Noel tatili bitmiş herkes belirli oranda Snape'in ölmemiş olduğu fikrine de alışmıştı. Albus dışında bütün kardeşler Draco'nun hediye olarak verdiği binalarının renginde taş barındıran özel Malfoy yüzüğünü takıyordu. Albus ise buna daha hazır olmadığını güzel(?) bir dille anlatmıştı ailesine.
Okula geri dönülmüş, dersler devam ediyordu ama sınavlar da yaklaşıyordu. Bu yüzden herkes kütüphanede ya da binaların ortak salonlarında sınavlarına çalışıyordu.
"Bezirlerin ne kadar önemli olduğunu unutmayın" dedi Draco son dersinden de çıkarken. Üçüncü sınıf Gryffindor-Slytherin ortak dersiydi. Bu yüzden James bütün herkesin çıkmasını bekledi.
"Evet?" dedi Draco herkesin gittiğinden emin olunca.
"Son derste bezirlerin ne kadar önemli olduğunu unutmayın dedin, sınavda kesinlikle bezirlerle ilgili bir bölüm olacak. Bunu anlamayan aptaldır" dedi James kitabını iyice kolunun altına sıkıştırmıştır.
"Bununla ilgili bir şey söylersem haksızlık yapmış olurum değil mi?" dedi Draco sakince.
"Evet evet, ben sadece" James derin bir nefes aldı.
"Her neyse, kolay gelsin Bay Malfoy" James giderken Draco onun kolunu yakalamıştı.
"Pekala, şu an baban olarak bir konuşma yapmak istedim. Profesörü boşver, sorun ne?" dedi Draco gülümsemeye çalışarak.
"Babamın lanetlerinden biri ilk defa Albus'a değil bana geçti diyebilirim" dedi James derin bir nefes alarak.
"Bezirlerle aran berbat değil mi?" dedi Draco sırıtarak.
"O kadar iyi değil" dedi James iğneleyerek ancak Draco'nun gözleri büyümüştü.
"Pekala, neler yapabileceğimize bakacağım. Arkadaşlarına haksızlık yapmadan" James gülümsedi ve yavaşça odadan çıktı. Draco da yavaşça boynunun ilk düğmesini açtı.
"Tak tak" Draco hızlıca arkasını döndü.
"Profesör Malfoy?" Harry gözlerini devirdi.
"Bir şey konuşmamız lazım" dedi Harry yüzü düşmüş bir şekilde.
"Sanırım gerçekten önemli?" Draco boğazınızdaki düğmesini geri bağlarken.
"Oda(mız?)da bulundurduğun düşünselinin çocukların dikkatini çekebileceğini düşündün mü hiç?" birlikte sınıftan çıkmışlardı.
"Hayır" dedi Draco net bir şekilde.
"Bundan sonra düşün o zaman, çünkü Albus'u ona bakarken yakaladım ve ne gördüğünü söylemiyor ama beni görünce yanakları kıpkırmızı oluyor"
"Görebileceği şeylerin ihtimali o kadar fazla ki" dedi Draco derin bir nefes alarak. Harry buna sadece gözlerini devirmişti.
"Süpürge dolabında işim var" diyerek sola dönmüştü.
"Akşam yemeğinde görüşürüz" dedi Draco ilerlerken. Kesinlikle Albus'u bulması gerekiyordu.
*
Albus sessizce Scorpius'un yanında oturuyordu, etrafında ki herkes bir şeyler diyordu ama onları dinlemiyordu. Kulaklarına kadar kıpkırmızıydı. Draco'nun, Harry'e nasıl aşık olduğunu çevresinden defalarca kez dinlemişti ama Draco'nun Harry'e savaş bittikten sonra herkesin içinde ilanı aşk edip evlenme teklifi etmesini Harry'nin neden tereddüt dahi etmeden kabul ettiğini bilmiyordu; en azından bugüne kadar.
Düşünseli;
Albus duvarın arkasında durmuş Harry'nin büyük banyoya girişini izliyordu. Buraya nasıl geldiği hakkında herhangi bir fikri yoktu. Sonrasında önünde ki kapı açıldı ve içeri Draco girdi. Albus tam ağzını açmıştı ki ne diyeceğini bilemedi. Karşısında ki Draco kendisinden en fazla bir iki yaş büyük duruyordu, zaten kendisine de hiç bakmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Found Love || Drarry
FanfictionSavaşta Draco'nun Harry'e asa fırlatması ardından başlayan bir aşk Lucius Malfoy'un Azkaban'dan kaçmasıyla büyük bir mola vermek zorunda kalmıştı. Dört yıllık bir birliktelikten beş çocukları olmuştu, ikisi ikizdi ve biri Lupin'in oğluydu ama mutlul...