Siyah kadar yalnızım. Mavi kadar sonsuz...
Oylar da sorun yaşasam da yazmaya devam :D okuyan ve oy verenlere haksızlık olurdu bırakmam. O yüzden önem verip okuyan seksilerim hoşgeldiniz yeni bölüme. Hazel ve Arel olarak yazdığım yerler onların bakış açısından olacak. Biraz onların gözünden okuyun istedim.
...
HAZEL.
Önümde oturan ve motoru süren Kumsal'a biraz daha sıkı sarıldım. Kafamın içinde bir kaç saat önce duyduğum geçmişim yankılanıyordu. Babam, aşık olduğum adamın ailesini yok etmişti yine elimden bir şeyler alınıyordu ve ben hiçbir şey yapamıyordum. Annem uzaklara giderken de bir şey yapamamıştım ama o zamanlar küçüktüm. Şimdi ne yapacağımı biliyorum mavileri bırakıp gidecektim. Gitmeden önce ona olan borcumu ödeyecektim. Şuan nerede ne durumda bilmiyordum ama gece daha sonlanmamıştı.
Ben neler yapacağımı nasıl davranacağımı düşünürken Kumsal altımızdaki canavarı durdurmuştu. Kendime gelerek ayaklarımı yerle buluşturmuştum. Kafamdaki kaskı çıkardıktan sonra motorun üstündeki Kumsal'a döndüm.
''Neden Osman amcanın yanına geldik, ne planlıyorsun sen.''
Ne kadar sakin konuşsa da gergin olduğunu biliyordum. Bir şey yapmamdan korkuyordu, evet Osman Güçlüye çok kızgındım hemde çok. Ama o benim babamdı onu öldürecek değildim. Ama adaleti sağlayabilirdim.
''Burada bekle Kumsal sadece konuşup geleceğim.''
''Hayır.''
Sarışınlar neden bu kadar inatçıydı ki.
''Bana güven, eğer yardımcı olmak istiyorsan sadece bekle. Geldiğimde beni Arel'e götüreceksin.'' dediğimde sıkıntılı bir nefes vermişti ve parmaklarını sarı saçlarından geçirmişti. Gergin olmasını anlayabiliyordum ama bir şey yapacak olsaydım buraya tek başıma gelirdim. Son kez uyarırcasına baktıktan sonra adımlarımı Güçlü mekanına yönelttim.
Çocukluğumdan bu yana binlerce kez geçtiğim karanlık koridordan son kez geçiyordum. Son kez ayağımdaki topuklar burada yankılanacaktı. Ama Osman güçlünün yanına gitmeden önce yukarıda olan pek kullanmadığım odamdan almam gereken bir şey vardı. Odamın kapısını açtığımda hızlıca büyük masamın yanına gittim ve bir kaç çekmece karıştırdıktan sonra son çekmecede aradığım şeyi buldum. Kemerimin kenarına takarak deri ceketimle görünmemesini sağladım.
Sakin bir şekilde deponun büyük kapısını açmamla adamların bana dönmesi bir olmuştu. Yüzüme her zamanki umursamaz maskemi yerleştirdim. Buradan çıkana kadar kalpsiz olacaktım aynı eskisi gibi.
Elim kapıya ulaştığında içimdeki duygular dışa vurmak için benimle savaşmaya başlamışlardı. Ama ben ne kadar Osman Güçlünün kızı olsam da Aylin Güçlünün de kızıydım onun gibi olmak için yıllarımı vermiştim şimdi Annem kadar güçlü olacaktım.
İçeriye adımımı attığımda babam gözlerini benimle buluşturmuştu. Ve ayağa kalkarak yanıma gelmişti. Beni kendine çekerek sıkıca sarılmıştı bende ona karşılık vermiştim.
''Hazel...kızım...''
''Bitti baba.''
Birbirimizden ayrıldıktan sonra oturmamı söylemişti. Karşısına oturduğumda yüzünü incelemiştim. Geldiğim için mutluydu sağ olduğum için mutluydu ama yüzünde bir gerginlik vardı gözlerimin içine bakıyordu. Her şeyi öğreneceğimi biliyordu ama nasıl bir tepki vereceğimi bilmiyordu. Onu suçlamamak lazım bunu kimse bilemez.
Yerime yerleşir gibi yapmıştım ve elimi belime götürerek kontrol etmiştim. Bu gece nasıl burada son kez yürüdüysem son kez babamla konuşacak, son kez ona bakacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAFES
Teen FictionBabası her ne kadar kafes dövüşüyle uğraşsa da onun için hiçbir şey ifade etmiyordu. Birbirlerini kana boğan hatta bazen sırf kazanmak için birbirini o maçta öldüren insanlar ilgisini çekmiyordu. Ta ki o kalabalıkta o ringde onu görene kadar. ''Altı...