8. Bölüm

4.7K 305 13
                                    


Keyifli okumalar. Umarım hikaye yavaş yavaş kafanızda yerleşmiştir.

Yedi yıl önce Kenan'dan

- Hadi abi ya, ağaç oldum burda seni beklerken.

Kenan ensesine yediği tokatla öne savrulurken. Abiside gülerek yanından geçmişti. Zaten ağrıyan başıyla kimseyi çekemezken,
Birde bu eşşek şakaları fazlaydı ona.

- Çok mutluyum be Kenan'ım İnan bunu sen bile bozamazsın .
- Abi ya, evini ayırdın. Yinede her sabah erkenden burdasın, zor olmuyor mu senin için. Tekrar taşın, sende kurtul bizde.
- Ne yapayım oğlum, annemi ve küçük kardeşimi özlüyorum suç mu. Ama ayrı ev de harika. Sende göreceksin.
- istemez, ben annemle böyle daha mutluyum.
Arabaya doğru yürümeye başlayan Hakan'ı çoktan takip etmeye başlamıştı Kenan.
- Eee artık nereye gittiğimizi söyleyecek misin.?

- Evlenmeye kara verdim ve seni onunla tanıştırmaya götürüyorum.

Kenan şok olmuş bir ifadeyle abisine bakıyordu. En son bir kız var demişti, hangi ara evlenme aşamasına gelmişlerdi ki. Bir şey vardı bu günde, sabah sanki kafasında kara bir delikle uyanmış gibiydi, geçmeyecekti bu baş ağrısı.

- Abi, hani şu üç aydır uzaktan bakıp deli divane olduğun kız mı yoksa.? Tebrik ederim abi sonunda kızı tavlamayı başardın ha.
- Zaten benim aklım hala basmıyor, üç aydır gördüğün bir kızı, daha tanımadan böyle takıntı yapman hiç sağlıklı değil.  Yinede kızı ikna etmişsen, önünde şapka çıkarıyorum.

Bir elini direksiyonda tutup diğerini abisine uzatmıştı Kenan, tebrik edecekti, hak etmişti, ama eli havada kalınca tekrar direksiyonu kavramak zorunda kaldı. Bir sorun olduğunu, abisinin gözlerinden anlamak çokta zor değildi. Uzun zamandır bir kızı saplantı haline getirdiğini biliyordu, sürekli bu üniversiteye gelmesinin tek nedeni buydu. Kenan'ın  bir anda yüzündeki gülümseme yok oldu. Abisi sıkıntıyla nefes verip, arabanın camını açtı , sorusuna cevap verdi.

- Yok be oğlum kız hala yüzüme bakmıyor. O kadar kişi koydum araya, hepsine istemediğini söyledi.
- Neden abi, bence gayette yakışıklısın. Fıstık gibi bir işin, evin, araban, var. Ben olsam sana varırdım.
- Ha ha ha çok komik Kenan, hatırlatta bir ara güleyim buna. Sadece küçük bir mesele var. Kız başka birini seviyorum demiş.
- Yuh be abi bu mu küçük bir mesele, kız başkasını seviyormuş daha ne olsun.
- isterse evli olsun umrumda değil, boşanmasını beklerim. Anlamıyorsun oğlum, bu kıza çok fena çarpıldım.

Okulun kampüsüne geldiklerinde. Bir çok kişi tanıyordu onları . Kenan kafeteryaya girdiğinde, burada geçirdiği dört senesi gözlerinin önünde canlanmıştı. Dolu dolu geçirdiği üniversite hayatının anıları içini ısıtmıştı. Başının ağrısı diner gibiydi. 

Abisi Hakan İzmir'de iki sene önce mimarlık fakültesinden mezun olmuştu. Antalya'ya gelip, büyük bir firmada iş bulmuş, aynı zamanda babalarından kalan iki restoranttan birinin işletmesiyle ilgileniyordu. Kenan ise bir sene önce bu üniversitede işletme fakültesinden mezun olmuştu, zaten fakültede tanınma sebebide buydu. Kenan'da mezun olur olmaz, diğer ikinci restoranın işletmesini devr almıştı.

En köşedeki sandalyede oturduklarında, abisi hemen  bir atmaca gibi etrafı taramaya başlamıştı. Bu işin sonu hiç iyi olmayacaktı hissediyordu. Eğer bir kız en başından hayır demişse ve birde başkasını sevdiğini söylemişse, sittin senede geçse olmayacaktı. En kısa zamanda abisini bu saplantıdan vazgeçirmeliydi.

- iki tost, iki cay alırmıyız abi, öğrenci işi, ne dersin.?
-Farketmez nasıl istersen.
- Bir şey soracam abi, kız seninle konuşmuyorsa, beni nasıl tanıştırmayı düşünüyorsun.
- Oğlum tanıştırma dediysek öyle değil. Kızı sende gör istedim. Sen geçen sene bu okuldan mezun olmadın mı.? Az çok herkes tanır seni. İlla ki ortak bir tanıdığınız vardır. Yada belki tanıyorsundur. Anlasana be oğlum her dala umut bağlar oldum.

Kenan abisini vazgeçirmenin çok zor olacağını bir kez daha anlamıştı.
- Adı ne bu kızın hangi bölümü okuyor.? Belkide dediğin gibi tanıyorumdur.
- Hem sen bu kızı nerde gördünde, kampüsüne  kadar gelebildin.?
Hakan derin bir nefes alıp, tek seferde anlatmaya hazırlandı.

- Adı Aslı Güleç moda tasarım bölümünü okuyor, son sınıf bu sene, mezun olacak.
- Nerde gördüğüme gelirsek, bundan üç ay önce yemeğe, bizim restoranta gelirken gördüm. Ve çok etkilendim. Her hafta sonu arkadaşlarıyla mutlaka yemek yemeğe uğrardı. Ta ki  benim onu takip ettiğimi farkedene kadar. Sadece bir kaç defa yüz yüze duygularımı anlatmaya çalıştım, ama beni kesin bir dille reddetti.
- Ve gördüğün gibi konuşmama izin vermesede. Hala peşindeyim.

Kenan duyduğu isimden sonrasını, algılayamıyordu. Sabahtan beri başında hissettiği karanlık delik, sanki bütün bedenini yutmuştu. Duyduğu Aslı Güleç ismi tamamen tesadüf olmalıydı. Tanıdığı Aslı'sı olamazdı. Üç ay önce sevgilisi olan. Bu haftasonu annesi ve abisiyle tanıştırmak istediği Aslı'sı değildi. Bu nasıl ölümlü bir şakaydı böyle. Kader şu anda yukarlarda bir yerde ona gülüyor olmalıydı.

Kenan iki elini başına koyup ovmaya başladı. Kulakları çınlıyordu, kapatmak istedi. Abisi hala anlatmaya devam ediyordu.
Bir yanlışlık vardı, bu üniversitede moda tasarım bölümü, son sınıf öğrencisi başka bir Aslı Güleç olmalıydı. Yoksa başka nasıl bir açıklaması olabilirdi ki bu trajedinin. En kısa zamanda Aslı'ya sormalıydı, hatta şimdi aramalıydı. Eline telefonu aldığında, elinin titrediğini telefonu düşürünce farketti. Abisi ona sesleniyordu galiba, birde cennet hissi uyandıran bir ses daha ismini söylüyordu. Başını o tarafa çevirdiğinde, abisine bakarken, arkasındaki silüete gözleri takıldı. Aslı'ydı bu abisinin arkasında, ismini söyleyerek masalarına doğru geliyordu. Kenan'ın aldığı Sarı çiçekli elbisesiyle, yüzünde aynı çiçeklerden açan gülümsemesiyle. Kenan'a doğru baharları getirmeyi vaadediyordu. Bilmiyordu ki üç kişilik bir cehennemin kapıları açılmıştı.

- Kenan aşkım. Ne işin var burda.? Haberim yoktu geleceğinden.?
Aslı sözlerini  bitirmeden Kenan'ın boynuna sarılmıştı. Gözleri dünyayı görmediği gibi, masada oturan ikinci kişiyide görememişti henüz.
Kenan'ın ilk defa Aslı varken gözleri başka bir kişideydi. Hakan'ın hışımla yerinden kalkıp aradaki masayı devirmesiyle, kükremesi bir olmuştu.

- Ne oluyor lan burda. Nerden tanıyorsun sen Aslı'yı.?
Kenan ağır bir şekilde yerinden kalkarak Aslı'nın kollarını boynundan çözüp, onu arkasına alıp bedenini Aslı'ya siper etmişti.
Şaşkınlıkla konuşan Aslı olmuştu.
- Yine mi sen.? Bırak artık peşimi Allah'ın cezası.

Kenan karşısında duran abisini tanıyamıyordu. Gözleri seğirmeye başlamıştı. Öfkeden kızaran yüzü sanki kararıyordu. Kendisini çok zor tuttuğu belliydi. Abisi dişlerini sıkarak ağzından tükürükler saçarak konuşmaya başladı. Ama Kenan'a değil Aslı'ya soruyordu.
- Bu mu lan sevdiğin adam.? Olmaz lan, kardeşim o benim, asla izin vermem. Öldürün beni daha iyi.

Bütün kantin abisinin bağırışlarıyla sessizleşirken. Kenan bişeyler yapması gerektiğinin farkındaydı. Yoksa işler çok çirkinleşecekti. Arkasını dönüp Aslı'yla konuşmaya çalıştı, onunda şoka girdiğini anlamıştı, ellerini tutup kendisine bakmasını sağladı.

- Aslı beni dinle. Bu kargaşa için çok üzgünüm. Evet o benim abim, şimdi onu götürmem gerekiyor burdan. Ben seni arayacam. Çözücem bu sorunu sakın merak etme.

Kenan hızla arkasını dönüp abisini kolundan tutarak, kantinden çıkarmaya çalıştı. Abisinin alaycı sözlerini umursamadı.
- Nasıl çözeceksin bu sorunu Kenan'çık.

Abisini sürüklerken arkasını dönüp baktığında, Aslı'nın gözyaşları içinde, başını iki yana salladığını gördü. Keşke son sözlerini de duymasaydı.

- Bu sorunu asla çözemeyeceksin....

🍀🍀🍀🍀🍀💓

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin