OTUZ ALTINCI BÖLÜM: SEVGİLİNE SOR

551 51 101
                                    

(Selammmm🤗 Bu sefer bölüm başı konuşması yapayım dedim😊 Önceki bölümü okumadıysan, hemen GÜZle bence. Bu bölümü bitirince de yeni bölümü bekle... Kim bilir yeni bölüm gelir yarın, belki yarından da yakın😉)

Tam anlamıyla donakalmıştım. Zaman yavaş akıyor ve her şey slow-motion hareket ediyordu sanki. Düşüncelerim de öyle. O şokla ne yapacağımı bilemeden öylece durdum olduğum yerde.

Sonra birden kendime geldim.

"Mir yapma! Dur!" diye bağırabildim nihayet.

Ama Mir transa geçmiş gibiydi. Ruhsuz bir robot gibi otomatik hareketlerle ardı ardına vuruyordu Berk'e. İşin en tuhaf yanı ise Berk'in ona karşılık verme şekliydi. Yerde hareketsiz yatıyor ve sadece kahkaha atıyordu. Gülüyordu Berk. Her yumrukta daha da artıyordu kahkahalarının şiddeti.

Bu aşırı derecede garip sahneyi izlemeye daha fazla dayanamadım. Mir'i bir an önce durdurmam gerekiyordu. Yoksa Berk mezara, Mir ise hapse gidecekti. Hızla Mir'in sırtına atladım ve arkadan kollarını tutarak onu durdurmaya çalıştım.

"Mir! Yeter! Dur artık! Öldüreceksin onu!"

Ama tüm gücümü kullanmama rağmen kollarını durduramıyordum. Nihayet bir omuz hareketiyle yere savurdu beni ve sert bir şekilde yerde buldum kendimi. Ama canımın acısına hiç aldırmadan tekrar denedim. Hemen durdurmalıydım bu deliliği.

Tekrar atıldım sırtına ama bu sefer kendine gelmesi için sırtını yumruklamaya başladım ben de. Gözlerimden deli gibi yaş akarken bir taraftan da "Dur!" diye bağırıyordum, "Artık dur!"

Sonunda işe yaramıştı çığlıklarım. Ya da belki de yorulmuştu Mir, kim bilir? Berk'in üstünden kalktı yavaşça. Ben de hemen sırtından inip Berk'in yanına gittim. Kafasını kaldırıp dizimin üstüne koydum.

"Berk! Berk! İyi misin? Berk, cevap ver!"

Berk pek kendinde değildi. Bir şey söylemek için kan dolmuş olan ağzını açıyor ama hiçbir şey diyemiyordu. Durmadan kan akan burnundan zor nefes alıyordu.

Ne yapacağımı bilemeden etrafa bakındım. Ambulansı aramalıydım ama telefonu neydi? Telefonum neredeydi? Buz alıp burnuna mı koymalıydım? Dolapta buz var mıydı? Ya yanından kalkınca ona bir şey olursa diye de çok korkuyordum.

Etrafa deli gibi bakınırken Mir'e takıldı gözlerim. Az önceki trans halinden yavaş yavaş çıkıyor gibiydi. Kana bulanmış ellerine bakıyordu.

"Mir!" dedim, "Mir! Ne yapıyorsun sen? Derdin ne? Bu kadar, gözün dönecek kadar ne oldu?"

Sesimi duyduğuna ve beni gördüğüne şaşırmış gibi bakan gözlerini bana çevirdi.

"Güzin?"

Ağlayan gözlerle "Mir, ne oldu? Neden yaptın böyle bir şeyi?" diye sordum. Durdu ve çökmüş ruhunu perdeleyen gözleriyle baktı bana. 

"Sevgiline sor," dedi öfkeyle ve ayağa kalkıp sendeleyen adımlarla çekip gitti.

Ne demekti şimdi bu? Tüm bu olanlar ne demek oluyordu? Ama şu an bunlar için kafa yormaya vaktim yoktu. Kafamdaki soruları def edip hemen kalktım ve mutfaktan buz ve ıslak bir bez getirdim. Berk'in yüzündeki kanları temizlerken bir taraftan da burnunu iki yandan bastırıp akan kanı durdurmaya çalışıyordum. Bu sırada Berk yarı açık gözlerini tamamen açıp doğrulmaya çalıştı. Sırtını koltuğa yaslamasına yardım ettikten sonra hemen kalkıp telefonumu aramaya başladım.

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin