Kimseyi kaybetmekten korkacak kadar sevmeyin. -Nyks
Özlemişim...
...
''Çıkmasını...''
Arel, kulağında hissettiği sıcak nefesin etkisinden çıkmamıştı. O karanlık yolda karşısına çıkmak için yapmayacağı şey yoktu. Elinin altındaki ince belde keşfe çıktığında, eline bir ıslaklık hissetmişti. Elini kaldırıp baktığında kırmızılığı fark etmişti. Arel, Hazel'i hafif bir şekilde kendinden uzaklaştırdı. Hazel ne olduğunu sorar bakışlarla ona bakıyordu, Arel elindeki kanın nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Hazel elindeki kanı gördükten sonra elini beline götürdü. Hazel dikişlerinin patladığını o zaman anlamıştı. Acısı da o an vücuduna yayılmıştı,belkide Arel fark etmeseydi hiç hissetmeden onunla saatlerce dans edecekti.
''Dikişlerim...'' demişti Hazel gözlerini Arel'e çevirerek.
Arel, kaşlarını çatmıştı, ne dediğini anlamamıştı ama hızlı davranarak bar tarafına giderek çantasını almıştı Hazel'in. Etrafına baktığında Kerem'i görememişti. Hazel'in yanına geldiğinde Hazel'in sendelediğini görmüştü. hızlı bir şekilde kucağına almıştı, Hazel'in kafası boynuna düştüğünde adımlarını hızlandırmıştı.
''Hastane yok...'' demişti Hazel fısıldıyarak. Arel kucağındaki kıza bakmıştı arabasına koşarken.
''Saçmalama Hazel.'' diyebilmişti sadece. En başından beri içinde bu korkunun olmasından korkmuştu. Şimdi kucağında o vardı ve canı acıyordu. Ne kadar uzak durmaya çalışsa da şuan onun için deli gibi korkuyordu. Ve sadece Hazel'in değil Arel'in de canı acıyordu.
''Evime götür, yoksa bir daha yüzümü bile göremezsin Altın Çocuk.'' demişti Hazel gülümseyerek. Bu tehdit yeterliydi Arel için, sıkıntılı bir nefes vererek. Onu ön koltuğu oturtmuştu. Hazel gözlerini arada gezdirdiğinde gece mavisi olan arabanın ne model olduğunu çözmeye çalışıyordu. Çünkü Hazel'in eski arabalara zaafı vardı. 68 model Coronet olduğu fark etti. O sırada şoför koltuğuna binen Arel'e döndü.
''Arabana aşık oldum galiba.'' demişti kısık sesiyle. Ama Arel hiç oralı olmadı sadece hızlı bir şekilde arabasını çalıştırdı. Hızla yola çıkan Arel telefonunu alarak Kerem'i aradı.
''Kardeşim tam zamanında aramakta üstüne yok.''
''Bırak zırvalamayı Kerem. Kumsal yanında mı?''
''Evet ne oldu?'' demişti Kerem. Arel'in endişeli sesi onu da endişelendirmişti.
''İyi, bana Hazel'in ev adresini atın çabuk.'' demişti Arel. Ve Kerem'in konuşmasına izin vermeden telefonu kapatmıştı. Gözlerini Hazel'e çevirdiğinde o hayran olduğu siyah gözlerinin küçüldüğünü görmüştü. Kanayan yarasına baktığında durdurmak için bir şeyler yapması gerektiğini anlamıştı.
Hazel gözlerini kapattığında kalbi hızlanmıştı. ''Hazel, güzelim uyanık kal.'' demişti Arel içindeki korkuyla. Arabanın hızını yavaşlatarak üstündeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı. Üstündeki siyah gömleği çıkararak Hazel'in yarasına bastırmıştı. Telefonuna gelen adrese yaklaşmıştı.
Arabasını Park ettikten sonra Hazel'i de arabadan çıkararak. Yazan daireye gelmişti Hazel'in çantasında bulduğu anahtarla eve girdiğinde. Siyah duvarların hakim olduğu küçük eve baktı. Hazel'i yatağına bıraktığında gece lambasını açmıştı. O sırada bir ses gelmişti evden, evde yalnız olmadıklarını anlamıştı Arel. Gözlerini karanlıkta kalan tarafa çevirdiğinde onlara doğru ağır adımlarla gelen köpeği görmüştü. Köpek hırlamaya başladığında Arel bir adım gerilemişti. Çünkü pek minnoş bir köpek değildi cinsi rottweiler'dı. Hazel'i koma iç güdüsüyle direkt Arel'e bakıyordu. Daha sonra yatağa çıkarak Hazel'in yanına gitti. Hazel'i kokladıktan sonra daha demin hırlayan köpek bir anda ağlama sesi çıkarmıştı. Kafasını Hazel'in yanına koyduktan sonra sakinleştiğini belli etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
Teen FictionBabası her ne kadar kafes dövüşüyle uğraşsa da onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Birbirlerini kana boğan hatta bazen sırf kazanmak için birbirini o maçta öldüren insanlar ilgisini çekmiyordu. Ta ki o kalabalıkta o ringde onu görene kadar. ''Altı...