ON BEŞİNCİ BÖLÜM: RÜYADAN UYANMAK

633 89 36
                                    

     İşte tam o andan sonra olaylar kabusa dönmeye başladı. Önce kafasını kaldırıp yüzüme baktı. Alkole bulanmış nefesini yüzümde hissedebiliyordum. Hemen sonrasında sırtımdaki elleri yavaş yavaş aşağı doğru kaymaya başladı. İyice rahatsız olmaya başlamıştım. Sırtımı hareket ettirerek rahatsızlığımı belli etmeye çalıştım. Ama anlamadı. Elleri belimin aşağısına doğru inmeye devam etti. 

     "Berk, ne yapıyorsun?" dedim ellerinden kurtulmaya çalışarak.

     "Güzelim, beni sevmiyor muydun sen?" dedi.

     Durdum. Yüzüne baktım.

     "Seviyorum ama..."

     "O zaman..."

     Dedi ve dudaklarını dudaklarıma yaklaştırmaya başladı. Ne yapmak istediğini anlamıştım. Ama yüzünde hiçbir sevgi belirtisi yoktu. Sadece şehvet vardı. Böyle olmasını istemiyordum. Beni öptüğünde gerçekten sevgi dolu bir öpücük olsun isterdim, alkol dolu değil. Ona engel olmak için elimi kaldırdığımda elimi tuttu ve beni duvara doğru itti.

     "Berk, yapma! Bırak beni! Berk!"

     "Ya sen benden hoşlanmıyor muydun? Sevmiyor muydun beni? Biraz eğlenmeyelim mi?"

     "Ben eğlenmiyorum hiç! Bırak beni, lütfen!"

     Ona engel olamıyordum bir türlü. Bir an gözlerimi kapadım. Ama sadece bir an. Gözümü tekrar açtığımda Berk'in bir yumrukla yere yuvarlandığını gördüm. Berk'ten yediği yumruğun rövanşını almıştı Mir.

     "Güzin, iyi misin? Zarar verdi mi bu hayvan sana?"

     "Yok, iyiyim, Mir. İyiyim. Bir şey olmadı."

     "Berk sen ne yaptığını sanıyorsun? Sana Güzin'in etrafında dolaşmayacaksın demedim mi?"

     Berk, Mir'e küfürler savuruyordu. Mir tekrar yerde yatan Berk'e doğru yöneldi. Son anda havaya kalkan yumruğunu yakaladım:

     "Mir, yapma! Sarhoş, kendinde değil. Lütfen," dedim.

     Ben korkudan titriyordum. Titrediğimi gören Mir, elini indirdi ve bana sarıldı.

     "Korkma, tamam. Geçti. İyi misin?"

     Kafamı salladım. Ama hiç de iyi değildim. Ağlıyordum.

     "Hadi, gidelim buradan," dedi.

     Biz tam giderken bizim tayfa geldi. "Ne oldu?" dediler telaşla. Ben cevap verecek durumda değildim. Kimdi bilmiyorum, birisi su verdi bana. Onlarla Mir konuştu. Söylediklerinden sadece "Ben Güzin'i buradan uzaklaştırıyorum," cümlesini anladım. Hızla oradan çıkardı beni. Biraz yürüdük temiz havada.

     "İleride bir park var," dedi. "Oraya otururuz."

     Dediği gibi yaptık. İçinde kameriyeler olan bir parktı burası. Boş olan bir yere oturduk. Oraya oturunca saldım iyice kendimi. Hıçkıra hıçkıra ağladım. 

     Ben Berk'i gayet masum bir aşkla seviyordum. Tüm dünyevi şeylerden uzak... Saf, katışıksız... O ise benim bu aşkımdan faydalanmaya kalkmış, bana bir et parçasıymışım gibi davranmıştı. O kadar yıkılmıştım ki! O kadar iğreniyordum ki ondan. Uzun uzun ağladım. Arada Mir'in "Onu geberteceğim," dediğini duyuyordum ama hiçbir şey algılayacak ya da tepki verecek durumda değildim.

GÜZ SAÇLI KIZ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin