16. Bölüm

3.1K 230 14
                                    


Keyifli okumalar, yorumlarınız çok kıymetli, eksik etmeyin....

Kenan restoranta geldiğinde ablasıyla sabah kahvaltı yaparken konuşmuştu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kenan restoranta geldiğinde ablasıyla sabah kahvaltı yaparken konuşmuştu.
Ablası yine gördüklerini söyledi, Kenan bildiğine inandı. Yoğun geçen iş gününden sonra Kenan geç saatte kadar çıkmamıştı iş yerinden.
Çalışırken düşünmemek kolaydı ama yalnız ve boş kalınca düşünülmemesi gereken ne varsa hepsi birden silah kuşanıp karşına dikiliyordu. Çalışmak geçici bir teselliydi artık.

Arabasına doğru ilerlerken eve gitmek istemediğini biliyordu. Dört duvar onu barındırmazdı. Ablasına msj atıp geç geleceğini söyledi. Arabayla en yakın sahile doğru sürdü açık hava, denizin kokusu elbet iyi gelirdi. Medet ummaktan başka çaresi yoktu.
Sahil kenarına geldiğinde arabadan inip iskeleye doğru yürümeye başladı. Kendi haline gülmek istedi,  ayakları her defasında neden onu buraya getiriyordu ki, başka sahil yokmuş gibi. Belkide en güzel anıları burda olduğu içindi en çokta Aslı'yla bu sahilde evlenmeyi düşündükleri içindi, yada Sebeb hepsiydi. Hiç biri gerçekleşmemiş olsa bile, kaçıp geldiği yer hep burası olacaktı. Acaba Aslı'da hiç kaçıp sığınıyormuydu buraya, neyden kaçacaktı ki, mutlu bir yuvası, çocukları, çok sevdiği bir kocası vardı.

Karanlık gökyüzünde ay yerini yıldızlara bırakmıştı. Saatine baktığında ona geliyordu, çokta geç değilmiş.
Uzun iskelenin uçuna kadar gelip oturdu, ayaklarını denize sarkıtıp, arkaya doğru uzandı. Şimdi her yer yıldızlarla dolu karanlık gökyüzüydü, gözlerini kapatıp tuzlu, nemli kokuyu derin derin içine çekti. Kıyıya vuran su sesi çok güzeldi. Dünya varmış diyesi geldi.
Uzaktan bakıldığında bu karanlıkta iskeledeki varlığı görünmüyordu, bunun verdiği rahatlıkla, saatlerce burda kalabilirdi. Nedense Orhan Veli geldi aklına
" beni bu güzel havalar mahvetti" dizesi kulaklarında. Kendisi İstanbul aşığı değildi ama, olduğu yerden memnundu, gözlerini kapatmış, garip Orhan Veli misali dünyayı dinliyordu.

Uzaktan bir ses duydu, birisi taşlara basıp yürüyordu. Başını o tarafa çevirip gözlerini açtı. Siyah bir silüet Kenan'a doğru geliyordu. Uzandığı için henüz farkedilmemişti. Gittikçe yaklaşan gölgenin bir kadın olduğunu fark etti.  Doğrulup daha dikkatli bakınca gelen kişiyle aynı anda birbirlerini fark ettiler. Kenan hayal gördüğünü düşündü, karşısındaki en az onun kadar şaşırmış Aslı olamazdı. Bir süre gerçekliğine inanmak istemedi, ama boşuna bir çabaydı. Telaşla hemen toparlanıp ayağa kalktı. Demek o da geliyormuş buraya, bu saatte tek başına ne işi vardı buralarda, bu Kenan'ı artık ilgilendirmezdi. Hızla yürümeye başladı, burdan bir an önce gitmeliydi, daha sabah kapısından kovduğu kadın, kader alay eder gibi gün bitmeden yine karşısına çıkarmıştı.  Yanından geçip gidecekken bir anda ismini duymasıyla olduğu yere çivilenmişti.
- Kenan..
- Sakın Aslı.
İsmi bile dilini yakarken nasıl durabilirdi burda. Tam bir adım atacakken kolundan tutulduğunu fark etti. Bu kadarı fazlaydı. Dişlerini sıkıp ellerini yumruk yaptı.
- Dokunma bana. Pişman ederim.

YIKIM  ( TAMAMLANDI )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin