"Bay Rogers, iyi misiniz? Oh- Tanrı'ya şükür, uyandınız." Steve mavi gözlerini uyanmanın etkisiyle hızla açıp kapandığında kumral saçlara sahip genç oğlanı zorla seçebilmişti.
"Ne oldu?" dedi, Steve kendine gelmeye çalışırken. Peter buna hızla yanıt verdi, "Burnunuzdan kan geldi, çok korktuk. Ama sonra bunun etkisiyle uyandınız. Etrafa baktınız ve bir şeyler geveleyip yığılıverdiniz. İki saattir baygın yatıyorsunuz."
"Ne-" Steve o kadar şaşırmıştı ki, uzandığı koltuktan hızla doğruldu. Bu sırada her tarafının zonklamasından dolayı ağzından minik bir inilti kaçtı.
"Kendinizi iyi hissetmediğiniz zaman boyunca kalkmayın." dedi, genç adam. Steve'e geri uzandırdı ve ondan sonra kenarına oturarak elleriyle oynadı.
"Haklıydınız. Hiçbir şey olmadı, sadece bir ara elektrik hakkında sorun yaşadık, o kadar." Steve nazikçe gülümsediğinde, Peter'da gülümsedi.
Biraz sonra Peter oturduğu yerde kıvranır gibi hareketlerde bulundu, "Bitti mi, kurtuldum mu?" Steve bunu başıyla onayladığında Peter şükreder gibi bir oh çekti ve dayanamayarak sarışın adama teşekkür amaçlı sarıldı.
"Çok teşekkür ederim, Bay Rogers. Bana hayatımı bağışladınız. Size ömür boyu borçlu kalacağım. Söz- her pazar kiliseye uğrayacağım."
"Hey-" dedi, Steve gülerek. Sesi kısılmıştı, bunun neden olduğunu pek anlamasa da nezleyi yeni atlatan birinden farksız haldeydi.
Peter sarılmaya devam ettiği sırada Steve karşılık verdi, parmakları tişörte değince ani bir irkilme yaşadı. Aklına Carol ile konuştuğu zaman yaşadığı şeyler geldi, parmakları böylece çocuktan sarılmak istemiyor gibi haksızca geri çekildi.
Peter rahatsız olduğunu anladığında hemen ayrıldı ve parlayan gözlerle bakmaya devam etti.
"Bu çok tuhaf. Sizin bu kadar sarışın olduğunuzu unutmuştum." Steve anlayamayarak gülümsediğinde Peter ekledi, "Koyu sarı saçlara sahiptiniz diye hatırlıyordum da."
Steve kıkırdadı, "Zaten öyleyim ki," Peter başını hayır anlamında salladı, "Siz baya baya sarışınsınız. Koyudan da öte bu, resmen sarışınsınız."
Steve şaşkınca kalınca Peter bunu anlamayarak gülümsedi ve ayaklandı, "Bayan White'dan kurabiye yapmasını istemiştim. Size de getireceğim-" Çocuk aşağı doğru hızla koştuğunda Steve'in panik seviyesi zirve yapmıştı.
Hızla alt kattaki banyolardan birine gitmek için ayaklandı. Tüm ağrımakta olan bedenine resmen meydan okuyordu. Uzun koridoru geçmek ilk defa bu kadar zor geldi, bir iki defa eli çaresizce duvara gitti ama geri geldi.
Sonunda banyoya geldiğinde yaptığı tek şey ışığı açmak oldu, kapıyı bile doğru dürüst kapatmamıştı; hızla titreyen ellerini soğuk mermere bastırdı ve derin bir iç çektikten sonra büyük aynaya odaklandı.
Yansımasına baktığında resmen şoka uğramıştı. Görüntüsü aynı geçmişte yaptığı seyahatte karşılaştığı haline benziyordu. Saçları koyu sarı değildi artık, açılmıştı. Ten rengi öncesine göre çok daha kusursuz, hatta göz alıcı duruyordu, dudakları ve yanakları ise kızarmıştı.
Steve bu halini gördükçe karnına ağrılar saplanmaya başladı, bu aynı o zamanki haline benziyordu. Neydi şimdi bu, gelecekte miydi? Ne olmuştu? O yaratığın söylediği şeyler doluştu aklına. Doğru muydu? Hayır hayır, olamazdı. Bu çok saçmaydı, neden tüm kötülüğe bulanmış varlıklar ona tapsınlardı ki?
Unutulmamalıydı, kötüler şaşırtmayı severdi. Belki de sadece ona kötü bir oyun oynamışlardı, evet kötü bir oyun. Hepsi bundan ibaretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝘧𝘰𝘳𝘦𝘴𝘪𝘨𝘩𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺
Fanfictionsteve rogers, insanlara durugörüsünü kullanarak yardımcı olan bir medyumdur. bir gün, tek gecelik ilişkiden sonra görüşmediği birinin evine doğru yola çıkmak zorunda kalır. no power, steve rogers + stony au• tamamlanmıştır. not: foresight wattys21...