu, ikisi ikizdi ve biri Lupin'in oğluydu ama mutlul...