[Muğla]
İnsan kendi evine gitmek istemez mi? Öyle zamanlar oluyor ki insan kendi evine bile gitmek istemiyor. Efsun içinde şu an tam öyle bir zamandı. Uzaklara gitmek istiyordu ama ayakları çaresizce onu evine doğru sürüklüyordu.
Ne görücü usulü görüşmesi güzel geçmişti ne de tek umudu olan öğretmenlik atamasının sonuçları güzel gelmişti... Evinin kapısının önünde dikilirken ayaklarına bakıp "Yıkılmadım, yıkılmayacağım da" diyerek derin bir nefes alıp zile basmıştı.
Bir kaç saniye sonra annesi ellerinde elbezi ile kapıyı açmıştı. Kırklı yaşların ortalarındaki ev işleri ile saçlarını ağırtmış kadın telaşlı bir şekilde kapıyı açtıktan sonra küçük kızını kapıda görür görmez söylenmeye başlamıştı.
"Zile niye basıyorsun! Anahtarınla açsana"
Annesinin peşinden içeriye giren Efsun
"Kapıları açmaya çalışmak yerine kendiliğinden açılması daha çok hoşuma gidiyor. Ne yapayım" dediğinde mutfağa doğru giden annesinden cevap gecikmemişti.
"Tembellik hoşuma gidiyor demiyorda!"
Annesinin peşinden mutfağa gelen genç kız mutfak kapısında dikilirken "Hoşbuldum annecim çok hoş buldum" diye imalı bir cevap verdiğinde annesi yarım bıraktığı bulaşıkları yıkamaya devam ediyordu.
Göz ucuyla kapının ağzında dikilen kızına bakıp "Gevezeliği bırakta görüşmen nasıl geçti? Anlat" diye sormuştu.
Genç kız umursamaz bir tavırla "Her zaman ki gibi olumsuz geçti" dedikten sonra daha fazla konuşmamak için odasına doğru ilerlemişti.
Bu arada annesinin sesi koridorda yankılanıyordu.
"Yine neyi beğenmedin acabaa!"
Efsun annesinin söylediklerini duymamazlığa vererek sessizce odasına girmişti.
Odasının kapısını kapattığı gibi kol çantasını odanın bir ucuna fırlattıktan sonra bedenini yatağının üzerine bırakmıştı.
Bakışlarını beyaz tavana diktiğinde
"Bay tavan ne gündü ama dimi" diyerek gülümsemişti.
Bu arada odanın kapısı hızla açılmıştı. Annesi kulağında cep telefonu ile konuşarak odaya girmişti.
"Evet, evet. Biliyorsun her zamanki hali. Bende daha konuşamadım yeni geldi" diye telefonda konuşmaya devam eden kadın Efsun'un uzandığı yatağın bir ucuna oturduktan sonra konuşmasına devam etmişti.
"Tamam kızım ben seni sonra ararım. Hadi görüşürüz" diyerek telefonu kapattığı gibi Efsun'a bakmıştı.
"Kızım bak ablan da merak etmiş. Bu sefer neyi beğenmedi diye sordu. Gerçekten kızım bu sefer neyini beğenmedin? Kalkta bir konuşalım" diyerek kızının bacağını hafifçe dürtmüştü.
"Odamda bile huzur yok" diye mırıldanarak doğrulan genç kız annesinin gözlerinin içine bakıp "Annecim belkide bunu yüzbininci defa söylemiş olacağım ama yine de söylemek istiyorum. Ablama da söyle artık bana birilerini ayarlayıp durmayın. Bu durumdan gerçekten çok sıkıldım. Beni biraz kendi halime bıraksanız olmaz mı?" diyerek ufak çaplı isyanına annesinin cevabı trajik olmuştu.
"Biz senin iyiliğini istiyoruz kızım niye böyle yapıyorsun. Burak için çok iyi çocuk dediler. Ablan da ailesini çok iyi tanıyor. Bir tanısan, biraz konuşsan ne kaybedersin. Evlilik yaşın geldi de geçiyor. Artık biraz hayatı ciddiye almalısın"
Annesinin söylediklerine sinirlenen genç kız sinirini ses tonuna da yansıtmıştı.
"Annecim iyilikten anladığınız ne bilmiyorum ama bugün benim tanıştığım insan da insanlığından önce egosu ile tanışmak zorunda kaldım. Nezaketten bir haber insanlardan hoşlanmıyorum. Burak iyi bir çocuk olabilir ama benim evlenmek isteyeceğim bir insan asla olamaz. Her şeyi geçtim hayatı ciddiye almam gerektiğini söylüyorsun ama bunu da evlilik ile bağdaştırıyorsun ya en çok buna üzülüyorum. Keşke hayatıma verdiğim değeri biraz olsa sende görebilsen ama sen sadece kızının isteklerini görmezden geliyorsun. Yoruyorsunuz anne beni.. Ablamda sende çok yoruyorsun.."
Genç kızın istekleri, annesinin istekleri ile çatışıyordu. Ve bu büyük bir sorundu.
Öncelikleri arasında ailesinin aksine evlilik ilk sırada değildi. Herkes sadece kendi isteklerine önem verdiği için küçücük bir ailede bile büyük çatışmalardan kaçınılması imkansızlaşıyordu. Genç kız ne kadar isyan ederse anneside bir o kadar ısrar edecekti.
Yataktan telaşla kalkan kadın bir yandan da sinirle söyleniyordu.
"Kime ne anlatıyorum ki ben! Her zaman böyle yapıyorsun. Sanki senden kötü bir şey istiyoruz" dediğinde genç kız sessiz kalmayı tercih etmişti. Çünkü cevap verirse anneside ona cevap verecekti. En iyisi uzatmamak diye düşünen kız büyük bir sabırla annesinin söylediklerini dinlemeye devam ediyordu.
Kızının sessizliği karşısında daha da sinirlenen Handan hanım odanın kapısından çıkarken "Ne halin varsa gör. Seni düşünmeyeceğim diyorum ama her seferinde gönlüm razı olmuyor" diye söylenerek odadan çıkmıştı. Sert bir şekilde suratına kapanan kapının ardından tekrardan yatağa uzanan genç kız bakışlarını tavana dikmişti.
"Keşke bıraksalar da ne halim varsa görsem"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Yapraklı Papatya (TAMAMLANDI)
General FictionBiraz düşünen genç kız yaşlı kadının yüzüne bakıp "Bir insanı tanımak istiyorum ama bir yanımda tanımana gerek yok diyor. Çok kararsız kaldım ve ben hiç bu kadar kararsız kalan bir insan olmamıştım. Sence tanımalı mıyım yoksa tanımamalı mıyım?" demi...