Bir hışım salona giren Efsun kalabalığın içinde arkadaşını arıyordu.
Melike görünürde yoktu. Bu arada bakışları Menekşe ile kardeşi Vefa'ya takılmıştı.
Menekşe kardeşine bir şeyler söyledikten sonra onu yalnız bırakmıştı.
Salonda bir köşede yalnız başına dikilen Vefa bulunduğu durumdan oldukça rahatsızdı.
Hiç düşünmeden harekete geçen Efsun genç adamın yanına gitmişti."Gitmemenin nedeni nedir acaba, çok merak ettim"
Efsun'un sorusu ile bakışlarını genç kıza çeviren Vefa "Evet, öyle oldu. Kaçamadım" diye cevap vermişti.
İçinden "Kaçamamışmış.." diye geçirirken genç adamın yüzüne "Kaçmayı gerçekten istememişsin demek ki" demişti soğuk bir tavırla.
Vefa tebessüm ederek "Beni en iyi senin anlaman gerekirdi oysa... Sende burada olmayı istememene rağmen buradasın" demişti."Ben gitmek istediğim de giderim. Tıpkı şimdi olacağı gibi" demişti ve tam gitmek için arkasını dönecekti ki duraksamıştı.
"Melike hassastır. Onu üzecek herhangi bir şey yapmaya cüret dahi etme"
"Melike mi?" diye şaşkınlıkla soran Vefa'yı umursamayan Efsun arkasını dönüp hızla çıkışa doğru ilerlemişti.
"Melike derken" diye düşünen Vefa kısa bir süre sonra eksik parçaları birleştirmişti.
Ablasının bahsettiği Melike sanırım kıvırcık saçlı kızın yakın arkadaşıydı.
Yani büyük ihtimalle dağ evine gelen masada gördüğü diğer kız..
İyi de arkadaşı bile olsa bu kıvırcık saçlı kız neden gelip ona böyle saçma bir şey söylemişti ki?"Ablamla olan konuşmayı duyma ihtimali... Tabi ya.. Kesin duydu"
Eksik parçaları tamamlarken bir yandan da bahçeye tekrar çıkmıştı.
Karanlık bahçede Efsun'u arıyordu ama yoktu.
Bu arada içten içe ablasına kızıyordu. Daha doğrusu ablasının onu içine düşürdüğü duruma..Bakışlarının değmediği boşluk kalmamıştı ama yoktu Efsun.
"Bu kadar çabuk uzaklaşmış olamazsın" diye söylenirken bakışları ilerideki bir ağaca odaklanmıştı.
Karanlıktaki o ağacın arkasında biri vardı.
"İşte buldum seni" diyen Vefa hızla ağacın olduğu tarafa doğru ilerlemişti.Ağaca yaklaştığında ağlama sesi işitmişti.
Olduğu yerde duraksayan Vefa "İyi de.. Seni bu kadar üzen şey ne" diye içinden geçirmişti.
Daha sonra kendi kendine sormuştu.
"Ben niye buradayım ki"
Bir yanda salondan gelen çalgı sesleri ve bir yanda neden ağladığını bile bilmediği yabancı bir genç kız..
Kaldığı bu sıkışık alanda hangi tarafa giderse gitsin sanki hata yapacakmış gibi hissediyordu.
En iyisi her şeyi geride bırakıp, arabasına atladığı gibi oradan uzaklaşmaktı.
Sessizce arabasına gitmek için bir adım atmıştı ama işittiği ses vicdanını dürtüklüyordu.
Hata yaptığını hissetmesine rağmen ağlayan bir genç kızı öylece yalnız bırakan bir adam olmayacaktı.Usulca genç kızın yanına gitmişti.
"Bir sorun mu var" demesi ile genç kızı tedirgin etmişti.
Telaşla göz yaşlarını silen Efsun genç adamın hiç yüzüne bakmadan titreyen sesi ile "Yabancı bir şehirde ancak bu kadar gidebiliyorum ama merak etme yarın tamamen gideceğim" demişti."Elbette gidebilirsiniz Efsun hanım. Gidebilirliğinizi kimseye kanıtlamanıza gerek yok"
Derin bir nefes alan Efsun "Haklısın" demişti sadece ve gecenin karanlığında şehirde yanan ışıklara bakmıştı.
Vefa genç kıza yakın olmayacak ama fazlada uzağında kalmayacak münasip bir yere oturduğunda Efsun bakışlarını ona çevirip "Dün akşamda annenle böyle oturmuştuk" derken dün geceyi hatırlayıp hafif bir tebessüm etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tek Yapraklı Papatya (TAMAMLANDI)
Ficción GeneralBiraz düşünen genç kız yaşlı kadının yüzüne bakıp "Bir insanı tanımak istiyorum ama bir yanımda tanımana gerek yok diyor. Çok kararsız kaldım ve ben hiç bu kadar kararsız kalan bir insan olmamıştım. Sence tanımalı mıyım yoksa tanımamalı mıyım?" demi...