twenty three

1K 81 197
                                    

bölüm hakkında minik uyarılar: smut içerir, ona göre atlayabilirsiniz. ayrıca bölüm oldukça uzun o yüzden umarım istediğiniz şeyleri size verebilir. (smutu pek uzatmadım başka sefere :')  )

yorumlarınızı bekliyorum.

AYLAR ÖNCE

Yine sıcaklığın tenine düşmanca vurduğu bir gün dahaydı. Steve güneş gözlüğüyle oturduğu şezlongta, kuşların cıvıltısını dinleyip burnuna gelen her çiçek kokusunun güzelliğini yaşıyordu. Belki de çiçekleri tanımanın en iyi yanı da buydu, neyin sana yakışacağını bilerek kullanmak ve kokuları burnuna geldiğinde onlara eski bir dost misali eşlik edebilmek.

Gölgede kalmasına rağmen güneş yağını emmeye başlayan cildinde gezirdi parmaklarını, bu beyaz ten ne kadar hassas ise o kadar yumuşak olmaya lanetlenmiş gibiydi. Fakat Steve güneş ile barışık olmasa da tenini sever hale gelmişti, bir farklılığı ve göz alıcılığı olduğunu biliyordu. Tony'nin teni, sıcaklığı çağırıştırırken onunki de kendine has bir soğukluk taşıyordu. İkisinin de ortak özelliği farklı bir özendirici yönü olmalarıydı.

Ve Tony ile sevgili olmaya başladıktan sonra yaşadıkları ona daha başka geliyordu, mutlu bile denebilirdi, nasıl olmuştu bilmiyordu ama kendini gerçekten rahatlamış ve arınmış buluyordu.

Bu süreç onu kendisiyle barıştırmıştı sanki, çevreye gülümseyebiliyordu, birinin ona gerçekten değer verdiğini hissedebilmek ister istemez kendine bir ağırlık veriyordu, boş olmadığına ve kimsenin onu benimsemeyeceğine karşın gücünü bastıran bir histi bu.

Elini karnından üst bacağına indirdi, sıcaklık düzgün düşünmesini engelliyor gibiydi, bir de aldığı büyük düzeyde alkol tabii.

Doğru ya, neden bu kadar içmişti ki?

Belki de parmakları teninde engelleyemediği bir karıncalanmayı da durdurmak için bu kadar hareket halindeydi, bilemiyordu, sadece yüzünde bir gülümseme oluştu, boşvermişliğin hoşnutluğu.

İki haftada bir buraya geldiğini düşündü bir müddet kendini susturduktan sonra. Hiç değişmiyordu, bir günü elbet ki ayırıyorlar ve eğleniyorlardı. Ya da bu şekilde kafa dinliyorlardı. Steve nedense ülke dışında bir yere gittiğinde özgür hissediyordu, New York onun kendisini ve kusurlarını hatırlamasıydı. Burada istediğini yapabilirdi.

Aslında yapıyorlardı da.

Tony ile sanki hiçbir şey ulaşılamaz değildi, o bir şekilde çözüm bile buluyordu ve Steve bunu seviyordu, kendisinin sandığından daha çok.

Fakat içine düşen vicdan azabı bazen Tony'ye baktığı saniyelerde katlanıyordu, hiçbir şey diyemeden aklına Peter geliyor ve yaşadıkları zihninde tekrarlanıyordu. Peter masum bir çocuktu ve bunu öğrendiği zaman sarışından nefret edecekti, duyduğu minnet kavurucu bir öfkeye evrilecek ve Steve şu ana kadar hissettiği tüm huzurun kendi çocukluğuna ettiği büyük bir ihanet ve kendini kandırışı olduğunu anlayacaktı.

Peter öğrenip de evine gelirse ve yüzüne bakarsa ne yapacaktı? Kendisinin küçükken cesaret edemediği harekete o el uzatırsa ne yanıt verecekti? Babanı sevdim, o da beni seviyor ve senin sadece üniversiteye gitmeni bekledik diyemezdi, ya da baban zaten anneni sevmiyor onu vaktinde aldatmış, baban da ona yanıt olarak bunu uzun zamandır yapıyor.

𝘧𝘰𝘳𝘦𝘴𝘪𝘨𝘩𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin