"Kahvaltı hazır bile bahçeye kurduk seni bekliyorduk."
"Valla hemen edelim kahvaltımızı babamla uçağı kaçırmayalım. Malum İstanbul bizi bekler."
Şehmuz sandalyeden kalkıp bahçeye doğru yol aldı. Giderken alan göz yaşlarını eliyle sildi.
Abla kardeş babalarının ardından bahçeye doğru yol aldılar. Ailece sofraya oturup kahvaltı etmeye başlamışlardı.
"Baba ağladın mı sen?"
"Hayır kızım sadece gözüme toz kaçtı."
Yaşlı adam her ağladığında bunu derdi. Kızlarına belli etmemeye çalışırdı ama onlar hep anlardı.
"İstanbul'a gideceğiz ya çok heyecanlıyım"
"Bugün gitmeyeceğiz Nefes." Dedi çayından bir yudum alırken.
Kadın şaşkınlıkla babasına doğru baktı.
"Neden baba?"
Şehmuz yine dayanmadı ve ağlayarak masadan kalkıp gitti. Ardında üzgün kızını bırakarak.
"Kötü birşey mi dedim abla? Babam neden ağladı?"
Bella elindeki çatalı sakin bir şekilde masaya bıraktı.
"Uçak seyahati iptal edilmiş ondan dolayı gidemiyorsunuz."
"O zaman babam neden ağladı? Bunun için ağlayacak değil herhalde."
"Sadece annemi özlüyor aradan dört yıl geçmesine rağmen hâlâ alışamadı."
Kadının gözleri dolmuştu.
"Ahh canım annem bende ne kadar özledim."
Onlar sessiz bir şekilde kahvaltıya devam ederken. Şehmuz odasında elinde karısının resmiyle yatakda oturuyordu.
"Ahh be Meltem bir gelsen görsen halimizi. Dört yıl önce seni kaybettim geçen yılda kızımızı kaybettik. Ölmedi ama eskisi gibi değil."
Her gün en az 1 saat hayat arkadaşının fotoğrafına bakar hem ağlar hem anlatırdı.
"Çok erken gittin. Ben ailemizi zor toparladım."
...
Güneşin yüzüne vurmasıyla genç adam yavaşça gözlerini araladı ve yatakdan kalktı. Günlerdir hatta haftalardır dağınık olan odasına göz gezdirdi. Sonra lavaboyo gidip elini yüzünü yıkadı.
Tahir yedi yıldır tek yaşıyordu. Anne ve babasını çok erken yaşta kaybetti. Bu hayatta bir abisi bir yengesi ve bir yeğeni vardı.
Her zamanki gibi bir tabağa domates ve salatalık doğradı. Yanına biraz peynir ve biraz zeytin koyup masanın üzerine koydu. Sıcak suyun içerisine poşet çayı atıp bardağı eline aldı.
Sandalyesini çekip oturdu. Sessizce kahvaltısını yapmaya başladı.Yarım saat sonra kapının çalınma sesi ile yerimden kalkıp kapıyı açtı.
"Yenge hoşgeldin."
"Hoşbuldum."
Asiye Tahir'i kenara itip içeri girdi ve her zamanki gibi oturma odasına girip tekli koltuğa oturdu.
Tahir ise kapıyı kapatıp yengesinin yanına gitti.
"Tahir bu odanın hali ne yengem."
Adam elini saçına götürüp karıştırdı.
"Ne yapayım yenge, toplamaya zaman bulamıyorum."
"Bak Tahir 25 yaşındasın ve hâlâ birini bulamadın. Bu eve kadın eli değmesi şart."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Günüm Sen
FanfictionKadın artık hergün aynı güne hapsolmuş bir şekilde yaşayacaktı ama bundan haberi bile olmayacaktı. Ya bir gün karşısına bir adam çıkarsa onu haps olduğu günden çekip çıkarırsa... Yıllardır aşkı arayan adam sonunda onu bulur. Aşması gereken tek sorun...