DOKUZUNCU BÖLÜM: SİZ O İŞİ BANA BIRAKIN

873 112 13
                                    

(MULTİMEDYA: YAZLIK MİR😎)

Hemen okudum mesajları. Akın'ın çok kötü olduğunu, durumun endişe verici olduğunu falan yazmıştı. Mesajların çoğu da anlayamadığım bir dille yazılmıştı. Ha bir de müsaitsem buluşmak istiyordu. Mesajların en anlaşılabilir olanları bunlardı. Mir de sarhoş olanlar kervanına katılmıştı anlaşılan.

Ama içmek için çok erken bir saat değil mi Mir ya? Hay Allah!

Tereddüt içindeydim. İçimden bir ses Akın'ın suçsuz olduğunu söylüyordu. Diğer bir ses ise bu işe kesinlikle karışmamam gerektiğini. Bir başkası ikisinin de birbirini çok sevdiğini ve ayrılmamaları gerektiğini söylerken, diğeri "Akın'larla iş birliği yaptığını öğrenirse Sude seni öldürür," diyordu. Anlayacağınız kafamda hararetli bir tartışma programı sürüp gidiyordu ve ben hangisine inanacağımı şaşırmış halde dinliyordum tüm katılımcıları. Araya giren reklam müziği misali düşüncelerimi dağıttı telefonun titremesi. Arayan Mir'di. Önce açıp açmamakta kararsız kaldım ama belki Mir akıllıca bir çözüm önerisi getirir umuduyla sonunda açtım telefonu.

"Efendim."

"Alo, Güz."

Bu Mir değil, Akın'ın sesiydi. Şaşırmıştım.

"Akın?"

"Evet, benim. Güz ne olur Sude'yi ver telefona, birazcık konuşayım onunla. Valla bir şey yapmadım ben. Vallaha da billaha da suçsuzum."

"Olmaz, Akın."

"Olur be Güz! Sen yaparsın, ne olur?"

"Olmaz çünkü Sude uyuyor şu anda. Ama sen de tanıyorsun Sude'yi zaten. Çok sinirli o şimdi. Biraz sakinleşsin. Şimdi konuşsan da bir işe yaramaz ki."

"Yaa! Ama ben onu çok özledim. Ben onsuz yapamam ki! Valla bir suçum yok benim. Hiç suçsuz yere..."

Birden arkadan Mir'in gür sesi duyuldu.

"Akın, sen n'apıyorsun orada? Sude'yi mi aradın yoksa?"

Belli ki bizim Akın Mir'in haberi olmadan bir işe kalkışmıştı.

"Alo, Güzin?"

"Efendim, Mir."

"Kusura bakma, lütfen. Akın işte."

"Yok, hiç önemli değil."

"Anladığın üzere Akın kafasına göre bir şeyler yapmaya çalışıyor. Sabahki mesajımı gördün mü?"

"Evet ama bir sürü mesaj vardı. En anlaşılır olanı seninkiydi herhalde," dedim gülerek.

"Ah, Akın! Abuk sabuk bir şeyler yazmamıştır inşallah."

"Ha, yok. Daha doğrusu bir şey yazamamış, anlayamadım yazdıklarını."

"İşte görüyorsun, durumu hiç iyi değil."

"Evet, maalesef."

"Sude'ye falan belli etmeden bir fırsatını bulup dışarı çıkabilirsen buluşup konuşalım diyorum. Ne dersin?"

"Tamam, olur."

"Süper. Peki ne zaman müsait olabilirsin? Tahminen yani?"

"Şu an çok müsaitim aslında. Evdeki herkes uykuda. Evde de ekmek falan hiçbir şey kalmamış. Ekmek almaya çıkabilirim mesela."

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin