11. Bölüm

3.4K 234 8
                                    


Keyifli okumalar.

Yedi yıl önce, Aslı'dan .

Aslı, aynada son kez saçlarını düzeltip, evden çıkmaya hazırlanıyordu. Üzerinde Kenan'ın almış olduğu sarı, çiçekli elbisesiyle, kendini çok güzel hissetti. Yada belkide, yaşadığı aşktı onu güzelleştiren.
Mezun olmasına az kalmıştı, son senesiydi.
Üç aydır, mutlu giden bir beraberliği vardı, iç çekip Kenan'ı andı tekrar. Çok seviyor, seviliyordu.

Kenan'da aynı üniversitenin işletme bölümünden, geçen sene mezun olmuştu. Geçen sene aralarında başlayan kıvılcım ve yakın arkadaşlıkları, Kenan mezun olunca, hız kazanıp, güzel bir ilişkiye dönüşmüştü.
Hızla çantasını alıp, içerdeki ev arkadaşı Zeynep'e seslendi. Artık sadece ev arkadaşı ve can dostu değildi. Onlar aynı zamanda iş ortağıydılar. Zeynep'te bir sene önce moda tasarım bölümünden mezun olunca, ev arkadaşının, gelinlik butik teklifine sıcak bakmıştı. İstedikleri gibi bir yer buluncada ve Ailelerinden, gerekli maddi desteği de alınca, iş dünyası ve kendi hayalleri için, kolları sıvamışlardı. Yakında tadilat işleri biter bitmez, mezun olduğu gibi, Zeynep'le tam zamanlı işe başlayacaklardı. Kenan bu iki katlı binayı onlara bulmakla kalmayıp, bütün tadilat işlerinde yardımcı olmuştu. Nasıl da minnettardır sevgilisine.

Biraz daha böyle hülyalara dalarsa, iyice geç kalacaktı, okula. Hep aşktandı bu halleri. Aslı içerde uyuyan arkadaşına seslenerek, ayakkabılarını giymeye başlamıştı.
- Zeyneppp çıkıyorum ben, bütün gün okulda olacam. Akşama doğru iş yerinde ol, bugün Kenan'la avizeleri getireceğiz.
Zeynep'in uykulu sesini duyabiliyordu.
- Tamam git artık. Uykumu mahvettin. İyiki bir sevgilin var, iki saat hazırlanmak nedir arkadaş ya.
- Affedersin canım ya Söz, birgün seninde sevgilin olursa, en az senin kadar fedakar olacam. Öptüm bay.
Diye, son kez Zeynep'e sesini duyurmaya çalıştı.

Aslı yüzünde kocaman bir gülümsemeyle evden çıktığında, otobüs durağına doğru yürümeye başlamıştı. İki yıldır ayağını yerden kesen arabasınıda, bu iş yeri için satmıştı. Olsundu, hayaller için herşeye, değerdi.

Kampüse vardığında, dersinin başlamasına beş dakika vardı, henüz bişey yiyememişti. Bunun için bir sonraki ders arasını beklemek zorundaydı.

Yorucu bir çizim dersinden sonra, verilen arayla Aslı kafeteryanın yolunu tutttu.
Çok kalabalık olmayan kafeteryada, ne yiyeceğini düşünürken, köşedeki masada Kenan'ı otururken görmesiyle, herşeyi unutup o tarafa doğru heyecanla yürümeye başladı. Buraya geleceğinden haberi yoktu. Kenan söylemişte, unutmuşmuydu acaba.
Heyecanla Kenan'a seslenmesine rağmen, Kenan onu duymamıştı, yanında oturan, arkası Aslı'ya dönük kişiye çok garip bakıyordu. Aslı bir daha seslendi. Kenan duymuştu bu sefer, başını ona çevirmesinden anlamıştı. Ama hala Aslı'ya bir tepki vermemişti. Aslı yüzündeki kocaman gülümsemesiyle, Kenan'ın boynuna sarıldı.

- Kenan aşkım. Ne işin var burda.? Haberim yoktu geleceğinden.

Aslı, Kenan'a sarıldığında, işte şimdi tamamlandığını hissediyordu. Aşk, mutluluk, huzur hepsi Kenan'dı. Ama, bir terslik vardı sanki Kenan, hala sarılmamıştı Aslı'ya. Tek kelime de duymamıştı ağzından. Bir sorun vardı, nedenini soramadan, Devrilen bir masa sesi ve tanıdık gelen, öfkeli bir bağırışla, irkildi, arkasını dönmeye çalıştığı sırada, Kenan'la konuşan öfkeli adamı farketti .
- Ne oluyor lan burda, nerden tanıyorsun sen Aslı'yı.

Aslı Kenan'ın onu arkasına aldığını, önüne geçtiğini sonradan farketti, bu adamın burda ne işi vardı. Kenan'la aynı masadaydılar az önce, nerden tanıyordu onu. Yoksa sevdiği adamın Kenan olduğunu öğrenip konuşmaya mı gelmişti. Karşısındaki bu adamdan nefret ediyordu, ve ona çok öfkeliydi. Ne hakla böyle bağırıyordu. Aslı'da dayanamadı, karşısındaki adama bağırmaya başladı.
- Yine mi sen,? bırak artık peşimi, Allah'ın cezası.

Utanmadan birde Aslı'dan hesap sormaya kalkıyordu. Adam bu seferde, Aslı'ya bakıp öfkeyle konuşmaya başladı.
- Bu mu lan sevdiğin adam. Olmaz lan, kardeşim o benim asla izin vermem. Öldürün beni, daha iyi.

Aslı duyduğu son sözlerle şoka girmişti. Bu adam az önce Kenan'a kardeşim demiş olamazdı, değil mi.? Kenan'ın bir abisi olduğunu bilmiyordu. Hayır! biliyordu, hatta bu hafta sonu, Kenan onu annesi ve abisi ile tanıştıracağını söylemişti. Kenan'ın abisini kırk yaşlarında, evli barklı, biri olarak hayal etmişti. Başka türlüsü olamazmış gibi hiç soru sormamıştı.
Eğer Kenan'ın abisi şu an karşısındaki öfkeli adamsa, bu Kenan'la felaketleri demektir. Bu düşüncelerle mücadele ederken, Kenan'ın elini tutup  onunla konuşmaya çalıştığını farketti. İstesede, Kenan'ı dinleyemiyordu. Eliyle yüzünü kendisine çevirip gözlerine bakmasını sağladı. Tek nefeste anlatmaya başladı.

- Aslı beni dinle. Bu kargaşa için çok üzgünüm. Evet o benim abim, şimdi onu götürmem gerekiyor burdan. Ben seni arayacağım. Çözecem bu sorunu sakın merak etme.

Kenan çözecekmiydi,? Aslı buna inanmak istiyordu. Nerdeyse üç aydan fazladır, bir psikopat gibi olmadık yerlerde Aslı'nın karşısına çıkıyordu. Hayırı asla cevap olarak kabul etmeyen bu adam. Şimdi bir anda Kenan'ın söyleyeceklerini, kabul edip geri adım mı,? atacaktı.
Aslı bu soruyu kendine sorduğu an, yüreğinin bir el tarafından, sonsuza kadar söküldüğünü hissedebiliyordu. Dudaklarından dökülen kelimeler, sökülen yüreğinin son çığlıklarıydı.
Ve bu son çığlığı, giderken, yaşlı gözlerinin içine bakan Kenan'da duymuştu.
- Bu sorunu asla çözemeyeceksin.....
......

Aslı üç gündür, odasından çıkmamıştı. İhtiyaçları dışında, yatağından da. Kenan'ı üç gün önce abisiyle o kafeteryadan çıktığından beri görememişti.
O adama abisi demeye, hala dili zor dönüyordu.
Kenan seni arayacam demişti, Aslı bekliyordu. Neden aramıyordu.? Belki de Aslı'dan ayrılmayı düşünüyordu, ve bunu nasıl açıklayacağını bilemediği için, sessizce hayatından çıkıp gitmişti. Eğer bir tercih yapmak, zorunda kalmışsa bunu abisinden yana kullanması çok doğaldı. Peki ya Aslı,  bu ayrılıkla nasıl baş edecekti.

Zeynep'in bütün çırpınışlarına rağmen bu bekleyişten vazgeçmemişti. Kenan aramak zorundaydı. En azından, yüz yüze bir kaç ayrılık cümlesi de olsa, konuşulmayı hak ediyordu, hatta klişelere bile razıydı. ' Sorun sende değil bende' yada ' Sen daha iyilerine layıksın' gibi. Aslı işte bu kadar, çaresiz bir bekleyişin içindeydi.
Arayacaktı, Kenan'ı boşuna sevmemişti. Aslı'yı bu çaresiz bekleyişe mahkum etmeyecekti.

Odasında geçirdiği bu üç gün, Aslı'nın herşeyi defalarca düşünmesine neden olmuştu. En çokta Hakan denen o adamın yaptıklarını.
Keşke zamanı geriye alıp, o gün o restoranta hiç gitmeseydi.
Aslı hayatında bu kadar saplantılı bir adam görmemişti, bir kaç defa, karşısına geçip konuşmayı denemişti. Başka birisini sevdiğini, bir ilişkisinin olduğunu anlatmaya çalışmıştı. Fakat Aslı'ya olan saplantısı, hiç bir ihtimali kabul etmiyordu. Aslı'yı, karşısına çıkacak bütün engelleri, ortadan kaldırmakla tehdit etmişti. İşte bu yüzden Aslı Hakan denen bu adamın, asla Kenan'ı görmemesini istemişti ve bunuda sağlamıştı. Kenan'ada bu adamdan bahsedip endişelendirmek istememişti, kendisi başa çıkar sanmıştı.

Aslı'nın telefonu sabahın erken saatlerinde çalmaya başladığında. Aslı yatağından sıçrayarak uyandı. Yanı başında duran telefonuna, arayanın kim olduğuna bakmadan cevap vermişti. Arayanı zaten biliyordu...

- Aslı aşağıda bekliyorum.
- Tamam, hemen iniyorum.

Bu kısa konuşmayı sevmemişti.
Aslı pijamalarının üzerine, ceketini ve ayakkabısını giyip aşağıya inmesi, saniyesin de gerçekleşmişti.
Kenan'ı başı önünde, ağaca sırtını vermiş bir şekilde, sigarasını içerken buldu.
Aslı yüzündeki yorgunluğu saklamaya çalışarak. Hafif bir tebessümle Kenan'a ilerlerken. İçinden, bunun bir ayrılık konuşması olamaması için dua ediyordu.
- Günaydın Kenan.
Uzanıp yanaklarını hasretle öperek. Böyle kalmayı diledi..
Ve hiç konuşmamayı....

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin