24. Bölüm

2.8K 222 14
                                    



Keyifli okumalar. 🙏🙏🙏

......kelebekler senin yüzünün değdiği bahçelere yayıyor kanatlarını. şu dar göğsümün kozasından çıkmaya çalışıyorum. sonsuz genişliklerin sırrı iki dudağının arasında saklı. bir kelâm söyle ne olur! her hecenin tınısında duymak istiyorum. rüzgarlar savursun beni, yağmurların hepsi alnıma düşsün, taşların hepsi göğsüme düşsün. senin ayaklarını öpen kocaman bir dağ olayım. çöller savrulsun, dağlar aradan çekilsin, yokuşlar ve inişler bitsin ki yürüğün yollara toz olayım.

çöldeyim, susuzum,
kuyularda yusuf'um,

sözlerin bana züleyhâ,
ateşlerde ibrahim'im,

gözlerin bana derya,
sancılar içinde meryem'im,

bakışın bana isa,
yaralar içinde eyyub'um,

hasretin bana şifa,
ölüler içinde bir ölüyüm,

ellerin bana musalla......
Mevlana mektupları.

Kenan ağır bir şekilde okuduğu kitabı kapatıp baş uçuna geri koydu, saat geçenin yarısını çoktan geçmişti, bu satırları defalarca okuduğu halde, Her seferinde duyguları derya deniz oluyordu. Nasıl bir yokluktu böyle.
Aşkın en saf en güçlü haline parmaklarının ucuyla dokunmak, eşsizdi.

Bir zamanlar kendiside iliklerine kadar hissetmişti, aşkı. Şimdi Mevlana misali yokluğuyla hiçliğin kıyısındaydı.
Herkesin arayıpta bulamadığı değilmiydi aşk, ummadığın anda avuçlarına değen bir kuşun tüyü gibi narin ve bir nefesle semaya uçabilen. Yani bulması çok zor, tutması imkansızdı.
Aşkın tanımı herkeze göre farklıydı. Sayısız Kitaplar yazıldı uğruna, sayısız mecnun çöllere düşmüştür, dünya tarihinde. Nice ayrılıklar, yıkımlar, mutsuz sonlar. Kenan bu nicelerinin içinde sadece, kum tanesi kadardı.

Sırtını dayadığı yatağında, okuduğu kitabın yanındaki resimli çerçeveye ulaştı eli, oğlunun hiç göremeyeceği bebekliğine sadece parmaklarıyla dokunabilmek, işte bunu haketmemişti. En kısa zamanda oğlunu görmek istiyordu. Dün yaşanan yüzleşmeden sonra, zorluklarla karşılaşacağını biliyordu. Hiç biri zerre umurunda değildi.
Dün ablasına sorduğu soru, hala kafasında çirit atıyordu, eğer Hakan onlara en ufak bir şiddet uygulamışsa, Kenan'ın elinden kimse alamazdı onu.
Ablası her ne kadar böyle birşeye hiç şahit olmadığını söylesede, emin olmadan içi rahatlamayacaktı.
Dün farkettiği bir gerçeklik daha vardı. Aslı Yusuf konusunda ona zorluk çıkarmayacaktı. Kenan'ı biraz tanımışsa, bu saatten sonra durmayacağını, iyi bilmesi gerekiyordu. Sanırım yarın ilk olarak sakin bir şekilde Aslı'yı görme ve ikna etme zamanıydı. Aslı'yı görüp ne kadar sakinleşebilirse artık.

Kenan yatağına yerleşip, yorganı beline kadar çekti gözlerini kapatıp, mutlu olabilme ihtimalini düşünmek istedi. Ellerinden alınan mutluluğu, oğluyla telafi edecekti, birden aklına gelen farkındalıkla gözlerini açıp, yatakta doğruldu.
Yusuf ya öğrenmişse, ya ona söylemişlerse, ne tepki vermiştir acaba, Kenan hazır olduğunda kendi söylemek isterdi, yanında gözlerinin içine bakarak, bütün duygularını görerek. Belkide öğrenmemiştir. Ya Kenan söylediğinde ters bir tepki verirse ya Kenan'ı kabul etmesse babalığa. İşte o zaman Kenan yıkılırdı. Herkesle mücadeleye vardı ama, ya oğlu kendisini istemezse o zaman ne yapardı.

Sabaha kadar aklındaki düşüncelerle başa çıkamayıp uyuyamayan Kenan, güneşin doğuşuyla göz kapaklarının ağırlığına yenik düşmüştü. Bir iki saatlik uyku ona yetmişti. Kafasında günün planıyla arabasıyla iş yerine doğru giderken, önce restoranttaki işlerini halletmeli sonrada Aslı'yla konuşmalıydı. Bugün oğlunu görmeliydi, öyle uzaktan gizli değil, sarılıp öperek.

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin