[Muğla]
Kapı eşiğinde dikilen Handan hanım sormuştu.
"Nereye gidiyorsun?"
Elbisesinin fermuarını çeken Efsun göz ucuyla annesine bakmıştı.
"Gökhan parti veriyormuş. Oraya gideceğiz"
"Doğu da gelecek dimi?"
Gözlerini belerterek annesine karşılık vermişti.
"Onun arkadaşı olduğuna göre"
"Çok geç gelmezsin dimi"
"Bilmiyorum anne" derken aynalı dolabına doğru ilerlemişti.
Kapıda dikilmeye devam eden kadın "Saat kaç olursa olsun eve gel ama" diye belirtmişti.
Dolabın üzerindeki makyaj malzemelerine göz atarken "Anne açıkça söylede rahat et" demişti.
"Aklım sende kalmasın diye söylüyorum hemen kızma"
Arkasını dönüp gülümseyerek annesine bakmıştı.
"Anne ya...Yapmak istersem eve gelmeden öncede yaparım"
Gözleri kocaman olan kadın kızına sert bir şekilde sormuştu.
"Neyi yaparsın?"
"Aklından geçen kötü şeyleri"
Dediğinde gülmeye devam ediyordu."Efsun" diye uzatarak bağırmıştı.
"Senin iyiliğin için söylüyorum ben!""Bana öğrettiklerinden şüphen mi var anne?" diyerek yeniden bakışlarını makyaj malzemelerine çevirmişti.
"O ne demek öyle"
"Ne bileyim. Sürekli pekiştirmemi istiyorsun da.. Acaba öğretemediğini mi düşünüyorsun?"
"Efsun yine konuyu nerelere getirdin. Eve gel diyorum sadece. Uzatmana gerek yoktu" diyerek arkasını dönüp gitmişti.
Ardından bakan Efsun hafif bir tebessüm etmişti.
İmalı bir tebessümdü.
Çünkü annesinin yine kaçtığını düşünüyordu.
İşine gelmeyen herhangi bir konuda annesinin hep konuşmaktan kaçındığını düşünüyordu.
Bu durumuda kendi aleyhine çevirmişti.
Annesinin üzerine gidiyor ve bu sayedede istemediği şeyleri duyma kısmını kendi için daha az hale getiriyordu.
Annesinin gidişinin ardından iddialı bir makyaj yapmıştı.
Gözlerini koyu renklerle daha belirgin hale getirmişti.
Bordo renkteki rujunuda dudağına sürdükten sonra son bir kez yüzüne bakmıştı.
Açık ten rengine bu ruj oldukça yakışmıştı.
Burun çevresinde hafif belirgin çillerini kendisine yakıştırdığından asla fondoten kullanmazdı. Zaten yüzünde kapatabileceği herhangi bir kusurda görmüyordu.
Bu konuda annesine benzediği için minnettardı. Çünkü babasının esmer teninin aksine cildi annesi gibi parlak ve ışıl ışıldı. Kendisine olan hayranlığını bir kenara bırakıp yanaklarına sürdüğü allığı biraz azaltıktan sonra "Hazırım" diyerek aynadaki suretine gülümsemişti.
Uzun bir aradan sonra ilk defa bu kadar dikkat çeken bir makyaj yapmıştı.
Çok geçmeden Doğu'dan beklenen çağrı gelmişti.
Bekletilmeyi hiç sevmeyen Efsun her zaman tam zamanında hazır olurdu.
Doğu'nun çağrısıyla hemen çantasını alıp evden çıkmıştı.
Doğu bahçe kapısından çıkan Efsun'u gördüğünde bir an nutku tutulmuştu.
Hayran hayran Efsun'u süzerken Efsun kapıyı açıp arabaya binmişti.
Yanına oturan kıza bakarken "Pardon! Tanışıyor muyuz? Ben Efsun'u bekliyordum" dediğinde Efsun gayet temkinli bir şekilde imajından ödün vermeden "Fazla abartıyorsun" demişti.
Bedenini iyice Efsun'a doğru döndürdükten sonra "Sevgilim. Sen şu an nasıl göründüğünün farkında mısın?" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Yapraklı Papatya (TAMAMLANDI)
Narrativa generaleBiraz düşünen genç kız yaşlı kadının yüzüne bakıp "Bir insanı tanımak istiyorum ama bir yanımda tanımana gerek yok diyor. Çok kararsız kaldım ve ben hiç bu kadar kararsız kalan bir insan olmamıştım. Sence tanımalı mıyım yoksa tanımamalı mıyım?" demi...