fourteen

1.3K 109 407
                                    

Uyarı: Foresight, hristiyanlığa dair dini ögeler içerir fakat kurgusaldır. Bu yüzden yazarın yarattığı bir dünyada dini ögelerin kendi içinde harmanlanması olarak yorumlayabilirsiniz, her şey doğru değildir.

1997

"Ne kadar zamandır buradasınız, Bay Lehnsherr?" dedi, Joseph merakla. Dakikalardır derinliğinde kayboldukları ormanda vazgeçmeden yürüyorlardı. "Sizinle daha önce hiç karşılaşmamıştım."

Erik gökyüzüne bakıp gülümsedi, "Yerimde duramadığımı anlamışsındır. Ama aslında bu yere en başta altı günlüğüne gelmiştim. Tuhaftır, alışalı artık altı yıl oldu." Joseph güldüğünde Erik omuz silkti, "İlgimi çektiğinden kaldım. Gökyüzü buradan daha güzel gibi."

"Kilkenny*'yi o zamanlar görmeliydin," Joseph'in gözleri parıldıyordu, "Çocukken babam Amerika'ya gidiyoruz, dediğinde oradan ayrılacağım için saf bir acı çekmiştim."

"Senin kadar eski olmasa da orada bulunmuştum fakat fazla kalmadım. Diğer yerlere gidip kalmayı da istiyordum." açıkladı, Erik. Joseph kınar gibi bakıp yanıtladı,

"Pekala, umarım doğduğum yere laf etmemi beklemiyorsundur-"

"Oh- lütfen," Erik, Joseph'in ifadesini içten bulmadan edemedi, "Kilkenny'ye kötü bir laf eden olursa onu ilk ben yakacağım."

"Her zaman senin yaşadığın hayat gibi bir hayat istemişimdir," itiraf etti, Joseph. "Bilirsin dünyayı tanıyan, araştırmacı biri olarak yaşıyorsun ve mükemmel duruyor."

Erik adamın dediklerine karşı değildi, "Öyle," diyerek destek çıktı karşısındaki nazik adama. Joseph gülümseyerek önüne döndüğünde, ortamda sessizlik oldu, kuşların cıvıltısı bahar mevsiminin güzelliğini gösteriyordu.

"Sen iyi bir insansın, Joseph." dedi bir anda Erik, kendisi bile ağzından bunun çıktığına şaşırmıştı. "Biliyorsun, bazen insanlar gereksiz şekillerde kaba olabiliyor, sen ise bana karşı oldukça anlayışlıydın. Bu çoğu kişinin başaramadığı bir şey."

"Kötü birine benzemiyorsun," Joseph nazikliği kadar dürüsttü, "Bu yerin halkının özelliği biraz kökenine sahip olmaktır, bilirsin- bazen meraklı kişilere karşı arkadaş canlısı olamıyorlar."

"Evet, bunu barda anlamıştım." Joseph oldukça iğneleyiciydi, "İnanca bağlı halkların genel özelliği. Mesleğinden dolayı bile birini onursuzlukla suçlayabilirler, birkaç gün önce gördüğüm gibi."

"Pazar günlerini biliyorsun," gülüyordu Joseph, "Tüm hafta evden çıkmayan, yüzünü görmediğimiz insanlar, hayatlarında bir değişiklik yapıp dışarı çıkıyor. Sadece inancı için."

"İnanç ile aram pek iyi değildir," Erik fark etmeden kırık bir dala bastığını hissedince irkildi, "Tabii şahsi meseleler bunlar, yine de dürüst biri karşısındakinden gelecek dürüstlüğü her zaman hak eder."

"Aslında ne yalan söylesem," Joseph biraz kıpırdandıktan sonra istemsizce adımlarını hızlandırdı, "Ben de inançlı biri değildim pek...fakat bazı şeyler beni buna itti diyebilirim."

"Çok mu özel?" diye sordu, Erik. Ellerini birleştirmiş gözleri irileşmişti. Joseph ise biraz duraksadı ama yanıtı düzgünce verebildi, "Çıkan bazı söylentiler vardı, Sarah hakkında. Doğru değil tabii, hamilelik onu yordu sadece. Fakat o dokuz ay müddetinde bazı tuhaf olaylar yaşadık. Evangeline'i biliyorsun, onunla bunları konuştuğumda bana verdiği tavsiyelerle istemeden dine bağlandığını fark ettim. Ve yalan yok, iyi de hissediyordum, hissediyorum."

𝘧𝘰𝘳𝘦𝘴𝘪𝘨𝘩𝘵 ∝ 𝘴𝘵𝘰𝘯𝘺Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin