[Muğla]
"Sevgilim görüşürüz"
Açılan bir kapı.
"Görüşürüz Doğu"
Umursamaz bir edayla arabadan inmişti.
Hemen peşinden Melike'de inmişti.
Melike'ninde inmesiyle gazı kökleyen Doğu oradan uzaklaşırken Efsun donuk bir ifadeyle arkadaşına bakmıştı.
Tek kol takılı olan sırt çantasını sol eliyle kavradığında Melike'nin kendisine yaklaşan bedenine bakıp "Bitti" demişti.Efsun'un suratına bakan Melike farkındaydı.
Bir çuval inciri mahvettiğini biliyordu.
Sesine yansıyan çaresizlikle konuşmuştu."Bu kaçıncı özür dileyişim bilmiyorum ama özür dilerim. Bittiyse bitti. O şehiri.. O insanları... Orada yaşanılan her şeyi unutalım.. Eski halimize geri dönelim"
Efsun tam bu esnada atılmıştı.
Ciddi tavrı ve soğuk ifadeleriyle araya girmişti."Bitti Melike"
Melike bir kaç adım daha atıp arkadaşının yanına iyice yaklaştıktan sonra omzuna dokunmak için uzanmıştı ki Efsun buna izin vermeyerek kendini geriye doğru çekmişti.
Bunun üzerine elini geri çeken Melike yumruğunu sıkarken arkadaşının gözlerinin içine bakmıştı."Yemişim kızım Vefasını... O kim ya.. O seni hak etmiyor bile. Biterse bitsin.. Boşver artık onu"
Efsun keskin bakışlarıyla Melike'nin gözlerine bakmıştı.
"Arkadaşlığımızı kastediyorum Melike.
Artık arkadaş falan değiliz. Hiçbir şey değiliz. Bitti"Nutku tutulan Melike böylesine bir şey beklemiyordu.
Bir an öylece arkadaşının suratına bakıp bunların bir şaka olduğunu söylemesini beklemişti.Kısa bir bekleyişin ardından "Ciddi olamazsın" diye mırıldanmıştı.
Soğuk ve kararlı bir şekilde karşılık vermişti Efsun.
"Sen artık hiçbir şeyim değilsin. Bir daha sakın karşıma çıkma"
Arkasını dönmüş ve evine doğru ilerlemek için ilk adımını atmıştı.
Melike telaşla kolundan tutup durmasını sağlarken "Bu kadar kolay mı? Geçen yıllarımızın hiç mi hatrı yok?" demişti.Dönüp Melike'ye bakmamıştı bile.
Olayı dramatize etmek istemiyordu.
Söyleyeceğini söylemişti ve sadece gitmek istiyordu. Kolunu hızla çekip arkadaşının ellerinin arasından kurtardıktan sonra hiçbir şey söylemeden evine doğru gitmişti.Sokağın ortasında öylece kalan Melike bir süre Efsun'un peşinden bakmıştı.
Çok kızgındı Efsun'a.
Çocukluktan beridir gelen bu dostluğu şimdi böyle bitirmek ağrına gitmişti."Bu kadarını hak etmedim" diye düşünüyordu.
"Bu kadarı fazla...Hemde çok fazla"
Ağlamamak için dirensede gözünden süzülen ilk damladan sonra kendisini tutamamıştı.
Hem ağlıyor hem de çaresizce evine doğru yürüyordu.***
Koca bir tebessümle kapıyı açan Handan hanım kızının donuk bakışlarıyla karşılaşmayı beklemiyordu.Göz ucuyla annesine bakan Efsun bakışlarını kaçırıp içeri geçmişti.
Ardından seslenen Handan hanım
"İyi misin?" diye sormuştu.Odasına gitmekten vazgeçip oturma odasına yönelmişti.
Anneside telaşla peşinden gittiğinde odanın ortasında dikilen Efsun bir kapıda duran annesine bir de tekli koltukta oturan babasına bakmıştı.Hafif yüksek bir sesle
"Anne..
Baba...
Şimdi söyleyeceklerimi bir daha asla ama asla söylemeyeceğim.
Bu yüzden beni iyi dinleyin.
Çünkü sonra karşısınızda dinleyebileceğiniz bir kızınız olmaz" dediğinde babası koltukta hafif doğrulup "Ne söylüyorsun kızım sen" demişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Yapraklı Papatya (TAMAMLANDI)
General FictionBiraz düşünen genç kız yaşlı kadının yüzüne bakıp "Bir insanı tanımak istiyorum ama bir yanımda tanımana gerek yok diyor. Çok kararsız kaldım ve ben hiç bu kadar kararsız kalan bir insan olmamıştım. Sence tanımalı mıyım yoksa tanımamalı mıyım?" demi...