two

2.1K 194 134
                                    

1999, Pennsylvania

"Ne yapıyorsun?" Steve, dolaştığı ağaçlık alanda gördüğü bir kız çocuğuna merakla sordu. Belki de kız ondan bir iki yaş büyüktü ya da yaşıttı, Steve bunu umursamadan uzun zaman sonra tanımadığı biriyle konuşmaya cesaret ederek arkadaş edinmeye çalışıyordu. Carol'un yaşının küçük olmasından, annesinden çektiği eziyetlerden hiç olmadığı kadar sıkılmıştı.

Kız yeşil gözlerini dik dik karşısındaki kendisi gibi sarışın olan oğlana dikti, biraz baktıktan sonra aynı ifadesizliği ile defterini karalamaya devam etti. Steve direk şaşırdıktan sonra umursanmadığı için aniden utandı, yanakları hızla kırmızılaştığı sırada yeniden sordu, "Seni rahatsız mı ettim? Ben arkadaş olmak istiyordum."

Kız bakmadan defterini karalamaya devam ettiğinde Steve artık tamamen alev almış yanaklarını hızla kaşıdı ve çocuksu sesi artık oldukça yükselmişti, "Neden beni umursamıyorsun?"

Kız en sonunda bir kez daha yeşil gözlerini karşısındaki küçük oğlana dikti. İfadesi değişmemişti, sadece bakışları artık onu öldürmek ister gibi değildi, "Benimle mi konuşuyorsun?"

Steve bunun üzerine oldukça şaşırdı, ıssız olan etrafına dalga geçercesine baktı ve ardından mavi gözlerini yine kıza çevirdi, "Bu çevrede sen ve benden başkasını göremedim."

Kız bunun üzerine biraz daha bakışlarını defterine yöneltti, çizdiği şey görünmüyordu ama Steve kızın yeniden kendisine yanıt vermesini büyük bir sabırla bekliyordu. Kız en sonunda defterini kapadı ve kalemini de üstüne bıraktı. Steve'e oturması için el işareti yaptı ve sarışın oğlan sevinçle çimlere oturdu.

"Benim adım, Steve." Steve tanışabilmenin verdiği sevinçle gülümsedi, karşısındaki kız ise aynı bakışlarını sürdüyordu. Kız biraz sonra bakışlarını çime çevirip mırıldandı, "Merhaba, Steve."

"Ve...senin adın?" Steve anlayamadığı soğukluğa karşın üstün bir sevimlilikle bu soruyu sordu, kızın ifadesi oldukça tuhaflaşmıştı. Ama yine de yavaş ve bir çocuk için kalın tonuyla yaklaşık bir dakika sonra yanıtladı, "Stephanie."

"Güzel isimmiş." Steve bunu mırıldandığı sırada rüzgar yavaşça tenine okşuyor, ağaç yapraklarının çıkardığı sesler ortamı bastırıyordu. Stephanie biraz sonra sırtını yasladığı ağaca döndü ve elini biraz ağacın gövdesinde tuttu. Ardından minik elleri dolaşmaya başladığında Steve seslice yutkundu.

"Hiç arkadaşın yok mu, Steve?" Stephanie'nin en sonunda bir şeyler sorabilmesinin ardından sarışın oğlan gülümsemesini biraz kaybetti. Steve, Stephanie kadar beklemeden sorulan soruyu yanıtladı, "Aslında var. Ama annem...bana pek iyi davranmıyor. Dediğine göre hastalığım varmış ve arkadaşlarıma bulaştırabileceğim için evde kalmalıymışım."

Stephanie bunun ardından yavaşça sevgi gösterip okşadığı ağacı bıraktı, çimen kadar yoğun yeşilliğe sahip gözlerini oğlana çevirdi. Küçük kız bunu duyduğuna oldukça şaşırmış gibiydi, "Nasıl bir hastalık ki bu?"

"Bilmiyorum, sadece hastayım işte." Steve bu soruya karşı oldukça sıkılmıştı, başka şeylerle ilgilenip moralini düzeltmeye çalışırken yine annesi hakkında konuşmanın pek iyi geldiği söylenemezdi.

Stephanie sanki bunu fark etmişcesine konuyu değiştirdi, "Normalde kimse gelip benimle konuşmaz." Steve yolduğu çimenleri bırakıp yeniden gözlerini kıza odakladı, ardından gülümsedi. Oturduğu yerde hafifçe sallandığı sırada mırıldandı, "Konuşulmayacak biri değilsin. Hem resim yapmayı seviyorsun, ben de severim. Ortak noktalarımız var." Bu sözden sonra Stephanie'nin yüzünde ilk defa bir mimik belirdi. Küçük kızın aniden kaşları kalktı, oldukça şaşırdığı belliydi.

𝘧𝘰𝘳𝘦𝘴𝘪𝘨𝘩𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin