12. Bölüm

3.2K 239 10
                                    



Yorumlarınız çok kıymetli eksik etmeyin. Keyifli okumalar...

Yedi yol önce Aslı'dan

Aslı kendini bildi bileli, denizin kokusunu,verdiği huzuru hiç bir şeye değişmezdi. Bir çok kez geldiği bu yere, şimdi de karşısında Kenan'la oturuyordu. Aynı deniz, aynı tuzlu koku ve sevdiği adam, ama neden hala huzuru hissedemiyordu. Kenan söz verdiği gibi gelmişti. Sabah onu ağaca dayanmış, dalgın bir halde, kendini beklediğini gördüğün de, Aslı dayanamamış koşarak sarılmıştı, üç günde çok özlemişti.
Kenan'da bu sefer karşılık verip sarılmıştı. Kaç dakika kaldırımda öyle sarılı kaldılar, bilmiyordu. Evden pijamalarıyla çıktığı için, Kenan onu daha önce bir kaç kez geldikleri, gözlerden uzak, sakin, küçük bir sahil balıkçısına getirmişti. Şimdi karşılıklı oturup, bazen birbirlerine, bazen de denize dalıp gidiyorlardı. İkisininde içinden konuşmak gelmiyordu.

Kenan en az kendisi kadar yorgun ve çıkmazda görünüyordu, gözlerinin altı çökmüştü, uyumadığından nerdeyse emindi.
Aslı hiç bir şey yaşanmamış gibi davranmak istedi. İki eliyle masada duran Kenan'ın ellerini avuçlarının içine aldı. Anlatamadığı her şeyi, Kenan hissetsin istiyordu.
Keşke şu an Aslı da Kenan'ın aklından, neler geçtiğini bilebilseydi. Sadece Kenan'ın yüreğindekilerini, biliyordu, emindi. Bu savaş akılla, yüreğin savaşıydı, dünya tarihinin en eski savaşı. Galibi olmayan.
Aslı ,derin bir nefes alıp, Kenan'ın soğuk ellerini ısıtma isteğiyle, sımsıkı tuttu.

- Nasılsın Kenan .? Yorgun görünüyorsun.
- İyi değilim, Aslı. Yüreğimden eminken, aklımın içindekilerle baş edemiyorum.

Aslı, Kenan' a her şeyi en başından, anlatmaya karar verdi. Saklamanın anlamı kalmamıştı. Belkide abisi onunla ilgili Kenan'a, farklı şeyler anlatmıştı.
- Kenan, neyi ne kadar biliyorsun, bilmiyorum ama sana en başından anlatmam gerekiyor. Olanları, benden de dinlemeni istiyorum.
Kenan'ın gözlerinin içine bakarak abisinin kendisine olan saplantısını anlatmakta zorlanacağını biliyordu.
- Abin, beni arkadaşlarımla yemeğe gittiğimiz restorantta görmüş, oranında sahibiymiş. Konuşmak istedi, reddedince takibe başladı. Sonra ben ona uygun bir dille anlatmaya çalıştım başkasını sevdiğimi, olamayacağını, ama dinlemedi. Bir daha da hiç konuşmadım, her girişimini görmemezlikten geldim.

- Neden bana söylemedin Aslı, seni böyle rahatsız eden birinin olduğunu.?
- Ben, başının derde girmesini istemedim, karşılık bulamassa zamanla vazgeçer sandım.

Kenan'a baktığında dişlerini sıktığını. Bunu kabullenemediğini görebiliyordu. Yer yüzündeki hiç bir erkek, Aslı'ya Kenan'ın gözüyle bakamazdı, bunu defalarca dile getirmişti. Küçük kıskançlıkları Aslı'yı paylaşmak istememesindendi.

Aslı abisinin kendisini tehdit ettiğini söylemeyecekti. Durumu daha fazla zorlaştırmanın anlamı yoktu.
Merak ettiği şeyi sorup sormamakta kararsızdı Aslı. Bu üç gün neler olmuştu. Abisiyle daha sonra neler yaşanmıştı.
Aslı ellerini, masadan alıp kucağına koydu, başını önüne eğip, fısıltıyla konuşmaya başladı.
- İnan çok üzgünüm Kenan, umarım aranızda bir kavga yaşanmamıştır.
- İstersen ben onunla tekrar konuşabilirim, seni sevdiğimi ve senin hiç bir şeyden haberinin olmadığını anlatırım.

Bundan sonraki, söyleyeceği kelimeler Aslı'nın yüreğine de, dilinede ağır geliyordu.
- Hatta istersen ayrılırız...
- Sakın!.  Sakın bir daha ayrılıktan bahsetme. Ayrıca abimle, asla iletişime geçmeni istemiyorum.

Duyduğu sesle, başını kaldırıp Kenan'a baktı. Dahada öfkelenmişti sanki. Ellerini sert bir şekilde saçlarından geçirip. Konuşmaya devam etti.
- Seni bırakacağımı nasıl düşünürsün Aslı. Senden asla şüphe etmem. Ben sensiz nefes alamazken, ayrılmak benim için bir seçenek değil.

Aslı bu sözlerle, yüreğinde kanatlanan kuşları özgür bıraktı. Hızla yerinden kalkıp, Kenan'ın boynuna sarıldı, kucağına oturup başını boynuna gömdü. Bu koku Aslı'nın her şeyi olmuştu, mahrum kalmamak için, her acıya göğüs gerebilirdi. Derin nefeslerle kokladı Kenan'ı. Aynı şekilde Kenan'ın da ellerini başına koyup, saçlarını okşayarak kokladığını biliyordu. Beline sarılan ellerin, sakinleştiren dokunuşu, Aslı'ya her şeyin yoluna gireceğini vaat ediyordu.
Kenan çenesini Aslı'nın başına dayayıp, onu bırakmadan konuşmaya devam etti.

- Evlat edinildiğimi zaten biliyorsun Aslı, ama onlar benim öz ailemden daha kutsallar. Bana önemli olanın kan bağı değil, gönül bağı olduğunu öğrettiler.  Tahsin babamın, Zehra ablamın ve Hakan abimin haklarını inkar edemem, edersem, ben ben olamam.

- Abim, eninde sonumda bizi kabullenecektir.
- O gün, biz konuşamadık. Bizden ayrı yaşadığı için, onu kendi evine bırakmamı istedi. İkimizinde konuşmaya gücü yoktu. Evime gidip, beni abimin aramasını bekledim. Ama ne aradı, nede yanıma geldi. Abimle konuşmadan de önce yanına gelmek istemedim.

Aslı neden Kenan'ın üç gün boyunca kendisiyle iletişime geçmediğini, şimdi daha iyi anlıyordu.

- O aramayınca ben gittim evine, yedek anahtarı bende hep vardır. Kapıyı açan olmayınca, açıp içeri girdim. Evin her tarafını kırıp dökmüştü ve evde kimse yoktu. Artık telefonunu aramam gerektiğini anlamıştım.
Kenan susunca, Aslı da başını kaldırıp gözlerinin içine baktı.

- Şehir dışına gitmiş, nereye gittiğini söylemedi, uzun bir süre de gelmeyeceğim dedi ve telefonu kapattı.

Aslı normal şartlarda, Kenan'ın  bu konuşmaların da, sorunun çözüldüğünü düşünebilirdi. Ama Kenan'ın düşünceli hali. Çok fazla şeyin gerçekleşeceğinin haberini veriyordu. Tereddütle sordu.
- Peki şimdi, ne olacak.? Yani biz.

Sorusuna cevap alamadan, garson yanlarına gelmişti. Aslı utangaç bir ifadeyle Kenan'ın kucağından kalkıp yerine geçti. Bu delikanlıyı artık tanıyorlardı. Kenan'a bakıp gülümseyerek siparişlerimizi sordu.
- Hoşgeldiniz abi ne alırsınız.?
Konunun dağılmasıyla ikiside kısa süreliğine rahatlamıştı. Kenan genç çocuğa bakıp  cevap verdi.
- Hoşbulduk kardeşim. Biz aslında balık yemeyeceğiz. Var mı şöyle kahvaltı tarzı bişeyler.
- Var abi, sabahları çoğunlukla kahvaltı tarzı veriyoruz. Öğlen ve akşama doğru balık servisimize başlıyoruz.
- O zaman biz kahvaltı ve çay alalım, Aslı senin istediğin başka bir şeyler var mı?
- Yok kahvaltı yeterli.
Garson siparişlerini alıp giderken. Tekrar göz göze geldiler. Aslı az önce sorduğu soruya cevap alacağını anlamıştı.
- Aslı'm bu olanlarda, hiç birimizin suçu yok, zaten ortada bir suçta yok. Biz birbirimizi seviyoruz. Abim gitti, yalnız kalıp kendini dinlediğinde daha sağlıklı düşüneceğine inanıyorum. Bu olanlar tatsız bir durum, inanıyorum ki, biraz zaman hepimize iyi gelecektir.

Kenan masanın üzerinde ellerini uzatıp Aslı'nın tutması için bekledi. Aslı tereddütsüz ellerini, avuçlarına bırakıp, içinden hiç bırakmamasını diledi.
- Senin bu olanlar yüzünden artık üzülmeni istemiyorum, okulundan mezun olup. İş yerini açmak için, hızlı bir şekilde Zeynep'le hazırlıklarınızı tamamlıyorsunuz, anlaştık mı?
- Hem yanlış hatırlamıyorsam, kendi gelinliğini kendin hazırlamak gibi bir hayalin vardı.

Kenan sözlerini tamamladığında. Arkasına yaslanıp iki kolunu iki yanına açıp, Aslı'ya elleriyle gelmesini işaret etmişti. Aslı dünden hazır bir şekilde yerinden hızla kalkıp, tekrar kendini Kenan'ın kucağına bıraktı. Sımsıkı sarılmak yetmiyordu sanki. Kış ortasında sıcacık yuvasına kavuşmak gibiydi. Kenan zorunlu bir ihtiyaçla, kendini tutamayarak Aslı'yı öpmeye başladı. Bir süre sonra nefes almak için birbirlerinden ayrıldıklarında. Kenan alnını Aslı'nın alnına dayayıp, birbirlerinin nefesleriyle soluklanmaya başladılar. Karşılıklı sözleri yüreklerinden, akmıştı.
- Seni seviyorum Kenan'ım, beni bırakma.
- Seni seviyorum Aslı' m, sende beni bırakma.

Mutlu son gibiydi. Aslı ve Kenan'ın kavuşması. Bilmedikleri ise, şeytanla iş birliğine hazır, başka bir kişi daha olmasaydı.

O kişi uzakta, siyah arabasının içinde, bu görüntüyü yüreğindeki  kıyametle izleyen, abisi Hakan'dan başkası değildi...
.....

🍀🍀🍀🍀🍀🍀

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin