YEDİNCİ BÖLÜM: YAZ TATİLİ

958 118 24
                                    

(Multimedyadaki şarkı, az bilinen ve çoooook güzel bir şarkı bulduğunda hazine bulmuş gibi mutlu olanlardansanız benden size gelsin😉
Bu arada Güz'ü okumasını istediğin kişileri buraya etiketleyebilirsin🤗)

Nihayet bir eğitim-öğretim yılının daha sonuna gelmiştik. Yapımda ve yayında emeği geçen herkese teşekkür edip takdir belgemi almıştım. Hem de yüz tam puanla. Tabi buradan, aldığım doksan sekizleri yüze tamamlayan hocalarıma da can-ı gönülden teşekkürlerimi sunmayı bir borç bilirim. Velhasıl kelam bir yılı daha okul birincisi olarak tamamlamanın haklı gururunu yaşıyordum. Su ve El de takdir almıştı. Ve bunun bir ödülü olmalıydı tabi ki. Ödülümüz Su'ların yazlığında hep birlikte bir hafta tatildi.

Ödül diyorum ama tabi annemi buna ikna etmek hiç de kolay olmadı. Babam bu işlere pek karışmaz. Annem de izin vermek konusunda karar veremediği durumları "ben bilmem, babana sor," diyerek hep babama paslar. Babama söylediğimde ise karşılığı "annene sor" olur. Böyle bir süre futbol topu gibi aralarında paslaştılar benim durumu. Ve nihayet Burcu Teyze'nin annemi arayıp ikna etmesiyle olay çözülmüş oldu. Okullar kapandıktan yirmi gün sonra Ela'nın babası Harun Amca bizi Sudelerin şehir merkezine bir buçuk saat uzaklıktaki yazlıklarına götürecekti. Her şey tamamdı. İlk defa bu kadar uzun süre aynı evde kalacaktık ve ilk defa birlikte tatil yapacaktık. Anlayacağınız heyecan ve mutluluğumuz had safhadaydı. O güne kadar her gün yapacağımız şeyleri konuştuk. Neredeyse dakikası dakikasına plan yaptık. Kıyafetlerimize varana kadar her şeyimiz hazırdı çoktan.

Muhteşem tatilimize birkaç gün kala annem teyzemlerin bize geleceğini söyledi. Teyzemi, benden üç yaş küçük kızı Asu'yu ve sekiz yaşındaki oğlu Ali'yi göreceğime çok sevinmiştim. Çünkü başka bir şehirde oturuyorlardı ve bize de yılda ya da iki yılda bir anca gelirlerdi. Buraya kadar bir sıkıntı yoktu. Ta ki teyzemlerin geldiği günün akşamına kadar. Beni zaten pek bir yerlere göndermek istemeyen annem, "Kırk yılın başında teyzenler geldi, sen nereye gideceksin?" demeye başladı.

Haydaa! Hani tamamdı, Anne? Hani gidecektim Sudelere ne güzel?

Yok, tuttu mu tutuyor inadı Zuhal Hanım'ın. Yok efendim, ayıp olurmuş da, bizi görmeye gelmişler ben nasıl gidermişim de, Asu'yu yalnız mı bırakacakmışım da. Da da, da yani. Neyse sonunda hiç gitmemektense bir-iki gün de olsa gitmeye ve Asu'yu da yanımda götürmeye ikna ettim kendilerini. Ha bir de hiçbir şeyi beğenmez Asu'yu ikna etmek vardı ama o işi de teyzem halletmişti Allah'tan. Daha bitmedi! Bunu Sude'ye söylemek, Sude'nin annesine söylemesi, Burcu Teyze'nin buna onay vermesi de vardı sırada. Sonuçta emrivaki yapmış oluyorduk. Neyse ki Burcu Teyze çok tatlış bir insandı da "tabi ki gelebilir" demişti. Olaya bak! Biz ne hayaller kurmuştuk, ne oldu?

Ertesi gün yanımıza birkaç eşya alıp Harun Amca'nın bizi alacağı yere gittik Asu'yla. Sude bizden önce gelmişti bile. Asu'yla tanıştırdım onu. Sude, Asu'ya bu olaydan dolayı biraz gıcık olmuştu ama Allah'tan nezaketi elden bırakmayarak pek çaktırmadı. Korna sesiyle kafamızı kaldırdık. Ela ve Harun Amca bize el sallıyordu arabadan. Hızla arabaya bindik. Bir tur da burada tanıştırma ve nasılsın faslından sonra yola koyulduk.

Yolculuğumuz çok rahat geçti. Kötü sayılmazdı ama daha eğlenceli geçebilirdi tabi. Aramızda dışarıdan gelen birinin olması bunda etkili oldu sanırım. Ha bir de tabi ortamda Harun Amca'nın bulunması. Neyse sakin denilebilecek bir yolculuktan sonra akşam dört gibi vardık yazlığa. Harun Amca bizi Burcu Teyze'ye teslim ettikten sonra hemen ayrıldı. Bizi çok neşeli ve sıcak karşılayan Burcu Teyze sofrayı hazırlamıştı bile. Bize yatacağımız odayı gösterdikten sonra:

"Kızlar, siz biraz dinlenin. Sofra hazır, sonra hemen sofraya gelin," dedi.

Hemen bize gösterilen odaya geçip üstümüzü değiştirdik ve elimizi yüzümüzü yıkayıp sofraya geçtik. Her şey çok güzeldi. Yemeğimizi yiyip sahile inmeye karar verdik. Biraz yürümek istiyorduk. Bu arada Asu'nun suratı bir gülmedi, hep asıktı. Her şey gayet güzeldi aslında. Herkes onu memnun etmek için elinden geleni yapıyordu. Neydi yani şimdi bu? Bir türlü anlam verememiştim. Odaya şapka almak için gittiğimde peşimden o da girdi içeri. Kapıyı kapattı. "Aha," dedim içimden, "şimdi bombayı patlatacak."

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin