Oradan çıkıp gidecekken abisi kolundan tuttu.M:Asiye yengen de endişelendi. Sana yiyecek birşeyler hazırladı istersen bizim eve git onunla dertleş.
Hayır anlamına başını salladı.
T:Ben gideceğim zaten abi...
M:Nereye?
T:Yurt dışına, burada kalırsam dayanamayıp Nefes'in yanına gidip ona herşeyi söyleceğim. Burada daha fazla kalırsam ben aklımı yitireceğim...
M:Ne zaman...?
T:Bir hafta sonra.Adam oradan çıkıp arabaya doğru ilerledi. Nereye gideceğini de bilmiyordu... Koca bir belirsizliğin içerisindeysi adeta. Yapacak çok şey varken sarılmak, öpmek, koklamak...pekii bunların hiçbirini yapamamak. Dün hava alanından Brazilya'ya bilet almıştı çünkü burada kalırsa ya ölecekti ya da aşkından aklını yitirecekti.
Arabanın kapısını açtı ve içine binip kapıyı kapadı. Başını arkaya doğru yaslayıp derin bir iç çekti. Yine onu ne kadar çok özlediğini farketti. Arabayı çalıştıracakken gözü camın önündeki fulara takıldı...O gün denizde düşürdüğü fular. Eline aldı ve burnuna götürdü kadının mis kokusu gitmişti ama o gözlerini kapatıp sanki o koku hâlâ üzerindeymiş gibi içine çekmeye devam etti. Nasıl bir aşktı bu? Nasıl böylesine tutulmuştu ona?
Adam evinin içine girdiğinde kapıyı yavaşça kapatmıştı. Gözleriyle etrafı süzdüğünde gözünde burada yaşananlar canlanıyordu. Tam şu köşede sarılmışlardı birbirlerine, tam şurada öpüşmüşlerdi...
Kendi odasına gittiğinde direkt yatağa uzandı. Maalesef ki burada da yaşananlar peşini bırakmıyordu...Belki hiç bilmediği başka bir yere gitse yaşananlar peşimi bırakırdı...Peki anılar onlar bırakabilir miydi? Asla...
Gözünden yaşlar süzülürken ağzından küçük bir hıçkırık kopmuştu. Koskaca adam aşk acısından ağlıyordu.
...
Kadın bahçede karşıdaki doğa manzarasının resmini çiziyordu. Fakat içinde bir yerlerde hayatında bir boşluk hissediyordu. Gözlerini gökyüzüne dikti gözünde bir kaç şey canlanmıştı...
Bu bizim ilk dansımız değil mi?"
"Evet ilk dansımız Nefesim."
Yavaşça yüzüne yaklaştım. Nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum.
"Bu bizim ilk öpücüğümüz olucak."
Eliyle başını tutup yüzünü büzüştürmüştü. Bugün hastalığını söylediklerinde herşeyi normal karşılamıştı. Bunun bir yaşantı olduğunu farzetti ama sevgilisi yanda da sevdiği olduğunu söylemediler. Kendi aklına bir kurgu olarak kabul edip resmine devam etmeye başlamıştı.
Çok geçmeden bir anı daha geldi aklına...
"Reşat Nuri Güntekin'in Çalıkuşu kitabı haa çok severim."
"Okudun mu daha önce?"
"Defalarca kez. Sevdiğim bir kitapdır."
"Bende yeni başladım."
Kadın elini uzattı.
"Bu arada ben Nefes."
Adam gülümseyip kadının uzattığı eli tuttu.
"Bende Tahir."
Bir an kendinden korkup elindekileri bıraktı. Bu anılar neyin nesiydi ve Tahir kimdi...? Paranoyaklaştığını düşünüp hızla evin içerisine girdi. Lavaboya gidip soğuk su ile elini yüzünü yıkadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Her Günüm Sen
أدب الهواةKadın artık hergün aynı güne hapsolmuş bir şekilde yaşayacaktı ama bundan haberi bile olmayacaktı. Ya bir gün karşısına bir adam çıkarsa onu haps olduğu günden çekip çıkarırsa... Yıllardır aşkı arayan adam sonunda onu bulur. Aşması gereken tek sorun...