sixteen

1K 92 149
                                    

2006

"Baba?" diye seslendi sarışın çocuk, eve giren adama. Joseph gözlerini oğluna çevirdi ve gülümsedi, en azından gülümsemeye çalıştı.

Hızla odaya gideceği sırada adımlarını koltukta üzgün bir şekilde oturan oğluna yöneltti, "Ne sorun var, Steven? İyi misin? Sarah ile bir şey mi oldu?"

Steve konuşmadı, suskunluğu tercih etti ve başını yastığa hafifçe yaslayarak, "Seslerden nefret ediyorum." diyerek mırıldandı.

Joseph ise düşen suratını kamufle etmeye çalışarak oğlunun saçlarına hafifçe dokundu, "Her şey düzelecek, tatlım. Çok güzel bir hayatın olacak."

Steve bir şey demedi, babası saçlarını okşarken gözünü kapatıp yorgunluktan çökmeye hazırlanan bedenine yenik düştü.

Steve belki anlayamazdı ama Joseph'in sesi bir müddet sonra titrekleşmiş, burnunu sessiz sessiz çekiyordu.

"Özür dilerim, Steve...gerçekten özür dilerim."

İKİ HAFTA SONRA

Steve kendine ikram edilen mavi fincanı dostane bir ifadeyle karşıladı ve ardından ev sahibi olan Bayan Crawley'nin tekli koltuğa oturmasını sabırla bekledi.

Steve kendisine parıldayarak bakan ela gözlere karşı belli belirsiz bir gülümsemede bulundu, "Evet, Bayan Crawley. Eskiden yardımımın dokunduğu Eliza'nın yakın arkadaşıymışsınız. İkinizin de başına böyle talihsizliklerin gelmesi berbat olmalı."

"Öyle," Bayan Crawley rahatsızmış gibi yerinde durmadan kıpırdandı, "Bunlardan konuşmak beni geriyor denebilir."

Steve içtenlikle güldü, bu sırada eli not defterini açmaya gitti, "İnanın bana ilk gerilen siz değilsiniz."

"Marianne. Bana Bayan Crawley demenize gerek yok, hatta tanıdıklarım Mary der." Marianne arkadaş canlısı olduğunu göstermek istiyor denilebilirdi, Steve de bunu sezdiğinden ses çıkarmadı.

Kalemini açtıktan sonra sarışın mırıldandı, "Bana olayı anlatın, lütfen."

"Ben eşimi kaybedeli yıllar oluyor, kötü bir trafik kazası. Etkileri sürüyor tabii ama-" Zavallı kadın istemeden tıkanıverdi fakat hızla toplarlandı, "Alışıyorum."

Steve mavi gözlerini kadına çevirdi, "Mary, seninle dürüst konuşacağım. Ölüm kolay değildir, alışması oldukça zordur ve kimse aksini iddia edemez."

Marianne haklısın der gibi hızla başını salladı.

"Bu evde ne sezdiğimi bilmiyorum, sadece bir enerji olduğunu biliyorum. O yüzden olanları tamamıyla anlatmalısın." dedi, Steve olgunca. Düzgün hatlara sahip dudaklarını birbirine bastırdı, "Seni kınamayacağım."

Marianne biraz elleriyle oynadıktan sonra iç çekti ve anlatmaya başladı, "Bir de oğlum var. Dustin. Kendisi lise sona gidiyor, biraz fırlamadır ama özünde çok iyi bir çocuktur. Beraber yaşıyoruz, ben de eşimden kalan malları idare ediyorum ve bir şekilde geçiniyoruz."

"Fakat son birkaç aydır evde anlaşılmaz şeyler yaşıyoruz, Bay Rogers. Gerçekten tuhaf şeyler. Mesela iki gün önce...çarşamba- evet, gecenin vakti tesadüfen uykumdan uyandığımda bir anda fark ettim ki Dustin yatağımın kenarında öylece ayakta dikiliyor. Ve gözleri açıktı, Bay Rogers! Gözleri açıktı ve bana bakarak gülümsüyordu...çok- çok korkunçtu!" Marianne bir anda hıçkırıklara boğulunca Steve'in kaşları üzüntüyle çatıldı.

𝘧𝘰𝘳𝘦𝘴𝘪𝘨𝘩𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin