İmkansız aşk diye bir şey var mıdır?
Bu soruyla birlikte kafese girelim mi ?
...
Huzur dolu odaya inat çalan telefon sesini susturmak için göz kapaklarını aralamıştı Hazel. Arayan kişiye baktığında adamlarından telefon geldiğini anlamıştı ama şuan konuşacak halde değildi. Telefonu kapattıktan sonra aldığı yere geri koydu. Arkasını döndüğünde Arel'in sırtıyla karşılaşmıştı. Beyaz teni, geniş omuzları ve onları dün gece süsleyen tırnak izlerini görmesi alt dudağını ısırmasına neden olmuştu. Kasıklarında hissettiği ağrıları umursamadan Arel'e daha çok yaklaşmıştı. Arel yüz üstü yattığı için yüzünün yarısı az çok görünüyordu. Hazel güzel gözlerini onda gezdirdiğinde dağılmış sarı saçlarını fark etmişti. Dün gece onu o kadar çok öpmüştü ki pembe dudakları kırmızıya dönmüştü Arel'in. Arel şuan onun gözünde uyuyan sarı bir kedi gibiydi. İnce uzun parmaklarını sarı saçlarından geçirerek sevmeye başlamıştı Hazel. Bu dokunuş Arel'in mırıldanmasına neden olmuştu.
Kırmızıya dönmüş dudakları kıvrılmıştı ve daha sonra da fısıldamıştı Arel. ''Kraliçem...''
Hazel kafasını yastığına yaslayarak gökyüzünü görmeyi beklemişti. ''Günaydın Altın Çocuk...''
Hazel'in beklediği gökyüzü gün yüzüne çıkmıştı, Arel göz kapaklarını aralamıştı.
Arel yerinden doğrulmuştu hemen kolunu yatağa yaslıyarak yanında uzanan Kraliçesine bakmıştı. Daha sonra Hazel'in yastığın üstünü süsleyen siyah uzun saçlarına bakmıştı Arel, burnunu Hazel'in saçlarına gömdükten sonra derin bir nefes alıp ufak bir öpücük bırakmıştı.
''Saçlarını çok seviyorum, sakın kesme.'' demişti biraz çocuksu çıkan bir ses tonuyla.
''Kesmem.'' demişti Hazel kıkırdayarak.
Tekrar yüz yüze geldiklerinde Hazel dudaklarını Arel'in bıyıklarında gezdirmişti. ''Sen de anlına düşen sarı saçlarını kesme.''
Arel, Hazel gibi cevap verememişti çünkü şuan bütün dikkati dudaklarında hissettiği sıcaklıktaydı.
Hazel oyun oynarmış gibi dudaklarını hızla çekmişti ondan. ''Hadi bir şeyler yiyelim.'' demişti afallamış maviliklere bakarken. Arel oynadığı oyunu anlamıştı ve kendine gelmişti. Yüzünü Hazel'e yaklaştırarak elini çarşafın altına sokmuştu. Parmaklarıyla Hazel'in kasıklarında gezintiye çıkarken altında yatan kadının hızlanan nefeslerini fark etmişti.
''Bende tam acıkmıştım.'' demişti Arel.
Hazel, parmaklarını Arel'in boxer'ın da gezdirerek ona cevap vermişti. Arel daha fazla dayanamayarak Hazel'in bacaklarının arasına girmişti. Hiç beklemeden dudakları buluşmuştu ikisininde. Gece boyunca evde yankılanan sesler sabahı da yalnız bırakmayacaktı anlaşılan.
...
Arel banyodayken Hazel de mutfağa çıkmıştı. Onun ayak seslerini duyan Paşa teras'dan mutfağa girmişti. Hazel oğlunu sevdikten sonra bir şeyler hazırlamak için işe koyulmuştu. Yapabileceği ve tek bildiği şey olan krep yapmayı seçmişti. Telefonundan müzik açmak için ekranı açan Hazel gelen aramalara baktı ama daha sonra gerçek hayata dönmek istemediği için umursamadan müziğini açtı.
Müzik etrafta yankılanırken Hazel hem müziğe eşlik ediyordu hemde bir şeyler hazırlıyordu. Kendini iyice müziğe kaptırınca artık sadece söylemiyordu. Onun yanında da dans etmeye başlamıştı. Arada onu izleyen Paşaya dönerek ona doğru söylüyordu güzel sesiyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
Teen FictionBabası her ne kadar kafes dövüşüyle uğraşsa da onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Birbirlerini kana boğan hatta bazen sırf kazanmak için birbirini o maçta öldüren insanlar ilgisini çekmiyordu. Ta ki o kalabalıkta o ringde onu görene kadar. ''Altı...