Albus tepkisizdi, sadece Draco'nun elini tutuyordu sıkı sıkı.
Bir hafta önce
Albus, Lucius'u öldürdüğü an Quidditch sahasında Hermione'nin kendi sesi duyulmuştu.
"Albus Severus Malfoy'un laneti kalkmıştır" Harry ise hışımla ayağa kalkmış ve labirentin içine dalmıştı. Kupa tabi ki olması gereken yerde değildi ama kimseden ses seda çıkmıyordu. Geri sahaya döndüğünde gördüğü aynı rüyaları anlatma gereği duydu insanlara.
"Orayı biliyorum" demişti Zabini.
"Sen burada kal Harry" demişti Ron.
"Bunu halledeceğiz, diğer dört çocuğunun yanında kal"
Bu sırada Albus, kalbi dakika da sadece bir kaç kez atan babasına bakıp bir şeyler anlatıyordu. O yokken olmuş olan mutlu anılarını, onu tanımadıkları zaman onun hakkında yaptıkları fikir alışverişlerini, buna uyanları uymayanları. Beyni hala şokun etkisinde olduğu için düşünemiyordu zaten.
"Sana, sana bir kere şey demiştim. Senin yüzünden değil senin için giderim Azkaban'a demiştim. Bak, seni korumak için en büyük affedilmez laneti yaptım ama olmuyor işte!" hıçkırarak ağlıyordu hala, gözleri artık acıyordu.
"Albus" diye bir ses duydu sonra.
"Hala?" dedi Albus kendisine doğru koşan kadına. Hermione anında sarılmıştı vaftiz oğluna.
"Ben, ben elimden geleni yaptım" kadın çocuktan ayrılarak çocuğun yüzünü ellerinin arasına aldı.
"Biliyorum bir tanem" dedi gözleri dolu dolu. Draco'nun öldüğünü düşünüyor olmalıydı.
"Ya-yaşıyor ama her an ölebilir" tekrar ağlamaya başladığında Zabini direkt koşmuş Draco'yu almış ve cisimlenmişti. Ron ise Lucius'un yanına gitti.
"Ceza-ceza alacak mıyım?" Hermione tekrar sarıldı çocuğa.
"Bunu sonra konuşuruz"
İşte şimdi de buradaydılar, St. Mungo'da. Albus mahkemeye çıkacaktı, çünkü ne olursa olsun öldüren laneti kullanmıştı ama Harry'nin oğlu olduğu için bunu erteleme kararını kabul ettiler. Albus, Draco'nun uyandığını görmeden konuşmayı reddediyordu.
"İyi olacak" diyordu herkes, Scorpius genelde yanından ayrılmıyordu ama Albus olaylara tepki de vermiyordu. Ona herhangi bir teselli de bulunmayan tek kişi Harry'di. Albus bir süre Harry'nin kendisinden nefret ettiğini bile düşünmüştü çünkü sonuçta onlara verdiği sözü tutmamıştı ve şu anda Draco ölümle cebelleşiyordu tabi bir de kendisinin Azkaban'a gitme ihtimali vardı. Ancak ne var ki daha biraz önce gelmişti Harry.
"İyi dayanmışsın" demişti. Albus ise bir haftadır ilk defa konuşarak 'Anlamadım' demişti.
"Bacakları yanmış, seni tehtid etmiş olmalı Lucius. Verdiğin sözü tutmaya çalışmışsın. Babana ne olursa olsun seni öldürse bile ben geri döneceğim diye söz vermiştin ama ben dayanamayacağını biliyordum. O senin baban bundan daha normal bir durum olamaz" diyip oğlunun yanına oturmuş ve onun başını göğüsüne yaslamıştı.
"Yani benden nefret etmiyorsun?" demişti Albus.
"Hayır bir tanem, aksine seninle gurur duyuyorum. Bunlarda belki de en suçsuz olan kişi sensin" şimdi de bir elinde Draco'nun eli, kafası Harry'nin omzunda uyuyordu, bir haftadır ilk defa.
Daha sonra bir ay geçmiş olmasına rağmen Draco da farklı olan tek şey ayaklarının iyileşmesiydi. Bilinci hala kapalıydı. Albus hala aynı koltukta elini tutuyordu onun. Bugün Narcissa'da katılmıştı onlara.
"Mahkemeye yarın çıkacaksın" demişti omzunu sıkarak. Albus kesinlikle mahkemeye falan çıkmak istemiyordu ama daha fazla erteleyemeyeceğinin de farkındaydı.
*
"Albus Severus Potter-Malfoy" demişti Hermione nefes almaya çalışarak. Aslında kendisinin arkasında oturan aile de pek farklı değildi ama Albus çok duygusuzdu. Konuşmayı yine reddedecekti ama bunun sonucunda muhtemelen Azkaban yolu görünecekti.
"Savunucusu Draco Lucius Potter-Malfoy" diye bir ses duyulduğunda herkesin kafası kapıya yönelmişti. Draco yüzündeki bir kaç bandaj ve sekerek yürümesi dışında normal duruyordu, ayrıca hala çok asildi. Bu adam bir günde nasıl ayağa kalkmıştı? Daha dün bilinci kapalı değil miydi? Bu duruma şaşırmayan tek bir kişi vardı, Harry.
"Sizi dinliyoruz Bay Malfoy" dedi Hermione şaşkınlığıyla birlikte.
"Önce Albus bize olanları anlatsın" dedi Draco oğluna dönüp. Albus ise hala o kadar şaşkındı ki ne demesi gerekiyor bilmiyordu. Yavaşça ayağa kalktı ve o gün bütün yaşanan olayları sırayla anlatmaya başladı. Yavaş yavaş ve tek tek, kendisine söylenen her şeyi hatta hatırladığı anıya ve Sirius Black'in selamına kadar her şeyi en ince ayrıntısına kadar anlattı.
Susup geri yerine oturduğunda ise Draco bakışlarıyla onu övüyordu."Bir problem var" dedi bir jüri üyesi.
"O gün orada sadece siz ikiniz vardınız, tüm bunları sizin uydurmadığınızı nereden bileceğiz?" Draco derin bir nefes aldı, tüm bunlara hazırlıklıydı.
"Asalarımızın kontrol edildiğini sanıyorum, 'kurban'ınki de buna dahil olmak üzere. Ayrıca herkesin bildiği gibi Albus büyü yapamıyor" dedi.
"Belki de bu yüzden bu büyüyü yapmıştır-" diyordu ki aynı juri üyesi Hermione onu böldü.
"Albus Severus Potter-Malfoy neden büyü yapamadığını bilmiyor" diyerek konuya noktayı koydu.
"Tabi ki sözünüze inanıyoruz sayın bakan ancak sizde Potter ailesi ile yakın arkadaşsınız ve burada affedilmez bir lanetin uygulanmasından bahsediyoruz" dedi aynı juri üyesi sabır sınıyarak.
"Tabii Alfonso, neden mahsenden veritaserum getirmiyorsun ve bunu öğrenmiyoruz?" dedi meydan okurcasına Hermione ve on beş dakika mola verdi. Harry, Ron, Narcissa, Ginny, George ve Molly anında kendilerini Albus'un yanına attılar. Draco bu arada Albus'un önünde eğilmişti -muhtemelen canı yanmıştı çünkü yüzü bir anlığına buruşmuştu.
"Sen nasıl buradasın?" dedi Ginny.
"Her şeyden önce nasıl uyanıksın?" dedi George.
"Konumuz şu an bu değil, bunu daha sonra da konuşuruz" dedi Draco ve bakışlarını oğluna çevirip onun ellerini tuttu. Bu arada Harry'de yanlarına eğilmişti.
"Bak, seninle gerçekten gurur duyuyorum" demişti sonra.
"Bende" diye destekledi onu Draco.
"O yüzden ne olursa olsun korkmayacaksın. Serum zaten sana bildiğin bütün doğruları anlattıracak. Sen sadece yanlış bir şey yapmadığını bil ve bunun arkasında dur." dedi Harry.
"Sana söz veriyorum Albus, buradan hep birlikte ayrılacağız" diyerek oğluna sarıldı Draco. O da böyle olmasını istiyordu ama ne olacağını birazdan hep birlikte göreceklerdi.
Sonra ki bölüm final
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Found Love || Drarry
FanfictionSavaşta Draco'nun Harry'e asa fırlatması ardından başlayan bir aşk Lucius Malfoy'un Azkaban'dan kaçmasıyla büyük bir mola vermek zorunda kalmıştı. Dört yıllık bir birliktelikten beş çocukları olmuştu, ikisi ikizdi ve biri Lupin'in oğluydu ama mutlul...