Girelim mi Kafese? Bence girelim.
İyi okumalar seksiler.
...
Arel son kez acı içinde inlemişti. Çünkü adamlar son kez ona vurmuşlardı. Bedeni yerdeydi ağzından akan kırmızı sıvıyı görebiliyordu. Karşı koymaya çalışmıştı ama işe yaramamıştı çünkü sayı olarak biraz fazlaydılar.
''Duyduğuma göre buralarda yeni sayılırsın değil mi küçük Altın Çocuk?'' demişti tok sesiyle Birol bey. Üstündeki şık ceketini çıkarıp adamlarından birine vermişti. Daha sonra kollarını kıvırmıştı ve yere eğilerek kanlar içinde olan Arel'in çenesinden tutup ona bakmasını sağlamıştı.
''Bu kadar savunmasız olduğun halde benim sözümü çiğnedin.''
''Aslında bakarsan cesaretli bir çocuksun. Ama aptal cesaretinden hiç hoşlanmam.'' demişti ve tutuğu çenesini sert bir şekilde bırakmıştı.
Arel canı acıdığı için yüzünü buruşturmuştu ama daha sonra suratında bir gülümseme oluşmaya başlamıştı. Köpek dişleri ortaya çıktığında sanki delirmiş gibi gülmeye başlamıştı. Beyaz dişlerine bulaşan kırmızı kan görünebiliyordu. Gülerek Birol beye bakmıştı ve konuşmuştu. ''Oğlunun benim karşıma çıkma cesaretinden bahsediyorsun herhalde?'' demişti dalga geçer gibi.
Birol bey bu yanıtı beklemiyordu hala onu dikkate almaması sinirlenmesini sağlamıştı. Birol tam elindeki silahı kaldırmıştı ki ortamı bir ışık aydınlatmıştı. Aslında birden fazla ışık aydınlatmıştı.
Arel kimin geldiğini anlamıştı,canın acımasını boşvermiş bir şekilde gülmüştü. ''İşte şimdi sıçtın Akgünler.'' demişti Arel eğlenir gibi.
Birol yerinden kalkarak elleriyle gözlerine gölge yapmıştı, arabalardan gelen ışıklar görmesini engelliyordu. Yanındaki adamlar silahlarını çıkararak gelenlere doğrultmuştu.
Hazel mavi arabasından indiğinde gülümseyerek karşısındaki adamlara bakmıştı. Sanki bir partiye gelmiş gibiydi suratı.
''İyi eğlenceler beyler!'' demişti Hazel bütün neşesiyle. Birol bey gelenin bir Güçlü olduğunu görünce silahları indirmelerini söylemişti.
Birol bey şaşırmıştı, Hazel'i görmeyi planlamıyordu neden burada olduğunu anlayamamıştı. ''Güçlü...''
Hazel adamlardan gözlerini ayırıp yerden kalkmaya çalışan Arel'i görmüştü. Hazel'in suratı aniden değişmişti ve gözlerini büyüterek Birol beye bakmıştı.
''Hayattan bu kadar nefret ettiğinizi bilmiyordum Birol bey...yazık olacak desenize.''
Birol bey gerilmişti Hazel'in babasını tanıyordu. Kızının da babasına çok benzediğini de biliyordu. ''Sizi buraya getiren ne Hazel hanım?''
Hazel aniden gülümsemişti. Şuan ciddi miydi yoksa dalga mı geçiyordu pek anlaşılmıyordu. ''Mavi sevdası diyelim.'' demişti Hazel, gözlerini Arel'e çevirerek. Köz kırpmıştı bir yandan da.
Arel duyduğu cümleyle kafasını iki yana sallayarak gülmüştü. Durumları çok parlak değildi ama eğleniyorlardı garip bir şekilde.
''Altın çocuğu almaya geldim Akgün.''
''Ben el koyduğum şeyleri vermeyi sevmem Güçlü hanım.'' demişti Birol bey, bu sefer o da katılmıştı onların eğlencesine.
Hazel parmağını Birol'a doğru sallayarak gülümsemişti. ''Aslında biliyor musun? örnek alınması gereken bir davranış.''
'Sana güzel bir haberim var bu gece iyi kız olmak istiyorum o yüzden bende bu gece bu davranışı örnek almak istiyorum.'' dedikten sonra Birol'a iyice yaklaşmıştı gözlerinin içine dikkatle baktığında karşısındaki kahverengi gözler keyfini kaçırmıştı.Alışmıştı tabi bir renk görmeye.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
Fiksi RemajaBabası her ne kadar kafes dövüşüyle uğraşsa da onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Birbirlerini kana boğan hatta bazen sırf kazanmak için birbirini o maçta öldüren insanlar ilgisini çekmiyordu. Ta ki o kalabalıkta o ringde onu görene kadar. ''Altı...