Tilki Misali

99 12 0
                                    

Bir an, bir saniye ne çok şey değiştiriyordu insanın hayatından...
Yağız koşarak babasının peşinden gittiğinde geride kalan Çağla büyük bir hararetle kavga eden annesi ve babasına bakakalmıştı.
Babasının ağzından dökülen çirkin imalardan anlamıştı ki az önce giden adam hayatının kabusu olan adamın ta kendisiydi.
Annesini ve babasını sakinleştirecek gücü bu sefer kendisinde bulamamıştı.
Çünkü bu sefer en büyük yarayı kendisi almıştı.
Sessizce yanlarından ayrılıp arabaya gitmişti.
Arka koltuğa oturup, annesi ve babası gelene kadar öylece camın kenarından otoparkı seyretmişti.
Hiçbir şey hissetmiyordu.
Hayat öyle bir yerden vurmuştu ki darbesini tuz buz olmuştu adeta.
Çok geçmeden kavga ederek arabaya gelen çift kızlarının arabada olduğunu görünce rahatlamışlardı.
Çağla onların söylediklerini hiç umursamadan boşluğa bakarak mırıldanmıştı.

"Eve gitmek istiyorum"

Kızlarının hiç iyi olmadığını işte o an fark etmişlerdi.
Her şeyden önce anne ve baba olduklarını idrak ettikleri an, kendi aralarındaki kavgayada bir son vermişlerdi.
Yol boyunca konuşmayan Çağla, eve girer girmez odasına gidip, kapıyı kilitlemişti.
Kızının bu hareketine tepki gösteren Gökhan'ı sakinleştirmekte Efsun'un görevi olmuştu.

"Üzerine gitmeyelim. Biraz yalnız kalması daha iyi"

Sabır çeken Gökhan öfkeyle söylenmeye devam etmişti.

"Laneti üzerimizden gitmedi. Kızında aynı senin gibi. Dünyada onca insan varken gitmiş o gereksizin oğlunu bulmuş. Nedir benim çektiğim ya...
Nedir?"

Gökhan'ın kolundan tutup salona doğru çekiştirirken "Bağırıp, durma. Yeterince üzgün zaten. Kendine mukayyet olamayacaksan işte kapı orada" demişti.

Kolunu sert bir şekilde çekip kurtardıktan sonra "Orada duracaksın Efsun! Bu senin tek başına halledebileceğin bir konu değil" demişti.

İşaret parmağını kapıya doğru doğrulttuktan sonra "Gökhan lütfen gider misin? Şimdi hiç sırası değil" demişti.

Kapıya yönelen Gökhan "Şimdi gidiyorum ama kızım için geri geleceğim" dedikten sonra sinirle evden çıkıp gitmişti.

Gökhan'ın gidişiyle derin bir iç çeken Efsun kızının odasının kapısına gidip dikilmişti.
Titreyen sesiyle
"Annecim her şey için özür dilerim" dedikten sonra göz yaşına mukayyet olamamıştı.

Dahada titreyen sesiyle "Ben böyle olmasını hiç istemezdim. Çok özür dilerim Çağla" dedikten sonra kapının önünde yere çömelip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı.

Annesi kapının önünde öylece ağlarken Çağla ise sadece telefonuna bakıyordu.
Bekliyordu; bir mesaj, bir çağrı, bir ses...

Üç gün boyunca Çağla odadan çıkmamıştı.
Sinirle içeriye giren Gökhan "Kıracağım o kapıyı" diyerek odaya doğru giderken Efsun da panikle peşinden gidiyordu.

"Çok korkuyorum Gökhan. Ya ona bir şey olursa"

Gökhan kesin bir dille "Olmayacak. İzin vermem" dediğinde kapı sesi işitilmişti.

İkiside biraz ileride kalan odaya doğru bakmıştı.
Üç günün ardından nihayet o kapı açılmıştı.
İçeriden ruh gibi bir suratla çıkan Çağla annesi ve babasına doğru bakıp var gücüyle mırıldanmıştı.

"Ayrıldık"

Öyle güçlükle söylemişti ki söylerken gözleri dolmuştu.

Efsun koşarak yanına gidip elini tutmuştu.
"Ben yanındayım" diyecekti ki sözünü tamamlayamadan Çağla yere yığılmıştı.
Sanki annesi elinden tuttuğu an tüm gerçeği kabullenmişti.

Tek Yapraklı Papatya (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin