Koskoca bir yıl geride kalırken, bütün öğrenciler evlerine döndükleri için gerçekten oldukça huzurlu görünüyorlardı. Draco ve Harry'de çocuklarla birlikte Hogwarts Express'ini tercih etmişlerdi geri dönüş için.
"Hey" kompartmanın camı çalınca bütün Malfoy'lar gülmeyi bırakmış kapıya doğru dönmüştü ancak gelen Harry ve Draco'yu şaşırtmıştı, çocuklar ise bu kadını tanımıyordu. Onun Hogwarts Express'inde ne işi vardı? Kapıyı yavaşça açtı ve konuştu.
"Draco, biraz konuşabilir miyiz?" Draco ise Harry'e bakmıştı. Harry sadece kafasıyla onaylayınca Draco yavaşça yerinden kalkmıştı.
"Merhaba Harry" dedi kadın elini uzatarak.
"Merhaba Pansy" dedi Harry uzatılan eli sıkarak. Ardından Draco ile dışarı çıktılar. Trenin restoran kısmına gelene kadar ikisi de konuşmamıştı. Kendilerine bir masa bulup oturdular.
"Senin burada ne işin var? Trene nasıl bindin?" dedi Draco.
"Profesör McGonnagall'dan izin almak kolay olmadı" dedi kadın kaygılı bir gülümseyle.
"Pansy neler oluyor?"
"Bak bildiğin gibi Sihir Bakanlığında Uluslar Arası Sihirsel İşbirliği'nin başkanıyım ki Hermione sağolsun gerçekten bu konuma gelebilmem için çok uğraştı. Özellikle bir ölüm yiyen olduğum için" Draco kaşlarını kaldırdı.
"Bak Draco, yıllarca babanı yakalamaya çalıştın biliyorum. Aileni geride bıraktın ve on yılın sonunda onu Azkaban'a da attırdın. Öğretmen olabilmek için ayrı çabaladın-"
"Pansy?"
"Draco içeri attırdığın Lucius Malfoy değilmiş" Draco ağzı açık bir şekilde karşısına baktı.
"Ne" diyebildi sadece.
"Çok özlü iksir içmiş başka bir ölüm yiyenmiş, bana bunu Herm daha sonra söyledi. Sana söylememi istemiyordu ama madem hep birlikte Hogwarts'dan çıkıyorsunuz bunu bilmen gerekiyordu" Draco ayağa kalktı ama ayağa kalktığında başı dönüyordu. Her şey boşuna mıydı? On yıl boşu boşuna mı ailesinden uzak kalmıştı? Boşu boşuna mı çocuklarını kaybetmişti? Bu kadar şey yaşamıştı? Boşu boşuna, neyse.
Tutunarak kendi kompartmanlarına doğru yürüdü ve yavaşça kapıyı açtı. Ne kadar sürede geldiğini bilmiyordu ama geldiğinde herkes uyuyordu. Lily, James'in dizine yatmıştı. James ise Harry'nin sol tarafına yaslanmıştı. Teddy ise sağ tarafındaydı. Diğer tarafta ikizlerin ortasında hatrı sayılır bir boşluk vardı, kendisi için ayrılmış olan. İkisi de kafalarını koltuğun arkasına doğru koymuştu, onun gelmesini beklerken uyuya kalmış olmalıydılar. Draco gözlerini kapatıp açtı bir kaç kez ve yavaşça ikisinin arasına oturdu. Ardından ikisini de uyandırmamaya çalışarak birini sağ omzuna diğerini sol omzuna yatırdı. Önce Scorpius'un sonra Albus'un saçlarına minik birer öpücük kondurdu. Şimdi ne yapacaktı?
*
Trenden indikten sonra Draco olduğu yerde bi kere zıpladı ve dönüp Harry'e baktı.
"Bakanlığa gitmem gerekiyor" dedi olabildiğince sakin kalarak.
"Bir problem mi var?" dedi Harry. Tüm yıl boyunca bugünü beklemişti kendisi.
"Ufak tefek bir kaç evrak işi" dedi Draco istemsizce sol kolunu tutarak. Harry yavaşça gülümseye çalıştı.
"Akşam yemeğinde evde olacağım" Harry ve Draco bir kaç dakika sadece birbirlerinin gözlerine baktı. Harry'nin gözlerinden bir damla yaş düştüğünde Draco kendine lanet etti.
![](https://img.wattpad.com/cover/197121479-288-k698785.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Found Love || Drarry
FanfictionSavaşta Draco'nun Harry'e asa fırlatması ardından başlayan bir aşk Lucius Malfoy'un Azkaban'dan kaçmasıyla büyük bir mola vermek zorunda kalmıştı. Dört yıllık bir birliktelikten beş çocukları olmuştu, ikisi ikizdi ve biri Lupin'in oğluydu ama mutlul...