YİRMİ ALTINCI BÖLÜM: HERKES AĞLAR

671 75 54
                                    

Kapıyı açmadım tabi ki. Hemen
hızla ama sessizce kızları uyandırmaya gittim.

"Sude! Ela! Hadi uyanın!"

"Off, Güz! Ne oldu ya?" diyen Su uyanmıştı ama El'i biraz daha dürtüklemek gerekiyordu.

"Kızım, kalkın çabuk! Misafirlerimiz var!"

Bu sırada kapının zili tekrar çaldı. 

"Kim bu ya?" diyen El de nihayet uyanmıştı.

"Bizim çocuklar gelmiş! Kapıdalar!"

"Nee?! Açma sakın!"

"Açmadım zaten El... de ne yapacağız?"

"Açmayalım," dedi Su, "Çalar çalar giderler."

"Saçmalamayın kızlar. Mir'in evinde olduğumuzu unuttunuz galiba! Yedek anahtarı vardır mutlaka. Nezaketen çalıyorlar zaten kapıyı."

"E, o zaman açacak mıyız yani kapıyı?"

"Durun bir saniye. Düşünelim biraz," diyen Sude kısa bir süre sonra fikrini söyledi. "Şöyle yapalım: Güz, şu an aramızda en iyi görünen sensin. Sen aç kapıyı ve oyala onları. Kızlar uyuyor falan de. Müsait değiliz de. Bilmiyorum işte, bize vakit kazandıracak bir şeyler söyle."

Tam o sırada Sude'nin telefonu çalmaya başladı. Arayan Mir'di. Allah'tan telefon sessizdeydi de kapıdakiler sesini duymuyorlardı. 

"Açmayacağım tabi ki."

"Tamam. Ben gidiyorum o zaman. Bir şeyler uydurur, oyalarım onları."

"Ela kalk da biz de kendimize bir çeki düzen verelim. Bu halde çıkmayalım karşılarına."

Tam dönmüş gidiyordum ki durdum. Bunu kızlara söylemesem olmazdı: "Bu arada üçünün de elinde çiçek, çok komik görünüyorlar kapıda," diyerek güldüm.

Sonra hemen ciddiyetimi takınıp kapıya yöneldim. Ama önce yine delikten baktım. "Kim o?" dedim uykulu bir ses tonuyla. Cevap veren Akın oldu.

"Güz, biziz. Akın ben. Kapıyı açar mısınız?"

"Bir dakikaaa!" dedim sanki uzaktaymışım da müsait değilmişim gibi. Ay, iyice oyuncu olup çıkmıştım bunların yüzünden! Bir süre bekleyip kapıyı açtım.

"Evet," dedim, "ne istiyorsunuz?"

Cenk, Akın ve Mir sırasıyla duruyorlardı kapının önünde.

"Merhaba, Güz. Ela içeride mi? Ben onunla konuşmak istiyordum müsaitse."

"Benim de Sude'yle konuşmam lazım Güz ya. Bir konuştursan ya bizi, baldız."

"Kızlar şu an müsait değiller. Uyuyorlar. Başka zaman gelin," deyip tam kapıyı meymenetsiz suratlarına kapatıyordum ki (tabi bu zaman kazanmak adına yapılmış bir blöftü):

"Dur, lütfen," dedi Cenk kapıyı eliyle tutarak. "Kapatma. Yanlış yaptım. Çok yanlış yaptım. Çok pişman olduğumu, çok özür dilediğimi söyler misin Ela'ya? Bir de onu çok sevdiğimi?"

"Ben de çok pişmanım. Çok özür diliyorum Sude'den. Bunu da Sude'ye söyle baldız, n'olur?"

Tüm bunlar olurken Mir oyunbazı ağzını açmıyor, elinde çiçek öylece duruyordu. Ben ise ona bakmamaya, kafamı o tarafa çevirmemeye özen gösteriyordum. Bir de çiçek getirmiş! Hadi onlar sevgili, Mir'e ne oluyordu da bana çiçek alıyordu acaba? Hâlâ oyuna devam ediyoruz sanıyordu herhalde!

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin